Yoğun sosyal planlar, kalabalık davetler ve sosyal medyada sergilenen “kusursuz akşam” görüntüleri birçok kişi için hafta sonunu dinlenme değil, yeni bir yorgunluk kaynağına dönüştürüyor. İsveç’te ise bu baskıya karşı yıllardır uygulanan sade bir gelenek öne çıkıyor: Fredagsmys.
İsveççe’de “rahat cuma” anlamına gelen Fredagsmys, haftanın son akşamını evde, düşük beklentiyle ve huzurlu bir atmosferde geçirmeyi ifade ediyor. Gösterişten uzak bu yaklaşım, son yıllarda sosyal medya kaynaklı stres ve tükenmişliğe karşı güçlü bir denge unsuru olarak görülüyor.
GÖSTERİŞ YERİNE İYİ HİSSETMEK
Özellikle yılbaşı ve tatil dönemlerinde sosyal medya; şık sofralar, iddialı kombinler ve kalabalık kutlamalarla dolup taşıyor. Bu durum birçok kişide her davete katılma ve “geri kalmama” baskısını artırıyor. İsveçliler ise tam tersine, bu akşamları evde sakin geçirmenin ruh sağlığı için daha besleyici olduğunu savunuyor.
Gazete Oksijen'de yer alan habere göre, The Huffington Post’a konuşan ilişki terapisti Sofie Roos’a göre Fredagsmys, karanlık ve soğuk aylarda enerjisi azalan insanlar için bilinçli bir yavaşlama alanı yaratıyor. Roos, bu geleneği “en iyi görünmeye çalışmak yerine, gerçekten iyi hissetmeye alan açmak” olarak tanımlıyor.
SOSYAL MEDYADA YENİ BİR SAKİNLİK DİLİ
TikTok’ta özellikle 20’li ve 30’lu yaşlardaki kullanıcılar, cuma akşamlarını evde battaniye, mum ve atıştırmalıklarla geçirdikleri anları paylaşıyor. Paylaşımlar; kalabalık partilerden çok, sessiz bir film gecesi ya da ev yapımı bir yemek etrafında şekilleniyor.
İngiltere’de yaşayan 34 yaşındaki Marta için Fredagsmys, akşamüstü şömineyi yakmak, yumuşak battaniyeleri çıkarmak ve sevdiği bir içecekle koltuğa yerleşmek anlamına geliyor. Bazen birkaç arkadaşını davet ettiğini söyleyen Marta, küçük buluşmaların daha samimi ve rahatlatıcı olduğunu belirtiyor.
TATİL DÖNEMİNDE ARTAN “KAÇIRMA KORKUSU”
Uzmanlara göre hafta sonu ve tatil dönemleri, “kaçırma korkusu” olarak bilinen FOMO duygusunu daha da yoğunlaştırıyor. Mindpath Health’ten terapist Kiana Shelton, herkesin bir araya geldiği bu dönemlerde evde kalmanın yanlış bir tercih gibi algılanabildiğini söylüyor.
Psikolog Lienna Wilson ise sosyal medyanın bu hissi sürekli beslediğine dikkat çekiyor. Mutlu kalabalıkların anında paylaşılan fotoğrafları, izleyenlerde dışlanmışlık duygusu yaratabiliyor. Wilson’a göre bu durum, insanın tarihsel olarak topluluğa ait olma ihtiyacından kaynaklanıyor.
NEDEN BU KADAR CAZİP?
Fredagsmys’in giderek daha fazla ilgi görmesinin en önemli nedeni sadeliği. Özel bir bütçe, ayrıntılı hazırlıklar ya da karmaşık planlar gerektirmiyor. Bir film, birkaç mum ve sevilen atıştırmalıklar yeterli oluyor.
Shelton’a göre bu erişilebilirlik, geleneğin sosyal medyada hızla yayılmasını sağlıyor. Pandemi sonrası artan yalnızlık hissi de evde yapılan küçük buluşmaları daha anlamlı hale getiriyor. Kısa videolar paylaşmak bile kişilere bir topluluğun parçası olduklarını hissettirebiliyor.
EVDE KALMAK DA ÖZBAKIM
Marta, artık evde kaldığı için suçluluk hissetmediğini söylüyor. Ona göre sakin cuma akşamları, haftaya daha enerjik başlamasını sağlıyor. Uzmanlar da özbakımın her zaman aktif ve üretken olmak anlamına gelmediğini vurguluyor.
Roos, “Bazen hiçbir şey yapmamak, bedeni ve zihni gerçekten dinlendirir” derken, Shelton evde kalmanın tükenmişliği önlemenin etkili bir yolu olabileceğini belirtiyor. Wilson ise bu geleneğin sosyal baskılardan kaçmak için basit bir çıkış sunduğunu söylüyor: “O akşam başka bir planım var demek yeterli.”
FREDAGSMYS NASIL UYGULANIR?
Uzmanlar, bu rahat akşamı planlarken “ICU” kuralını öneriyor:
I – Intention (Niyet): Akşamdan ne beklediğini belirle.
C – Create your vibe (Atmosferini yarat): Mumlar, müzik, sevdiğin yemekler.
U – Unplug (Bağlantıyı kes): Dijital cihazlardan uzaklaşıp ana odaklan.
Kitap okumak, hafif bir film izlemek ya da sessiz bir sohbet, sinir sistemini dengelemeye yardımcı oluyor. Roos’a göre önemli olan mükemmel bir akşam yaratmak değil; beklentisiz, sade ve içten bir zaman geçirmek.
