Cannes’da sadece Nuri Bilge ve Yılmaz Güney tanınıyor

Cannes’da sadece Nuri Bilge ve Yılmaz Güney tanınıyor

Merve Dizdar’ın ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüyle döndüğü Cannes Film Festivali’ne katılan yönetmen Aydın Orak, izlenimlerini KARAR okurları için yazdı. Festivalde birçok ülke sinemasının standını da ziyaret eden Orak, “Yaptığım sohbetlerden, Yılmaz Güney ve Nuri Bilge Ceylan dışında sinemamız hakkında bilgi sahibi değiller. Türkiye standının uğrak yeri olduğunu söyleyemesek de böyle bir yere sahip olması önemli. Sinemamızın daha çok etkinlik düzenleyerek tanıtılması gerekiyor” diyor.

AYDIN ORAK

Bu yıl 76. Cannes Film Festivali’ne katıldım. Dört gün geçirdiğim festivaldeki gözlemlerimi, deneyimlerimi ve yorumlarımı paylaşacağım. Cannes bu yıl çok kalabalık ve heyecan vericiydi. Hem insanların bir araya gelip toplu bir etkinlikte olma özlemi hem de benim için Nuri Bilge Ceylan’ın festivale seçilen ‘Kuru Otlar Üstüne’ filminin dünya prömiyerine katılıp orada olmak ve bu büyük heyecanı paylaşmak iyi bir deneyimdi.

"TÜM ZAMANLARIN EN KALABALIK FESTİVALİYDİ"

Cannes Film Festivali, bilindiği gibi her yıl mayıs ayında Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen dünyaca ünlü bir film festivali. 1946 yılında başlatılan festival, dünya çapındaki film yapımcıları, yönetmenleri, oyuncuları ve sinema sektörü profesyonellerini bir araya getirmesiyle de öne çıkıyor. Bu sebeple, Cannes Film Festivali, dünya sinemasının en prestijli etkinliklerinden biri olarak kabul ediliyor. Festivalde, uluslararası alanda önemli yapımların gösterimleri yapılıyor ve birçok farklı kategoride ödüller veriliyor. En prestijli ödülü olan ‘Altın Palmiye’ ise, festivalde yarışan filmler arasından seçilen en iyi filme veriliyor. Diğer önemli ödüller arasında Jüri Büyük Ödülü, En İyi Yönetmen, En İyi Oyuncu, En İyi Senaryo gibi kategoriler de bulunuyor. 2023 Cannes Film Festivali tüm zamanların en kalabalık festivali olabilir. Bunu pandemi sonrası özlem mi yoksa sinemanın sanat veya ticari olarak en revaçta olduğu bir yıl mı demeliyiz? Çünkü dağıtımcıların, yapımcıların ve digital platformların film yapımları, satışları ve pazarlamalarının olduğu en büyük film pazarı da Cannes’da diyebiliriz.

"YER BULUNAMAYAN GÖSTERİMDE NURİ BİLGE’NİN DAVETLİSİ OLMAK... "

Bu yıl Cannes’da Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmi de ana yarışma seçkisinde yer aldı. Filmin başrol kadın oyuncusu Merve Dizdar da, ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödünü’nün sahibi oldu. Bu büyük başarıyı Türkiye’ye yaşatan başta Nuri Bilge Ceylan ve Merve Dizdar’ın yanı sıra tüm film ekibini kutlarız. Filmin festivaldeki gösteriminde hemen film ekibinin arkasında oturma şansını da buldum. Oysa, akredite olmama rağmen filme bilet bulamamıştım, fakat son dakika Memento binasından aradılar ve gelip davetiyemi almamı istediler. Film sonrası sohbetimizde Bilge abinin bu davetiyeyi ayarladığını söylemesi benim için büyük sürpriz oldu. ‘Kuru Otlar Üstüne’ filminin usta yönetmenin davetlisi olarak filmi izlemek benim için çok daha güzel oldu. O gün, gösterim için salona girdikten sonra film ekibi salona giriş yapınca dakikalarca alkışlandı. Nuri Bilge Ceylan mikrofonu aldı. Ekibini tanıttı. Sonra filme geçildi. Film sonrası da, basına yansıdığı gibi uzun bir süre ayakta alkışlandı. Bu, muhteşem bir atmosferdi.

Öte yandan festival boyunca Cannes yağmurluydu. Meşhur kırmızı halıya çıkan herkes de bu yağmurdan nasibini aldı. Martin Scorsese, Almadovar, Ken Loch ve daha birçok büyük yönetmenin yanı sıra Robert De Niro, Leonardo Dicaprio, Jude Law gibi dünya starları da bu yılki festivaldeydi. Tüm bu ustaların yanında Yılmaz Güney, Tarkovski, Roman Polonski gibi dev yönetmenlerin geçtiği kırmızı halıdan geçmek ve tüm bu ustaların filmleriyle kendilerinin de soluduğu atmosferi soluyup orada film izlemek benim için büyüleyici bir andı. Her sinema sanatçısının ve ya sinemaseverin bu deneyimi imkânı olursa mutlaka yaşaması gerekiyor.

