İnsanoğlu hazıra konmayı sever

İnsanoğlu hazıra konmayı sever

Şiddetli ve güçlü menfaat duygusunu, kuvvetli lezzet dürtüsünü en değerli hedef olan ahirete, en hafif olan duyguları ise ahirete nispeten değersiz olan bu dünya hayatına yöneltmek gerekir. Ancak, hazır lezzete konma alışkanlığı, ağır ve hafif duyguların yerlerinikarıştırır, ölçüyü ayarından saptırır.

PROF. DR. NİYAZİ BEKİ- KARAR

İnsanlar fıtraten pragmatisttir. Menfaatini gözetir. Fakat hazır ile veresiye menfaatleri karşılaştırırken bazen yanlış hesap yapar. Kazancı az olan hazır menfaatini, kazancı çok olan veresiye menfaatine tercih eder. Bu sene bin lira almayı, bir sene sonra beş bin lira almaya tercih eder. İç dürtülerin ve duyguların karışıklığı hesabın karışıklığına sebep olur. Mesela: insanın iç dünyasında genellikle şiddetli ve hafif derecedeki hissiyat galeyan halindedir. Doğru hesap, şiddetli olan hisleri en değerli olan yöne, hafif kısmını ise az değerli olan yöne sevk etmeyi gerektirir.

Buna göre, şiddetli ve güçlü menfaat duygusunu, kuvvetli lezzet dürtüsünü en değerli hedef olan ahirete, en hafif olan duyguları ise ahirete nispeten değersiz olan bu dünya hayatına yöneltmek gerekir. Ancak, hazır lezzete konma alışkanlığı, ağır ve hafif duyguların yerlerini karıştırır, ölçüyü ayarından saptırır. Bu karışıklık sonucu dünyanın fani, geçici, değersiz ve kırılacak cam şişelerini, ahiretin ebedi, sermedi ve pek değerli elmaslarına tercih etmekte bir beis görmez. Çünkü hırs ve düşkünlüğün şiddetli yüzünü dünyaya, hafif yüzünü ise ahirete yönlendirmekle -yanlış hesap Bağdat’tan dönse bile- ta baştan yanlış hesabın içine girmiş olur.

Bir diğer yanlış hesap, yön tayini konusundadır. Aksi istikametlerde yol alan iki araçtan birini tercih ederken yanlış yöne yönelir. Ankara’ya gitmek istediği halde, Edirne istikametinde giden araca binmeyi tercih eder. Bunun müsebbibi yine hazır lezzete konma arzusudur. Ankara’ya gitmek isteyen bir kimsenin yorulmamak için daha yakın bir yerde olan Edirne arabasına binmesi ne kadar komik ise, cennete namzet olduğunu düşünen ve oraya gitmek için gayret eden bir kimsenin hazır lezzetlere müptela olduğu için dünyanın gayr-ı meşru lezzetlerinin bulunduğu sofrayı tercih etmesi ondan bin kata daha fazla komiktir.

Bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kişinin, malayani/kendisini ilgilendirmeyen lüzumsuz işlerden uzak durması, onun Müslümanlığının güzelliğini/mükemmelliğini (kalitesini) gösterir.”

Demek ki, ebede namzet, ahiret mutluluğunu kazanmak üzere dünyaya gönderilen insan burada ekin ekerek, ticaret ederek bir hazırlık yapmak zorundadır. Bunun için kârlı bir ticaret pazarı, verimli bir ziraat zemini olan Ramazan ayı Allah tarafından insanlar için sunulmuş bir fırsattır. En münbit bir zemin, en verimli bir tarla, en kârlı bir ticaret pazarı olan Ramazan ayına değer vermemek, Allah’ın sonsuz rahmetinin bir tezahürü, ihsan ve ikramlarının bir yansıması olan böyle bir fırsatı elinin tersiyle itmek anlamına gelir. Bu tutum ve davranış, yalnız insanı yoktan var eden Allah’a karşı bir saygısızlık olmakla kalmaz, aynı zamanda insanın kendi kendine zarar vermesi anlamına gelir.
Rahman ve rahim olan Allah, bizi zarar edenlerden eylemesin, Âmîn!

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN