Ahmet Şahin, Gaziantep’te çıkardığı Çelebi dergisinin son sayısında ‘Türk Efsaneleri’ dosyasına yer verdi. Dosyada, Mehmet Gültekin’in ‘Altay Masal ve Efsanelerinde Şamanlık Ögeleri’ ile Gülenay Pınarbaşı’nın ‘Anadolu Efsanelerinde Kadın Tipi ve Ermiş Kadınlar’ gibi birçok makale yer alıyor.
TANER AY
Türkiye’de 1960-1980 arasındaki yirmi yıllık sağ-sol çatışmasının, dönemin siyasî dergilerinin kapsamlı bir incelemeleri yapılmadan yazılamayacağını düşünüyorum. O yıllarda, sağdan ve soldan yüzlerce dergi yayımlandı ama, İstanbul’da ve Ankara’da çıkanların dışındakilerden çoğunu bilmiyoruz. Sıkı bir dergi takipçisi olmama karşın, Mehter dergisini ilk defa duydum. Bu nedenle, 9 Kasım 1964 ile 2 Şubat 1965 arasında Gaziantep’te 12 sayı çıkan ‘milliyetçi’ Mehter dergisi üzerine Ahmet Şahin kardeşimin yaptığı araştırmayı düşünce hayatımıza çok önemli bir katkı olarak değerlendiriyorum. Ahmet Şahin’in ‘Unutulmaya Yüz Tutmuş Ağır Adımlı Bir Yürüyüş: Mehter Dergisi’ başlıklı kitabı, Post Yayın Dağıtım’dan çıktı. 260 sayfalık bu kitabın 67’nci sayfasından itibaren Mehter dergisinin 12 sayısının da tıpkı basımları bulunduğu için, dergi araştırmacılara ve akademisyenlere bir kaynak eser olacaktır. 1964 yılında çıkan Mehter, yazı ve şiirleriyle, günümüzün ‘milliyetçi’ kadrolarına hayli ‘hafif’ gelecektir ama, derginin, o dönemin taşrasındaki milliyetçilerin ideolojik açıdan hangi seviyede olduklarına ışık tutması açısından değerli bir kaynak olduğu kanısındayım. Bu vesileyle, Ahmet Şahin’in Çelebi dergisinin genel yayın yönetmeni olduğunu da belirteyim.
Gaziantep’te yılda üç sayı çıkan derginin son sayısında ‘Türk Efsaneleri’ dosyası yapılmış. Mehmet Gültekin’in ‘Altay Masal ve Efsanelerinde Şamanlık Ögeleri’ ile Gülenay Pınarbaşı’nın ‘Anadolu Efsanelerinde Kadın Tipi ve Ermiş Kadınlar’ başlıklı makaleleri ilgimi çeken ilk incelemeler oldu. Dosyayı merâk edenler, [email protected] adresinden dergiyi temin edebilirler.
Ahmet Şahin, sanırım Oğuzhan Saygılı ile ‘Kitap Şuuru’ faaliyetlerinde de etkin bir isim. ‘Kitap Şuuru’ faaliyetlerine daha önce KARAR’da Oğuzhan Saygılı’nın kitabını tanıtırken değinmiştim. ‘Kitap Şuuru’ sadece köylere kadar gidip kitap okumaları yapmıyor, taşrada çıkan pek çok kitaptan bizleri haberdar edip, onların kitaplıklarımıza girmesini sağlıyor.
Türk Ocakları Mersin şubesi ile Mersin Toroslar Belediyesi’nin yayımladıkları ‘İstiklâlinin 100. Yılında Mersin’ kitabını da bana ‘Kitap Şuuru’ gönderdi. İbrahim Bozkurt’un, Hakan Akdağ’ın ve Abdullah Elcan’ın editörlüğünü yaptıkları ‘Mersin’ kitabında birbirinden değerli pek çok inceleme bulunuyor. Ancak ben ilk önce Yavuz Sinan Ulu’nun ‘Güney Cephesinin Romana Yansıması: Namus’ başlıklı yazısını okudum. Çünkü bir türlü bulamadığım ve okuyamadığım ‘Namus’ romanı Mersin’in Arslanköy’ünde geçiyor.
Eski ismiyle Efrenk, Millî Mücâdele’den sonraki ismiyle Arslanköy, baba tarafımdan memleketim. Yavuz Sinan Ulu’nun nefis yazısından sonra Hayati Tek’in 2019 yılında çıkan ‘Namus’ isimli romanını daha da daha da merâk etmeye başladım. Umarım bir gün bulup okurum.
Aynı şeyleri Uğur Becerikli’nin ‘Karboğazı Zaferi, 44 Kahraman’ romanı için de söyleyebilirim. Destek Yayınları’ndan 2019 yılında çıkmasına karşın nedense bir türlü bulamadığım bu roman için de Gürhan Çopur yazmış. Kısacası, ‘Mersin’ kitabının her aydının kitaplığında mutlaka bulunması gerektiğini söyleyebilirim. Kar kış demeden köylere kitap okumasına giden ve bizlere pek çok kitabı tanıtan ‘Kitap Şuuru’ gönüllülerine de bir kez daha başarılar dilerim. İyi ki varlar...
