Duayen sanat tarihçimiz Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un Mimar Sinan yapısı Hürrem Sultan Hamamı’nın tarihinden hareketle Osmanlı’dan bugüne su ve temizlik kültürümüze ışık tutan ‘Hamam’ kitabı okurla buluştu. Araştırmacılar için başvuru kaynağı niteliğindeki eseri yedi yılda hazırladığını ve birçok yeni bilgi öğrendiğini söyleyen 91 yaşındaki Atasoy, “Osmanlı hamam kültürüne yeni bilgiler kazandırabilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum” diyor.
SALİHA SULTAN
Sultanahmet Meydanı’nda yer alan Mimar Sinan yapısı Hürrem Sultan Hamamı, hergün onbinlerce yerli yabancı turistin geçip gittiği Sultanahmet Meydanı’nda bütün ihtişamıyla varlığını sürdürüyor. 2008 yılında restore edilen Hürrem Sultan Hamamı, Mimar Sinan’ın tek eksen üzerinde çift kubbeli inşa ettiği tek hamam olarak mimarimizde ünik bir eser olarak öne çıkıyor. 2011’den beri de aslına rücu ederek hamam olarak işletilen Hürrem Sultan Hamamı’nın tarihi, duayen sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un titiz çalışması ile ‘Hamam’ başlığı altında kitap oldu. Atasoy, prestijli eserde ayrıca Osmanlı’dan günümüze uzanan suyun, arınmanın ve hamam kültürünün hikâyesini anlatırken, Mimar Sinan’ın ustalığını ve Osmanlı hamam geleneğinin Avrupa’ya yayılışını kapsamlı bir şekilde ele alarak okuyucuyu geçmişin sıcak ve mistik hamam kültürüne davet ediyor.
‘VAZGEÇİLMEZ BİR BAŞVURU KAYNAĞI OLACAK’: ‘Hamam’ kitabının tanıtım toplantısı 26 Şubat’ta Hürrem Sultan Hamamı’nda geniş bir davetli kitlesinin katılımıyla gerçekleşti. Osmanlı döneminin güçlü kadın figürlerinden Hürrem Sultan’a yakışır bir atmosferde, hamamın Soyunmalık bölümünde beyaz sabun kokuları arasında gerçekleşen toplantıya 91 yaşındaki Prof. Dr. Atasoy da bizzat katıldı. İlerleyen yaşına rağmen üretimlerine devam eden ve böylesine prestijli bir eseri kütüphanelerimize kazandıran Atasoy toplantıda Hürrem Sultan Hamamı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Katipzadeler ile birlikte kitabın hazırlanma sürecini aktardı. Katipzadeler, konuşmasında öncelikle Hürrem Sultan Hamamı’nın restorasyon süreçleri hakkında bilgi vererek, daha önce farklı amaçlar için kullanılan yapıyı, hamam kültürüne yeni bir anlayış kazandırmak üzere hayata geçirdiklerini aktardı. Kitap çalışması için Atasoy’un kapısını yedi yıl önce çaldığını aktaran Katipzadeler, bütün süreç boyunca Atasoy ile samimi bir bağ kurduklarını da ifade etti. Katipzadeler, son olarak “Osmanlı hamam kültürünü gelecek nesillere aktarmak adına, bu büyük emeğin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Kültürel mirasımıza armağan edilen ‘Hamam’, tarih, sanat ve Osmanlı kültürüne ilgi duyan herkes için vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olacak” görüşünü aktardı.
‘KİTABI YAZARKEN KENDİ SU KÜLTÜRÜMÜZÜ BİLMEDİĞİMİ FARK ETTİM’: Prof. Dr. Atasoy ise konuşmasında çocukluk yıllarından itibaren sürekli önünden geçtiği Hürrem Sultan Hamamı’na duyduğu derin ilgi ve hayranlığın kendisini bu kitabı yazmaya yönlendirdiğini belirtti. Sanat tarihine olan ilgisinin temellerinin de bu dönemde atıldığını ifade eden Atasoy, ardından kitabın ortaya çıkış sürecini aktardı. Çalışmasına başladığında hamamlar hakkında herkes kadar bilgisi olduğunu belirten Atasoy, ilk olarak şu öz eleştiriyi yaptı: “Bu kitabı yazarken baktım ki kendi su kültürümüzü bilmiyorum. Birçok kaynak karıştırdım, bu kadar bilgiyi toparlamak kolay olmadı. Su kültürüne yöneldim ve bizde bu konuda pek çalışma olmadığını gördüm. Bu nedenle yabancı kaynaklardan istifade ettim.” Atasoy, “Bu eser sayesinde Osmanlı hamam kültürüne yeni bilgiler kazandırabilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum” diyerek, okurların da beğenmesi temennisinde bulundu.
Hem Türkçe hem de İngilizce olarak hazırlanan kitaptaki bilgiler, Evliya Çelebi’nin anlatımları, Avrupalı seyyahların gözlemleri ve sanatçıların hamamlara dair tasvirleriyle destekleniyor. Atasoy’un ayrıca Osmanlı’da su ve temizlik anlayışının nasıl bir gelenek haline geldiğini gözler önüne seren ve Masa Yayınları tarafından okura sunulan ‘Hamam’ kitabı, Hürrem Sultan Hamamı’ndan temin edilebiliyor.
‘YABANCILAR İNANILMAZ PİSLER’
İlerleyen yaşına rağmen, yedi yılda hazırladığı ‘Hamam’ çalışması ile araştırmacılarımız için önemli bir çalışmaya imza atan Prof. Dr. Nurhan Atasoy’a tanıtım toplantısında, su kültürüne dair yaptığı araştırmalar sırasında taradığı kaynakların ardından Avrupa ve Osmanlı’daki uygulamalar konusunda gözlemlerini sordum. Atasoy, su kültürü üzerine Türkiye’de çok az çalışma bulunduğunu ve bu nedenle daha çok yabancı kaynaklardan araştırma yapmak durumunda kaldığının bir kez daha altını çizerek, şu cevabı verdi: “Yabancılar Türk su kültürü ile ilgili neler biliyorlar, onlar üzerinde çalıştım. Fakat, yabancıların kendi su kültürü ile ilgili bilgilerini ve davranışlarını kitapta uzun uzun anlatmadım. Çünkü böyle yapsam sanki onlara hakaret gibi olacaktı, yabancı dostlarım bundan alınır gibi geldi. Kitabı okuduğunuz zaman bunu daha iyi anlayacaksınız, ne demek istediğimi... O kadar pisler ki, inanılmaz pisler... Sanki tamamını yazsam onlara hakaret olacaktı. Onun için bazı konuları hafif geçtim.”
MÜLTECİ ÇOCUKLARIN ‘KAYIP SESLER’İ DİZİ OLDU
Yapımcılığını Murat Batı’nın, yönetmenliğini Erçağ Açar’ın üstlendiği ‘Kayıp Sesler’ dizisi izleyici ile buluşmaya hazırlanıyor. Dizinin galası Yavuz Seçkin’in sunumuyla Akmerkez SinemaPink’te düzenlenen galayla yapıldı. Başrolünde Murat Batı’nın yer aldığı, Fatoş Kara, Kenan Uyanık, Gökçe Kahyaoğlu, Erkan Beycan ve Şennur Özbay gibi isimlerin rol aldığı dizi, önümüzdeki günlerde dijital platformlarda yayınlanacak. Proje, ABD’deki bir ilaç firmasının yasal olmayan klinik deneylerini Türkiye’ye taşıması, kimsesiz ve mülteci çocukların denek olarak kullanılmasını konu ediniyor. Uzun ve yorucu bir süreçten geçtiklerini söyleyen başrol Batı “Gerçekçi bir hikaye ve çok heyecanlıyız. Hem duygusal, hem enerjik hem de Amerikan tarzı bir dizi oldu. Çekimler zorlu geçti. İzleyenler televizyon karşısından kalkamayacak. Çocuklarla ilgili konular vicdanımızı yaralıyor. Çocuk istismarı kanayan bir yara biz de bunun üzerine gitmek istedik. Ortaya güzel bir proje çıktı” dedi. Yönetmen Açar da “Çok gerçekçi bir hikaye. Üzerinden defalarca geçtik. Çekimler güzel geçti. Ufak da bir kaza atlattım. Köpek ısırdı ve kaşım yarıldı. O halde çekimlere devam ettim. Beş bölüm hazır” şeklinde konuştu.