Bilmiyorum, ‘VakıfBank Kültür Yayınları’nın ‘Erken Modern Avrupa Tarihi’ serisini takip ediyor musunuz? Hani editörlüğünü St. Andrews Üniversitesi Uluslararası Tarih bölümünden Hamish Scott [d.1946] yapmıştı 2015 yılında; Oxford Üniversitesi için. ‘Erken Modern Avrupa Tarihi Rehberi’ başlığıyla Üniversite tarafından basılan iki kalın cildi “yedi kitaplık bir seri” olarak sunuyor VakıfBank Kültür Yayınları. Birbirinden şık kapak tasarımlarıyla... [Kapak seçimleri için Faruk Özcan’ı tebrik etmeli. Kolaycılığa kaçmamış, yayıncılıkta iyice moda haline gelen yapay/botoks çizgileri tercih etmemiş.]
Aylar önce ‘Ülkesini anlamaya çalışan gençlere iki hap kitap’ başlıklı yazıda [Karar, 16 Mart 2025] Amerikalı tarihçi Profesör Merry E. Wiesner-Hanks’ın ‘Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Erken Modern Dönemde Avrupa’ adlı kitabını önermiştim. “Cambridge Avrupa Tarihi” dizisinin bir parçası olan ve birçok üniversitede ders kitabı olarak okutulan çalışma, dünya tarihini de kökten değiştiren, 1450-1789 parantezinde Avrupa’da yaşananları beş temel tema üzerinden ele alıyordu: toplumu oluşturan bireyler, siyaset ve iktidar, kültürel ve entelektüel yaşam, dinde reform ve birleşme, ekonomi ve teknoloji... E. Wiesner-Hanks’ın olan bitene değil olan bitenin arkasındaki o derin anlama odaklanan kitabı “Avrupa’nın modernleşmesini” daha iyi kavramamızı sağlıyordu.
Oxford Üniversitesi tarafından bir grup akademisyene sipariş edilen, VakıfBank Kültür Yayınları’nın on yıl sonra dilimize kazandırdığı ‘Erken Modern Avrupa Tarihi’ yine aynı dönemde [1350-1800 parantezinde] benzer başlıklarla odaklanıyor. Şimdiye kadar beş cildi basılı serinin: birinci cilt Esaslar, ikinci cilt Toplumlar ve Ekonomiler, üçüncü cilt Kiliseler-İnançlar ve Mezhepler, dördüncü cilt Düşünce-Sanat ve Kültür, beşinci cilt Avrupa Ötesinde Avrupa alt başlıklarını taşıyor.
Yani sırasıyla ekonomi, din, felsefe/sanat ve Avrupa’nın başka medeniyetlerle kurduğu ilişki, coğrafi keşifler ele alınıyor farklı yazarlarca. Demek ki Avrupa’nın dönüşümü birkaç soru etrafında anlaşılabilir: nasıl yönetiliyorlardı, nasıl üretip tüketiyorlardı, neye inanıp ne düşünüyorlardı?
Serinin tamamını edinemediğim için henüz, külli bir değerlendirmeden sakınacağım. Şu sıralar ‘Avrupa Ötesinde Avrupa’ başlıklı ‘beşinci cildi’ okuyorum. Bu ciltte Avrupa ötelere taşıyor; kaşifleriyle, bilim adamlarıyla, Cizvit misyonerleriyle, Anonim Şirketleriyle... Okur bir yandan coğrafi keşiflerin Avrupa’nın kendisini nasıl modernleştirdiğini izlerken, öte yandan Batı dışı toplumları nasıl “Batılılaşarak” kendine benzettiğini de inceleme fırsatı buluyor.
Oxford’daki Jesus Koleji’nde Kıdemli Araştırmacı olarak da çalışan Profesör Hamish Scott serinin ilk cildinde [Erken Modern Avrupa Tarihi: Esaslar] şöyle diyor: “Bu Kitap, böyle bir yaklaşımın içinde barındırdığı tüm sınırlamalara rağmen, birleştirilmiş bir milli tarihler dizisi olmaktan çok daha fazlası olmayı amaçlamaktadır. Aksine, bir bütün olarak Avrupa tarihine bütünleşik ve tematik bir perspektifle bakmaya ve batıda Britanya takımadalarından doğuda (18. yüzyılda bir tek Urallar’ın ‘sınır’ oluşturduğu) Avrupa Rusya’sına, Baltık bölgesinin güneyinden Akdeniz’in kuzey kıyılarına kadar uzanan bütün bir coğrafi alanı kapsamaya çalışmıştır.”
Yine VakıfBank Kültür Yayınları’nca basılan ‘Avrupalı Nedir?’ adlı kitapta, Alman felsefe tarihçisi ve oryantalist Dag Nikolaus Hasse (d.1969) cazibeli “Avrupa” kelimesini tartışmaya açarak kavramı sömürgeci ve romantik düşünce biçimlerinden arındırmaya çalışıyor, kalıplaşmış düşüncelerin üzerine giderek daha açık uçlu bir tanımlamayı kullanmamız için teşvik ediyordu bizi. Hamish Scott Avrupa’nın sınırlarını Dag Nikolaus’un hoşlanmayacağı ezbercilikle çiziyor: Britanya’dan Ural dağlarına... Baltık’tan Akdeniz kıyılarına... O kadar.
Böyle olunca hem Cambridge hem Oxford dizisi ister istemez Avrupa’yı bir çerçeve içine alınca yani, Erken Modern adlı verilen dönemde yaşanan değişimdeki [Avrupa modernleşmesindeki] Doğu/Ortadoğu etkisinin önemi azalmıyor mu, diye sormadan edemiyor insan. Belki bunun için bir Avrupa Tarihi değil Dünya Tarihi yazmak gerekecek.
Merry E. Wiesner-Hanks’ten söz ettiğim yazıda onun kitaplarını hem öğrencilere hem de tarihe meraklı her yaştan okura önererek, ‘Cambridge Dizisi’nin bir benzerinin, oryantalizme sapmayan bir “uygarlık tarihi dizisinin” bizim üniversitelerimizce de bir an evvel yapılması gerektiğini belirtmiştim. İdeolojik yanılgılara/abartılara kapılmadan. Başka medeniyetlerle kurulan ilişkilerin de hakkını vererek.
Yine de mutlaka ama mutlaka, erken modern Avrupa tarihini derli toplu özetleyen her iki dizi de [Cambridge/Oxford] liselerde/üniversitelerimizde gençlere okutulmalı, diyorum. Altıncı ve Yedinci cildi sabırsızlıkla bekliyoruz.
