Uzun yıllar boyunca kötü uykunun bağırsak mikrobiyomunu bozduğu düşünülürken, güncel bilimsel kanıtlar bu ilişkinin karşılıklı ve çift yönlü olduğunu gösteriyor.
Kaliforniya Üniversitesi'nden uyku profesörü Jennifer Martin, bu bulguların, uyku bozuklukları ile mikrobiyom arasında karmaşık bir etkileşimin varlığına işaret ettiğini belirtiyor.
Vücudumuzdaki bakteriler, virüsler ve mantarların oluşturduğu bu mikroskobik ekosistem, yani mikrobiyota, dengesi bozulduğunda; uykusuzluk, obezite ve kalp-damar hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor.
Her gece uyurken dahi aktif olan bu görünmez toplulukların, uykumuzu iyileştirme potansiyeli bilim insanları için önemli bir araştırma alanı haline geldi.
DÜŞÜK MİKROBİYAL ÇEŞİTLİLİK KRONİK UYKUSUZLUKLA İLİŞKİLİ
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, 2025 Mayıs ayında gerçekleştirilen bir uyku bilimleri konferansında sunulan yeni bir çalışma, ağız mikrobiyomu daha çeşitli olan gençlerin daha uzun süre uyuduğunu kanıtladı.
Benzer sonuçlar bağırsak mikrobiyomu için de geçerli.
Kronik uykusuzluk sorunu yaşayan bireylerde, bağırsaklardaki bakteri çeşitliliğinin belirgin biçimde azaldığı gözlemleniyor.
Bu durum sadece uyku kalitesini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda bağışıklık sisteminin zayıflaması, metabolik dengesizlikler ve diyabet riskinin artması gibi başka sağlık risklerini de beraberinde getiriyor.
Düşük uyku kalitesine sahip kişilerin bağırsak mikrobiyomunun daha az çeşitli olduğunun tespiti, mikrobiyom çeşitliliğinin genel sağlık için ne kadar kritik olduğunu vurguluyor.
Şişkinlik sorununa veda edin: Bağırsakları temizleyen 5 doğan besin!
SOSYAL JETLAG BAĞIRSAK FLORASINI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Hafta içi ve hafta sonu uyku saatleri arasında büyük farklılıklar olan kişilerde görülen 'sosyal jetlag' durumunda da mikrobiyom yapısının değiştiği belirlendi.
Colorado Boulder Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kenneth Wright, özellikle vardiyalı çalışanlar, sağlık personeli veya geç saatlerde yemek yeme alışkanlığı olan kişilerde ortaya çıkan sirkadiyen ritim bozulmasının, bağırsak florasında dengesizlik yaratarak metabolik hastalıklara zemin hazırlayabileceğini ifade ediyor.
Bu tür ritim bozuklukları, vücudun biyolojik saatini şaşırtarak sadece uyku döngüsünü değil, bağırsak sağlığını da olumsuz etkiliyor.
KÖTÜ UYKU, ŞEKER VE KARBONHİDRAT İSTEĞİNİ ARTIRIYOR
Uykusuzluğun, beyin kimyası üzerindeki etkisi beslenme alışkanlıklarımızı da değiştiriyor.
King's College London'dan Prof. Dr. Sarah Berry, yetersiz uykunun beynin ödül merkezini aşırı uyararak kişiyi daha fazla şeker ve rafine karbonhidrat tüketmeye yönelttiğini açıklıyor.
Prof. Dr. Sarah Berry, "Kötü bir uykunun ardından beynin ödül merkezi aşırı uyarılıyor. Bu da kişiyi 'hızlı enerji' arayışına sokuyor" sözleriyle, uyku eksikliğinin kötü beslenme alışkanlıklarını tetikleyen mekanizmayı özetliyor.
Bu kısır döngü, hem uyku kalitesini hem de genel metabolik sağlığı bozuyor.
Her gün aynı saatte uyanmanıza neden oluyor, 15 dakika sürüyor!
BAZI BAKTERİ TÜRLERİ UYKUYU DOĞRUDAN ETKİLİYOR
Florida'daki Nova Southeastern Üniversitesi'nden Prof. Dr. Jaime Tartar, bazı spesifik bakteri türlerinin uyku süresi ve kalitesi üzerinde doğrudan etkili olduğuna dair güçlü veriler bulunduğuna inanıyor.
Özellikle Firmicutes grubuna ait bakterilerle uyku arasında bir bağlantı tespit edildi.
Prof. Dr. Jaime Tartar, bu grubun bazı türlerinin uykuyu iyileştirirken, bazılarının ise bozucu etki gösterebileceğini belirtiyor.
İnsanlardan alınan dışkı örneklerinin farelere nakledilmesiyle gerçekleştirilen deneyler de bu etkiyi somutlaştırıyor.
Uykusuzluk yaşayan insanların mikrobiyotasını alan farelerin uyku düzenleri bozuldu ve geceleri daha uyanık kaldılar. Mikrobiyota dengesizliği yaşayan farelerde ayrıca kan şekeri kontrolünün bozulduğu ve kilo artışı gözlendi.
PROBİYOTİKLER UYKUSUZLUK TEDAVİSİNDE UMUT VADEDİYOR
Bağırsak bakterilerinin serotonin, dopamin ve GABA gibi uyku düzeninde kritik rol oynayan nörotransmitterleri ürettiği biliniyor.
Ortaya çıkan bu yeni bilgiler, gelecekte probiyotik (yararlı bakteri içeren) ya da prebiyotik (yararlı bakterileri besleyen) takviyelerin uykusuzluk tedavisinde ilaçsız bir seçenek olarak kullanılabileceği umudunu doğuruyor.
Örneğin, yapılan bir çalışmada, Lactobacillus casei Shirota adlı probiyotiği kullanan tıp öğrencilerinin, sınav dönemi gibi stresli bir süreçte bile daha iyi uyuduğu gözlemlendi.
Birleşik Krallık merkezli Zoe şirketinin 399 gönüllüyle yürüttüğü BIOME adlı çalışmada da, prebiyotik karışım tüketen grubun öznel olarak daha kaliteli uyku bildirdiği duyuruldu.
Ancak bilim insanları, kesin tedavi önerileri için çift kör ve geniş ölçekli klinik çalışmalardan elde edilecek sonuçların beklenmesi gerektiğini vurguluyor.
Çin'de gerçekleştirilen küçük çaplı insan deneylerinde fekal (dışkı) naklinin kronik uykusuzluk çeken hastaların uyku kalitesini iyileştirebileceği öne sürülse de, bu etkinin psikolojik faktörlerden bağımsız olduğunun kanıtlanması gerekiyor.
Uykusuz çalışanlar daha mı etik dışı? Uyku araştırmalarındaki etik tartışmalar
