Dil kimliği mi, kültürel rol mü? Yabancı dil konuşurken sesimiz neden değişiyor?

Dil kimliği mi, kültürel rol mü? Yabancı dil konuşurken sesimiz neden değişiyor?

Prof. Dr. Ana Paula Petriu Ferreira Engelbert'in araştırması, yabancı dil konuşurken sesimizin neden değiştiği sorusuna bilimsel kanıtlar sunuyor. Konuşma terapisti Renata Azevedo'nun da katıldığı çalışmaya göre, bu değişim sadece algısal değil, aynı zamanda ölçülebilir ve kültürel rollerle şekilleniyor. Her dilde farklı ses tonu, biyoloji, duygular ve kültürel bağlamın birleşimiyle ortaya çıkıyor; birey o dilin sosyal özelliklerini benimsiyor. İşte detaylar...

Bireylerin birden fazla dil konuşması durumunda, yabancı dil konuşurken sesimiz neden değişir sorusu sıklıkla merak edilen bir konu.

Dilbilimciler ve konuşma terapistleri, ses tonu, ritim ve perde değişikliklerinin yalnızca bir algı meselesi değil, aynı zamanda ölçülebilir bir gerçek olduğunu belirtiyor.

Brezilya'daki Paraná Federal Teknoloji Üniversitesi'nden Profesör Ana Paula Petriu Ferreira Engelbert, doktora araştırmasında bu değişimi incelediğini ve her dilin, konuşmacıdan adeta bir 'rol yapmasını' beklediğini ifade ediyor.

Engelbert, bu süreçte bireyin, konuştuğu topluluğun özelliklerini benimsediğini ve o dilde kendisinin başka bir versiyonunu inşa ettiğini söylüyor.

Bu durum, hâlâ aynı kişi olsak da, tam olarak aynı ses özelliklerine sahip olmadığımız anlamına geliyor.

Her dilde farklı ses tonu, kişisel biyolojinin kültürel etkileşimle şekillenmesi sonucu ortaya çıkıyor.

KÜLTÜREL SES MANZARALARI SES TELLERİNİ NASIL ETKİLİYOR?

Engelbert, farklı dillerin kendilerine özgü kültürel 'ses manzaraları' olduğunu açıklıyor.

Örneğin, Almancanın ses tellerinin arka kısmında üretilen sesleri kullanması, dili daha sert hissettiriyor.

Buna karşılık Fransızca, daha önden çıkarılan, yuvarlatılmış ünlülerle söyleniyor ve bu durum, Fransızca konuşanların meşhur dudak büzme hareketini yapmasına yol açıyor.

Bu fonetik farklılıklar, ses tellerinin ve ağız yapısının dile göre farklı biçimlerde kullanılmasını gerektiriyor.

Dolayısıyla, İngilizce konuşurken ses tonu neden kalınlaşır veya bir başka dilde incelir sorusunun yanıtı, kısmen dilin kendine has ses üretim mekanizmasında gizli.

SESİN OLUŞUMU: BİYOLOJİ, DUYGULAR VE KÜLTÜRÜN KESİŞİM NOKTASI

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, sesin nasıl çıktığı ve başkaları tarafından nasıl algılandığı, biyolojik yapı, kültür ve bağlamın karmaşık birleşiminden oluşuyor.

Ses, ilk olarak ses tellerinden başlar, ardından ses yolu (boğaz, dil, dudaklar ve ağız) aracılığıyla şekillenir, güçlenir ve konuşmaya dönüşür.

São Paulo Federal Üniversitesi'nden konuşma terapisti ve profesör Renata Azevedo, bu sürecin merkezi sinir sistemi tarafından kontrol edildiğini ve duygusal durumdan (heyecan, endişe veya üzüntü gibi) doğrudan etkilendiğini belirtiyor.

Azevedo'ya göre, her dilin kendine özgü ses birimleri (fonemler) ve prozodisi (ritim, tonlama ve ezgi kalıpları) var.

Bu prozodik unsurlar da çok dilli konuşanların seslerindeki farklılıklar üzerinde büyük etkiye sahip.

Örneğin, İtalyanların olduğu bir ortamdaki ses seviyesi, Japon kültüründeki bir yemektekinden genellikle daha yüksek olur; bu da kültürün sesin ritim ve seviyesi üzerindeki etkisini gösterir.

BAĞLAM VE SOSYAL ROL, SESİMİZİ NASIL ŞEKİLLENDİRİR?

Engelbert'e göre sesimiz, bulunduğumuz bağlama ve üstlendiğimiz kültürel kimliğe göre de şekilleniyor.

Yabancı bir dilin genellikle belirli bir bağlamda konuşulması, ses özelliklerini etkileyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Engelbert, kendi durumunu örnek vererek İngilizceyi çoğunlukla iş amaçlı konuşması nedeniyle, ailesiyle konuşurken kullanmadığı bazı ses özelliklerini benimsediğini ifade ediyor.

Amaç, ortam ve sosyal rolün, nasıl konuştuğumuzu belirlediği vurgulanıyor.

ABD'de yaşayan Brezilyalılar üzerinde yapılan doktora araştırmasında, katılımcılar Portekizce konuşurken seslerini yumuşatıp daha akıcı konuşurken, İngilizceye geçtiklerinde ses tonlarının düştüğü ve daha kararlı hale geldiği gözlemlendi.

Özellikle bazı kadınlarda, Amerikan İngilizcesinde sıkça duyulan, cümle sonlarında uzayan ve neredeyse fısıltıya benzeyen çatallı bir sesin geliştiği tespit edildi.

ÖLÇÜLEBİLİR VE KÜLTÜREL ANLAM TAŞIYAN BİR DEĞİŞİM

Kaydedilen konuşmalar iki dilli dinleyicilere dinletildiğinde, farklar açıkça anlaşıldı.

Dinleyiciler, sesleri daha yüksek, daha derin, daha yumuşak veya daha sert olarak tanımlamanın yanı sıra, heyecanlı, çekingen, özgüvenli, güvensiz gibi kişilik özellikleri de atadı.

Bu durum, ses değişiminin yalnızca öznel bir algı olmadığını, ölçülebilir ve kültürel anlamlar taşıdığını kanıtlıyor.

Brezilyalı iki dilli katılımcılar, İngilizce konuşurken, Amerikan konuşmacılara özgü olan daha derin, güçlü ve iddialı ses özelliklerini bilinçsizce benimseyebiliyor.

Ancak Engelbert, insanların ritim, tonlama ve ifade biçimlerini ikinci bir dilde nasıl benimsediğine dair pek çok sorunun hâlâ yanıtlanmamış olduğunu ve bu alanın az incelendiğini belirtiyor.

İKİ DİLLİ BÜYÜMEK VE BASKIN DİLİN ETKİSİ

Birden fazla dille büyüyen insanlar bile diller arasında küçük ses farklılıkları gösteriyor.

Engelbert, 1990'larda yapılan çalışmaların, Katalanca-İspanyolca iki dilli kişilerin diller arasında daha az ses farkı gösterdiğini ortaya koyduğunu hatırlatıyor, ancak her zaman kişinin kendini en rahat hissettiği bir 'baskın dil' olduğunu vurguluyor.

İkinci dili ergenlikte ya da yetişkinlikte öğrenenlerde bu farklar genellikle daha belirgin oluyor.

Konuşma terapisti Azevedo, bir dili yeni öğrenmeye başladığınızda sesin daha belirgin bir uyum sağladığını; ancak akıcılık ve rahatlık arttıkça bu farkların azaldığını ekliyor.

Bir dile ne kadar çok maruz kalınırsa, uyum o kadar doğal hale geliyor ve o dildeki 'kendinizin diğer versiyonu' daha akıcı ve özgüvenli bir şekilde ortaya çıkıyor.

DİL ÖĞRENİMİNDE KELİME BİLGİSİNİN ÖTESİ

Dil öğrenmek, sadece kelime ve dilbilgisi kurallarını ezberlemekten ibaret değil.

Gerçek konuşmalara katılmak, anadili konuşanları dinlemek ve kültürle (müzik, film, edebiyat, yemek) etkileşim kurmak, akıcılığı hızlandırır ve bu ses farklılıklarını azaltır.

Azevedo, bir kültüre ne kadar çok dâhil olunursa, o dilin ritminin ve sesinin o kadar doğal biçimde benimsendiğini belirtiyor.

Ayrıca, prozodik (ritim, tonlama) ve ifade edici birçok ince detayın resmi dil derslerinde öğretilmediğini, ancak akıcılık ve anlaşılırlık üzerinde büyük bir fark yarattığını vurguluyor.

Aksan ise kimliğin bir parçasıdır ve tamamen yok olması beklenmemeli; sadece yumuşatılması mümkün.

Azevedo'ya göre aksan, bireyin geçmişinin ve kişisel hikayesinin bir yansıması.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN