Hüseyin Peker’in rûh arkadaşları

Hüseyin Peker’in rûh arkadaşları

Şair ve yazar Hüseyin Peker’in ‘Şerif’ romanı, Klaros Yayınları tarafından okura sunuldu. ‘Şerif’, Elio Vittorini’nin ‘Sicilya Konuşmaları’ gibi yolculuktan bilinç akışına, bilinç akışından da ‘kitchen-sink’ dramaya dönüşüyor. Romanda, kahraman karşıtı kahramanların ve temaların çakışıp kafa karıştırmaya açık olmasına karşın, Peker cümlelerini Hemingway tarzında kısa kısa kuruyor, okurunu bunaltmıyor.

Romanın kahramanları Vittorini’nin Silvestro’su ve Camus’un Meursault’u ile hısımsalarsa da, hepsi ‘İzmirli’. Yani, Peker’in rûh arkadaşları.

TANER AY

Eylemlerin tahliline veya tahlillerin eylemlere dönüştürülmesine dayalı romanlara bayılırım. Bana göre André Malraux bu türün ustasıdır. Her romanında devrimler ve karşı devrimler çağının kargaşasına doğmuş insana bir yer aramakla meşgul olmuştur. Ama, herkes ‘Les conquérants’ olmuyor, bir de her şeye yabancılaşmışların anlatıldığı romanlar var. Malraux’nun bir yer bulduğu insanı oralardan çıkartıp ‘deli deli konuşturan’ bu tür romanları da çok severim. Çok kişi bu türün babasının Albert Camus olduğunu sanır. Oysa, doğru değildir. Asıl baba Elio Vittorini’dir. Çünkü, onun ‘Sicilya Konuşmaları’, Camus’nün ‘Yabancı’sından bir yıl önce yayımlanmıştır. ‘50’li ve 60’lı yıllarda çok kişi Camus gibi yazmaya çalıştı ama, bize Vittorini’den bahseden pek olmadı. Ülkemizde ilk defa 1971 yılında e yayınları tarafından basılan ‘Sicilya Konuşmaları’nın ilgi gördüğü de pek söylenemez. Çok sonradan Adam Yayınları’nca ve Helikopter Yayınları’nca yeni baskıları yapılan ‘Sicilya Konuşmaları’nın bilhassa e baskısını sahaflarda bulursam, alıp arkadaşlarıma hediye ederim.
‘Sicilya Konuşmaları’nı Hüseyin Peker’in son romanı olan ‘Şerif’i okurken anımsadım. Peker’in ‘Şerif’i de ‘Yazıcı ya da Bir Yol Romanı’ da, tıpkı ‘Sicilya Konuşmaları’ gibi yolculuktan bilinç akışına, bilinç akışından da ‘kitchen-sink’ dramaya (‘50’lerin sonu ve ‘60’ların başında İngiltere’deki işçi sınıfından bireylerin günlük yaşamlarının anlatıldığı romanlara verilen isim) dönüşür. Kahraman karşıtı kahramanların ve temaların çakışıp kafa karıştırmaya açık olmasına karşın, Peker cümlelerini Hemingway tarzında kısa kısa kurarak okurunu bunaltmıyor, ona ‘şeffaf’ bir okuma serüveni sağlıyor.

41.jpg

‘ŞERİF’ ESASINDA AZ KİŞİLİ BİR ‘NOVELLA’

‘Şerif’ az kişili bir ‘novella’ ise de, ‘Yazıcı ya da Bir Yol Romanı’ tanıdıklardan geçilmiyor. İçkiyle kavgalı Eleştirmen Eser sizce kimdir? Peki ya Eleştirmen Huntürk, Hasta, dansöz elbiseli Aykırı? Kitabı okurken Yusuf Alper’in takdim yazısı üzerine de çok düşündüm. Alper’in Hüseyin Peker için ‘Şâir olduğunu hiçbir zaman unutmayan bir romancı’ değerlendirmesine bütünüyle katılmama karşın, ‘akademik’ Freudyen çözümlerinin sıhhatinden emin değilim. Belki Yusuf Alper haklı olabilir ama, Peker’in romanlarını ben hiç ‘Freudyen’ bakış açısını esâs alarak okumadım. Onun kahraman karşıtı kahramanları Silvestro ve Meursault ile hısımsalarsa da, hepsi ‘İzmirli’dir. Yani, Hüseyin Peker’in rûh arkadaşları.

42.jpg

Peker’i ‘60’lı yıllardan biliyorum. Sonra sustu. Bana hiç de yabancı olmayan bir suskunluktu bu; ben de susup emekli olana kadar yazıdan uzak kalmıştım. İlginç bir tesadüf, Peker de ben de aynı kurumda çalışıp, oradan emekli olmuşuz. Beni emekli olunca yeniden yazmaya rahmetli Enver Ercan, Adnan Özer ve İbrahim Kiras gibi dostlarım zorladı ama, bu ‘yeniden yazmaya başlama’ Hüseyin Peker’de biraz farklı gelişmiş. Emekli olduğu gün, ‘Bana dokunmayın, artık yazacağım!’ demiş; eline kalemi almış ve ‘geçen zamanı geri almak gibi bir duyguyla’ (Yusuf Alper) yazmaya başlamış. Yani, elli yaşından sonra, ütülü gömleklerini, üzerine bir beden dar gelen pantolonlarını ve buzdolabındaki tarihleri geçmiş yiyeceklerini unutarak, şiirle, öyküyle ve romanla beslenme yıllarına girmiş.

Şâyet bugünlerde iki iyi romanı aynı ciltte okumak isterseniz, size Hüseyin Peker’in Klaros’tan çıkan ‘Şerif’ini tavsiye ederim. Bakalım, Eleştirmen Eser’in, Eleştirmen Huntürk’ün, Hasta’nın ve Aykırı’nın edebiyat dünyamızda aslında kimler olduklarını çözebilecek merâklı bir okur çıkacak mı?

BU DÖRT ROMAN TEK CİLDE YAKIŞIR

43.jpg

Geçtiğimiz günlerde Klaros Yayınları’nca basılan ‘Şerif’, aslında 188 sayfalık kitabın 43 sayfasını kapsayan bir ‘novella’; ‘Şerif’e bir de ilk baskısı 1996 yılında Yapı Kredi Yayınları’nca yapılan ‘Yazıcı ya da Bir Yol Romanı’ eklenmiş. Bir yazarın birkaç romanının bir arada basılmasına pek sıcak bakmasam da, Peker’in ‘Yazıcı ya da Bir Yol Romanı’nın, ‘İzmirli’nin, ‘Eli Torbalı Adam’ın ve ‘Şerif’in tek ciltte toplanmasını isteyenlerdenim. Çünkü, hepsinin kahramanları, ‘Sicilya Konuşmaları’nın Silvestro’su veya ‘Yabancı’nın Meursault’su ile hısımdırlar.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN