İmzasız bir yazı yayınlanır bir gün Babıali’de

İmzasız bir yazı yayınlanır bir gün Babıali’de

16 yaşında 7 şiirle Cağaloğlu’na Adnan Özer’in yanına geldim. Arkadaşlarıyla ‘Fanatik’ dergisinin ilk sayısını çıkarmıştı. Özer, ‘Üç Çiçek’ dergisiyle bilinir. O devreye yetişemedim. ‘Fanatik’in ortamını soludum, ‘Düşler’de çalıştım. Şiirin ne olmadığını ondan öğrendim. Buhran geçirdiğimde Metin Kaçan’a giderdim. Elini alnıma koyup ateşime bakar, hastalığın derecesine göre meyhaneye ya da hamama götürüp beni iyileştirirdi. İntiharın eşiğinde güne başlar, sabaha karşı kahkahalarla eve dönerdim.

ALPER ÇEKER

On altı yaşında, dosya kâğıtlarına elle yazılmış yedi şiirle Cağaloğlu’na Adnan Özer’in yanına geldim.

Arkadaşlarıyla Zeynep Sultan Camii Sokak’taki Sarayburnu manzaralı üç katlı bir binada, ‘Fanatik’ adında bir derginin ilk sayısını yeni çıkarmıştı. Ortağı Levent Erseven, ışıklı montaj masası üzerinde kitap formalarını yapıştırıyordu. Adnan Özer şiirlerime baktı, bana birkaç kitap verdi, onları okuyup geri getirmemi söyledi. Derken, biri fotoğraflarımı çekmeye başladı. Fotoğrafçının Merih Akoğul olduğunu, o an aslında ne yaşadığımı yıllar sonra fark ettim.

07kr02-res29

Kadıköy’de yatılı öğrenciydim. Cuma akşamları vapurla Adnan Özer’in ve Levent Erseven’in Cağaloğlu’nda ortak yönettikleri yayınevine gitmeye başladım. Ece Ayhan hayranıydım, İsmet Özel’i Adnan Özer’den öğrendim. Adnan Özer beni Metin Kaçan’la tanıştırdı. Bitirim olduğum için Metin Kaçan beni çok sevmişti. Meto doğuştan bir şaman, satırlara sığdırılamayacak gerçek bir yetenekti. O günlerde hapse girdim. Çıktığımda Çamlıcalı Haydar’la aynı cezaevinde yattığım için kendimle gurur duyuyordum.

07kr02-res7
80 kuşağının şairlerinin Babıail’de edebiyat ve şiir dergileri çıkardıkları günlerden bir anı olan, ilk sayısı Fanatik dergisinin 1989 tarihli ilk sayısında yer alan bu fotoğraf Metin Celal’in ‘Bir Şiirdi Geçen Yıllar’ kitabının kapağında yer aldı. Fotoğrafta dergiyi çıkaran (soldan saga) Orhan Kahyaoğlu, Salih Bolat, Adnan Özer, Enver Ercan, Metin Celal, Mustafa Kudret, Merih Akoğul, Celal Gözütok, Kubilay Köseoğlu ve Atılgan Bayar görülüyor.

‘BENİM HİÇ ÇOCUKLUK ARKADAŞIM YOK ÇÜNKÜ HEPSİ VURULDU’

Bir gün eski suç ortaklarımdan Sümüklü Murat’la vapura bindik. Karaköy’den Kadıköy’e dönüyorduk. Vapurda Adnan Özer ve Metin Kaçan’a rastladık. Adnan Özer yayınevine uğramamı söyledi. Benim hiç çocukluk arkadaşım yok çünkü hepsi vuruldu. Şaşı, Serkan Eker, Göksel Göksel... Sıra bana gelince, Adnan Özer’in yanına kaçtım. Yaşamak istedim, yaşamam neye yaradı bilmiyorum. Adnan Özer, üniversite okursam şiir kitabımı basacağını söyledi. Yine aranıyordum, kesilmiş bir cezam vardı. Teslim olup onu yattım, çıkınca da İstanbul Üniversitesi’ne başladım. Artık yeni dünyam Cağaloğlu’ydu. 1990’lı yıllarda Adnan Özer ‘Düşler’ dergisini çıkarıyordu, Levent Erseven de müzik yayıncılığı yapıyordu. Her gün okuldan çıkıp yanlarına gidiyordum. İkisi de ustam olmuştu. Adnan Özer şiir vermem için beni ‘Varlık’ dergisine yolladı, Enver Ercan’la böyle tanıştım. Derginin sayfalarını Reyhan Koçyiğit yapıyordu. Bir süre sonra her cuma Reyhan’a evlenme teklif etmek için ‘Varlık’a gitmeye başladım, Enver Ercan da kendisini görmek için geldiğimi sanıyordu. Adnan Özer’den kadınlar konusunda yalnızca nefret etmeyi öğrendim ama o sonradan nedamet getirdi. Levent Erseven ve Enver Ercan çok çapkındı, kadınların doğasını gerçek anlamda bu ikisi bana öğretti.

07kr02-res8

Bir akşam Adnan Özer beni Murat Yalçın’la tanıştırdı. İkimiz de halk çocuğuyduk, çabuk kaynaştık. Babıali’nin eşiğini alçaltarak onu Cağaloğlu’na dönüştürenler Murat Yalçın, Cebrail Okçu gibi halk çocuklarıdır. Halk çocuklarının ayaklanmasından sakının. Murat’la askerliği aynı bölükte birlikte yaptık. Hayat insanı kendi bildiği yere sürüklüyor işte.

Adnan Özer sözünü tuttu ve kendisine ait ERA yayınlarından 1995 yılında ‘Gece Şehre Dedi ki’ kitabımın ilk baskısı çıktı. Kaan Çaydamlı, Levent Erseven’in yanına gidip gelen rockçı gençlerdendi. Şiire ilgisi olduğunu bilmiyordum. Benden ona kitap imzalamamı istedi, utanarak bir şeyler yazdım. Sonra Kaan’la çok iyi arkadaş olduk.

‘GÜNE İNTİHARIN EŞİĞİNDE BAŞLAR EVE KAHKAHALARLA DÖNERDİM’

Adnan Özer 1980’lerde kurduğu Yeni Türkü yayınları ve çıkardığı ‘Üç Çiçek’ dergisiyle bilinir. Ben o devreye yetişemedim. ‘Fanatik’ dergisinin ortamını soludum, ‘Düşler’ dergisinde çalıştım. Çeviri yapmayı, şiirin ne olmadığını Adnan Özer’den öğrendim. Buhran geçirdiğimde ise Metin Kaçan’a giderdim. Elini alnıma koyup ateşime bakar, teşhis koyar, sonra hastalığın derecesine göre bir meyhaneye ya da hamama götürüp beni iyileştirirdi. İntiharın eşiğinde güne başlar, sabaha karşı kahkahalarla eve dönerdim.

07kr02-res6

1990’lar Nirvana başta olmak üzere Seattle’lı grunge gruplarının dünyayı sarstığı, Türkiye’de de ilk özel radyoların ortaya çıktığı dönemdi. Levent Erseven’in sayısız projelerinden biri de yayınevinin en üst katında Geyik 1 adıyla radyo yayını yapmaktı. Levent, Leonard Cohen’in Görkemli Kaybedenler kitabını basmıştı. Kaan’a bu kitaptan esinlenerek ‘Kaybedenler Kulübü’ adında bir program yapmasını söyledi. Kaan Çaydamlı, Nirvana’nın solisti Kurt Cobain’in intiharından bir yıl kadar sonra, 1995’te Kent FM’de Mete Avunduk’la birlikte Kaybedenler Kulübü programını yapmaya başladı. Program kısa sürede bir şehir efsanesi haline geldi. Halen daha programı bitirirken her bölümü Montana çetesi ile hayatı ve kadınları öğrendikleri Kadıköy sokaklarına adarlar.

07kr02-res11

‘ADNAN ÖZER HAKLI ÇIKTI, ENTELEKTÜEL OLDUKTAN SONRA ŞİİR YAZAMADIM’

Bana gelince, çok okuyordum. Adnan Özer bana okumanın şiire düşman olduğunu söyledi. Haklı da çıktı. Bir entelektüel olduktan sonra şiir yazamadım. Kültürüm artınca yalnızca Çamlıcalı Haydar’la değil, Mehmet Ali Aybar’la da aynı hapishanede yattığımı öğrendim. Terakki dedikleri, böyle bir şey.

Adnan Özer 1998 yılında ERA yayınlarını kapatıp, Gendaş Kültür markasını kurdu. Bir yıl sonra da ‘E’ dergisini çıkarmaya başladı. Bir gün dergiye geldiğimde, Metin Kaçan’ı bir şeyler okurken buldum. “Ne yapıyorsun?” diye sordum, bana “Hilmi Yavuz’un yeni yazısını düzeltiyorum.” dedi. Nasıl yaptığını sorunca da “Yazıdaki bütün –a harflerine şapka koydum.” dedi.

Elli bir yaşıma gelince, eski günleri yazma ihtiyacı duydum. Yazarken; Cağaloğlu’ndaki bir avuç arkadaşıma, aradan geçen bunca yılda yeni tek bir kişinin eklenmediğini fark ettim. Bir gün Murat Yalçın’la telefonda yaratıcı yazarlık kurslarını konuşuyorduk. Bana, kimsenin bu kurslara yazarlık öğrenmek için gitmediğini söyledi. “Okuyan insanlar çok yalnız. Birbirlerini bulmak için buralara gidiyorlar.” dedi. Ustalarımın bazıları öldü, kalanlar da yaşlandı. Sıra bana geldi. İnancım beni ölüme karşı dik tutuyor ama yalnızlık acı veren bir şey. Murat’ın söylediği insanları anlıyorum.

ŞİİRİN AZ DA OLSA KARŞILIK GÖRDÜĞÜ SON DEM

1990’lı yıllar, şiirin az da olsa karşılık gördüğü son demdi. Ece Ayhan, ‘Düşler’ dergisinde çıkan şiirlerimden birkaç yazısında bahsetmişti. Bir gün Enver Ercan’ı arayıp yaşımı sormuş, öğrenince de benim için “Bu çocuk yeni Rimbaud” demiş. Bu anıyı şiirimi övmek için yazmıyorum, Ece Ayhan yaşımın küçüklüğü nedeniyle bu sözü söylemişti. Beni İlhan Berk ile de Adnan Özer tanıştırdı. İlhan Berk de ustalarımdandır. Murat Yalçın’ın Bilge Karasu’yla olan yakınlığına benzer bir bağımız vardı. İlhan Berk’in şiirlerinin sözlüğünü hazırlıyordum, bunun için sık sık buluşuyorduk. İlhan Berk mülkiyeti sevmezdi, kütüphanesi şiştikçe kitaplarını Gümüşlük Akademisine bağışlardı. ‘Gece Şehre Dedi ki’, sakladığı az sayıdaki kitaptan biriydi. Adnan Özer bana Hüseyin Cöntürk’ün de beni takip ettiğini söyledi. Yıllar sonra Hüseyin Cöntürk’ün, üzerinde notları olan kitaplarının Bilkent kütüphanesinde olduğunu öğrendim.

aaaa07kr02-res4

Kütüphaneyi arayıp, benim kitabımın üzerindeki notların fotoğraflarını yollamalarını rica ettim. Notları okuyunca şiirlerimi çocuksu bulduğunu gördüm. Bu da doğal çünkü onları yazdığımda on altı yaşında bir çocuktum. Fakat böylece aynı şiirler hakkında Ece Ayhan’ın ve Hüseyin Cöntürk’ün bakış açıları arasındaki farkı anlamış oldum.

aaa07kr02-res9

YORUMLAR (1)
1 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN