Dahi bir gravürcünün ‘karanlık düşleri’

Dahi bir gravürcünün ‘karanlık düşleri’

Fransız romancı Marguerite Yourcenar’ın Venedikli mimar ve gravürcü Giovanni Battista Piranesi’nin çalışmalarına odaklanan ‘Piranesi’nin Karanlık Zihni’ adlı metni Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından Türkçeye aktarıldı.

HALİL TURHANLI

Yazar kitapta, ‘Roma’nın trajik güzelliğinin tercümanı ve neredeyse mucidi olan büyük gravürcü’ dediği sanatçının Roma Manzaraları, Antik Roma Eserleri ve Düşsel Hapishaneler gravür dizilerini ele alıp analiz ediyor.

13kr2-gravur.jpg

Resim altı: İki bine yakın gravürü olan Piranesi’nin, ‘Le Carceri’ (hapishane) çizimleri olarak bilinen gravürlerinin ilk serisi ‘Capriccio Tarzında Hapishane Buluşları’ (1745), ikincisi ise ‘Hapishane Buluşları’ (1760) olarak adlandırılıyor.

Mimar, gravürcü Piranesi’nin sanatını, dünyasını anlayabilmek açısından Giambattista Vico’nun felsefesinin ve tarih anlayışının anahtar işlevi görebileceği ileri sürülmüştür. Napolili filozof, filolog tarih felsefecisi ve hukukçunun Venedikli gravürcünün çizdiği harabelere biçim verdiğini düşünenlerin sayısı az değildir.

On yedinci yüzyıl Avrupası’nın düşünce dünyasına Kartezyen felsefe ve bilim anlayışı hâkimdi. Ruh ve beden ikiliği üzerine inşa edilen, insanın ortak ve değişmez bir doğaya, öze sahip olduğunu iddia eden bu felsefe doğa bilimlerine ağırlık veriyor, ancak fizik ve matematik gibi bilimlerin kesin ve güvenilir bilgi sunabileceğini ileri sürüyordu. Beri yandan tarihi kesin ve güvenilir bilgi sunabilecek bir disiplin olarak görmüyordu. Jules Michelet’nin ‘tarih felsefesinin kurucusu’ kabul ettiği Vico 1725’de yayımlanan Yeni Bilim’de Kartezyen düşünce ve bilim anlayışına alternatif geliştirmişti. Descartescı rasyonalizmine karşı muhayyilenin, duyguların da insanın yaratıcılığında rol oynadığını ileri sürdü. Yeni Bilim, Kartezyen düşüncedeki tarih karşıtlığının da alternatifiydi. Piranesi, Yeni Bilim’de vurgulanan tarih bilincinin önemini kavramış, Roma gravürlerini tarih bilgisi ve bilinci ile yaratmıştır. Arkaik Roma toplumuna, kültürüne, bu kültür içinde inşa edilmiş saraylara, tapınaklara ve sütunlara tarih bilinciyle bakmıştır.

Vico insanlığın yarattığı değerlerin, kurumların kökeninde tek bir kaynağın bulunmadığını, değişik toplumların farklı yerlerde eşit değerde kültürler, kurumlar oluşturduğunu ileri sürmüştü. Piranesi de, Vico gibi insanlığın geçmişini bütün karmaşıklığı içinde kavramaya çalıştı. Yunan sanatını yücelten Winckelmann ve onu izleyen sanat kuramcılarıyla giriştiği tartışmalarda Roma mimarisinin Yunan mimarisinden türemediğini ileri sürmüştü. Piranesi’ye göre Roma’da az miktarda Yunan etkisi bulunmakla birlikte asıl etki kaynağı Etrüsk ve arkaik Mısır’dı. Böylece bir anlamda Vico’nun bütün kültürlerin tek bir kaynaktan türemediği düşüncesine yaklaşıyordu.

Yunan-Latin dünyasını çok iyi bilen, bu dünyaya yakınlık duyan romancı Marguerite Yourcenar 1959-1961 yılları arasında Piranesi’nin özellikle, gravür dizilerine odaklanan bir metin yazmıştı: Piranesi’nin Karanlık Zihni. Fransız romancı kısa süre önce Türkçeye çevrilen metinde Venedikli dahi sanatçının Roma Manzaraları, Antik Roma Eserleri ve Düşsel Hapishaneler gravür dizilerini ele alıp analiz ediyor. Çalışmanın başlığı Düşsel Hapishaneler’den hayli etkilenen, 1848’de idam cezasının kaldırılması için yürüttüğü kampanyada bu gravürler dizisinde esin bulan Victor Hugo’nun ifadesi.

Yourcenar’ın ‘Roma’nın trajik güzelliğinin tercümanı ve neredeyse mucidi olan büyük gravürcü’ ve ‘bir tragedya şairi’ olarak andığı Piranesi harabelerin tutkulu bir gözlemcisiydi. İnsanın geçmişte yaşadıklarına duyduğu merakla, tarihsel değişimi ve dinamiği kavrama isteğiyle gözlemiyordu ıssız harabeleri, metruk yapıları. Harabelerin konuştuğunu duyuyordu, tarih anlatıyordu harabeler ona. Bütün o yıkılmış sütunlar, tahrip olmuş tapınaklar geçmişin tanıkları ve anlatıcılarıydılar. Venedikli sanatçı Roma Manzaraları ve Antik Roma Eserleri dizilerini oluşturan gravürleri harabelerin anlattıklarıyla çizmişti.

‘EKSİKSİZ BİR KARABASAN’

Piranesi’nin amacı geçmişin basit bir yeniden inşası değildi. Bu nedenle gözlemle yetinmiyor, geçmişi yorumluyordu. Bunu harabelerden yola çıkarak yapıyordu. Harabeleri gözlemleyerek, geçmişi yorumlayabilmek için aynı zamanda bir arkeolog gibi çalışıyordu. Yourcenar’ın ifadesiyle “Arkeolog sözcüğünün günlük kullanımda bile olmadığı bir dönemde arkeolog idi Piranesi”. Roma gravürleri zamanın yıpratıcılığını, aşındırıcılığını, insanın zamana bağlı varoluşunu da vurguluyor; kullanılan malzeme ne olursa olsun insan eliyle yapılmış her şeyin geçiciliğini, zamana bağlılığını ortaya koyuyordu Zamanın aşındırma gücü en dayanıklı nesneler, taşlar üzerinde bile etkili oluyordu.

Düşsel Hapishaneler esasında iki albüm. Enis Batur, Yourcenar’ın metnini bütünleyen ek metninde Piranesi’nin henüz yirmi iki yaşındayken 1742’de yarattığı ve on dört levhadan oluşan ilk dizinin bir ‘gençlik eseri’, yirmi yıl sonra yayınlanan ve bu kez on altı levhadan oluşan ikincisinin ise ilkinin ‘teknik açıdan çok daha gelişkin çeşitlemesi’ olduğunu belirtiyor. Batur’un ifadesiyle ‘mimarinin düşsellikle bitiştiği’ bu gravürlerde ‘eksiksiz bir karabasan’ yaratılmıştır.

marguerite-yourcenar.jpeg

Venedikli gravürcünün Düşsel Hapishaneler başlığıyla bilinen dizisinin yüksek ateşli bir sıtma nöbetinden, nöbet esnasındaki halüsinasyonlardan doğduğu dile getirilmiştir. Bu bir söylenti değildi. Diziyi oluşturan gravürlerdeki mekânlar, işkence aletlerini çağrıştıran nesneler, ‘İngiliz Afyonkeşi’ Thomas de Quincey’nin sözünü ettiği birdenbire yok olan merdiven basamakları gerçekten iç karartıcı ve hatta ürküntü vericidir.

Piranesi hümanist ceza hukukçusu Cesare Beccaire’den bir kuşak büyüktü. Düşsel Hapishaneler’in Beccaira’nın 1764’de Livorno’da yayımlanan, köklü reform önerileri içeren, hukukçu olmayanların da anlayabilmesi için yalın bir dille kaleme alınan ve Avrupa ceza hukuku tarihinde bir dönüm noktası sayılan kitabı Suçlar ve Cezalar’a esin kaynağı olduğu bilinir. Anılan kitap idam cezasının kaldırılması taleplerini yükseltmiş, bu talepler sınırlı ölçüde kabul de görmüş,1786’da Toskana’da kalıcı olarak kaldırılmıştır. Düşsel Hapishaneler’in etkisi bununla da sınırlı değildir. Söz konusu gravürler Victor Hugo’nun 1848’de idam cezasının kaldırılması için başlattığı kampanyayı da ateşlemişti.

12kr2-kitap-kapak.jpeg

KİTAP KÜNYE

Marguerite Yourcenar

Çeviri :Elif Gökteke

Kırmızı Kedi Yayınevi

92 Sayfa-30 TL

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN