MEHMET YILMAZ
Roman, Selim Erdoğan’ın bir önceki romanı olan ‘Hain’in devamı gibi düşünülebilirse de bir bağımsız roman gibi de okunabilir. Elbette birincideki olaylara, kişilere göndermeler var. Fakat sıradan bir okur, velev ki, önce bunu okuduğunda bile iyi bir roman okuduğunu zaten anlayacak, ilkini sonra okusa dahi, illa sıralama şartı olmayacaktır. Roman çok fazla devrik cümle içeriyor.
Haddinden fazla diyebilirim. Ancak Hoca’nın roman üslubu bu ve okutmada bir zorluk çıkmıyor. Hain’deki güçlü merak duygusu burada da var. Zaten ilk romanda oturan karakterler vardı. Burada yeni karakterler de dahil oluyor bunların arasına. Bir kere, tarihi roman formatına oldukça uygun. Bu çizgisini devam ettiriyor Selim Hoca. Merak unsuru bölümlemelerin bitimi ile birlikte her daim canlı duruyor. Hatta flashback uygulamış ve başlangıca sonu koymuş. Fakat bu, kesinlikle bir sürprizbozana yol açmıyor. O hep aklımızın bir kenarında duruyor. Geminin ele geçirilme sahnesi ile başlayan roman ve en nihayetinde son bölümde olaylar tamamlanacak.

"OKURKEN GOOGLE’DAN PEK ÇOK ŞEYİ ARAŞTIRDIM"
Romanı okurken Google’dan mutlaka pek çok şeyi araştırma gereği uyandırıyor. Örneğin İmroz Muharebesi, yahut Enosis gemisinin ele geçirilmesi hadisesi, Zümrezade Şakir Bey’in gerçekte kim olup olmadığı ve Seza’yı Nur Vapuru gibi olayları hemen Google’layıp kontrol ettim. Bazılarını bilmiyordum, bazılarını biraz biliyordum. Bir de romanda en çok merak ettiğim şeylerden birisi; Yavuz ve Midilli gemilerinden Yavuz’un akıbetini biliyordum. Ancak Midilli’yi araştırmak hiç aklıma gelmemişti.
Midilli’yi de bu romanda gördükten sonra ne olduğuna dair kısa bir araştırma yapmış oldum. Demem o ki, bu tarihi roman, tarihi gerçeklere dayandığı için ayrıca bazı şeylere bakma ihtiyacı hissettiriyor. Özetle bir okur olarak yine beğendiğim ve kesinlikle tavsiye edeceğim, çevreme de okutacağım bir kitap olmuş. Yine iyi bir roman çıkmış. Bu anlamda hocayı kutluyorum. Romanı, iyi bir Milli Mücadele romanı okumak isteyen KARAR okurlarına da öneririm. -