01kr02man1.jpg

"ÖDÜLLERİ POLİTİKA MI, SİNEMA TRENDİ Mİ BELİRLİYOR?"

Diğer yandan, Cannes’da verilen ödüller politik mi değil mi tartışması bildim bileli var. Bu tartışma daha çok su götürür. Türkiye’den bir filmin seçkiye alınmamasının da, seçkiye alındığında ödül verilip verilmediğinde de politik davranıldığı ileri sürülür. Yani Cannes’daki her tavır Türkiye veya Türk sinemasına yapılan bir tavır gibi değerlendiriliyor. Her tavrın konjektörel olduğu tartışması mevcut. Bana kalırsa her ikisi de mevcut. Ödül, bir filmin sinemasal değerine bakılıp ya da o yılın dünya sineması trendine göre de verilebiliyor. Ama sonuç itibarıyla jüri dediğimiz çok öznel bir tavır.

"YÖNETMENLERİN TEK BAŞINA YAPACAKLARI SINIRLI"

Ülke sinemamız sadece yönetmenlerin ya da yapımcıların kendi filmlerini kendi imkânlarıyla bir yerlere taşıması ve var etmesiyle oluyor. Türkiye’de çekilen her filmin aynı zamanda ülkeyi, kültürü, coğrafyayı ve daha birçok değeri var ettiğini ve dünya arenasına çıkardığının bilincinde olmamız gerekiyor. Bu minvalde gerek Kültür Bakanlığı gerek Dışişleri Bakanlığı ya da tüm devlet kurumları bu sanat türüne destek vermeli ve katkıda bulunmalı. Yoksa Cannes Film Festivali gibi uluslararası platformlarda bir yönetmenin tek başına yapacağı şey çok sınırlı kalır...

Cannes’dayken ayrıca bazı çekimler yapmıştım, orada gezip gördüklerimi izlemek isteyenler YouTube kanalıma yüklediğim videodan izleyebilir.

"TÜRKİYE STANDI GÜÇLENDİRİLMELİ"

Cannes Sinema Pazarı dünyanın en büyük pazarına ev sahipliği yapıyor. Koca bir binanın birkaç katı bu film dağıtımcılarını ve alıcıları bir araya getiriyor. Festival boyunca akreditasyonu olan herkes oraya girip istediği yapımcı ve ya dağıtımcıyla görüşmeler yapabiliyor. Ayrıca sahil boyunca her ülkenin pavyon dedikleri prefabrik stantları mevcut. İlk kez gittiğim Cannes Film Festivali bana sinema adına çok farklı bir deneyim yaşattı. Birçok ülke sinemasını gezdim. Birçok dağıtımcının standına uğradım. Buralarda yaptığım sohbetlerden, Yılmaz Güney ve Nuri Bilge Ceylan dışında çok da bizim sinemamız hakkında bilgi sahibi olduklarını söyleyemeyiz. Bu yılki Türkiye standının çok canlı ve uğrak yeri olduğunu söyleyemesek de tüm dünya ülkelerinin arasında böyle bir yere sahip olması önemli. Fakat Türkiye standını güçlendirmek ve etkinlikler yapmak gerekiyor. Sinemamızın burada daha çok etkinlik düzenleyerek tanıtılması gerekiyor.

01kr02man.jpg

"ORADA OLMAK HER YÖNETMEN İÇİN BÜYÜK BAŞARI"

Cannes Film Festivali, aynı zamanda dünya çapındaki sinema endüstrisi için bir pazar yeri ve işbirliği platformu olarak da hizmet veriyor. Yönetmenler, yapımcılar, dağıtımcılar ve diğer sinema profesyonelleri burada yeni projelerini tanıtabiliyor, finansman sağlayabiliyor ve işbirlikleri geliştirebiliyor. Festivalin ana mekanı ise meşhur kırmızı halının olduğu ‘Palais des Festivals et des Congrès’dır. Bu mekanda gala gösterimleri, basın toplantıları, ödül törenleri ve diğer etkinlikler düzenleniyor. Ayrıca Cannes Film Festivali, dünyanın dört bir yanından gelen sinema tutkunları için özel gösterimler, paneller, atölyeler ve sergiler gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Cannes Film Festivali, dünya sinemasının tanınmış isimlerini ağırlayan ve sinema sanatını kutlayan bir etkinlik olmasıyla da ön plana çıkıyor. Bir filmi Cannes’da gösterime girmek veya ödül kazanmak, bir yönetmen veya oyuncu için büyük bir başarı olarak kabul ediliyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN