1928 öncesine ait yazma ve nadir basma eserlere tescil şartı geldi: Kitaplığınız başınıza dert olabilir

1928 öncesine ait yazma ve nadir basma eserlere tescil şartı geldi: Kitaplığınız başınıza dert olabilir

‘Yazma ve Nadir Basma Eserlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik’ Resmi Gazete’de yayımlandı. Uzmanlar, yönetmeliği KARAR’a değerlendirdi.

YAHYA ERDEM: Bu iş bürokratlarla olmaz.

ŞABAN ÖZDEMİR: Müzayedecilik tarihe karışacak.

BAHTİYAR İSTEKLİ: Yanlışlıkları aktaracağız.

EMİN NEDRET İŞLİ: Düzeltilmezse sahaflığa el Fatiha.

GÜLER DOĞAN AVERBEK: Yazma ticaretini merdiven altına itecek.

TURAN TÜRKMENOĞLU: Çok tehlikeli ve sert. MURAT UNCU: Kitap dünyasından bihaberler hazırlamış.

SALİHA SULTAN

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığınca (TYEK) hazırlanan ‘Yazma ve Nadir Basma Eserlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik’ 5 Eylül’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmeliğe göre ‘koleksiyonculuk yapan gerçek ve tüzel kişiler, yazma eserlerden oluşan koleksiyonlarını Daire Başkanlığı veya taşra teşkilatına tescil ettirmek zorunda’lar. Tescil edilmesi gereken kültür varlıkları yazma eserlerle de sınırlı değil üstelik, nadir basma eserler de yönetmelik kapsamında. Özetle yönetmeliğe göre kütüphanesinde, dükkanında, büyük babadan kalma eşyalar arasında 1928 öncesine tarihlenen yazma, nadir basma, kartpostal, mektup her ne varsa, hangi dilde olduğu fark etmeksizin TYEK’e götürülerek, tescil ettirilecek. Bu yöntemle Başkanlık, kütüphanelerde, koleksiyonlarda, sahaflarda veya evlerimizdeki kitaplıklarda ne kadar bu türde eser var kısa yoldan öğrenmiş olacak. Bu eserleri kayıt altına alan Başkanlık, sahiplerini birkaç yılda bir denetleyecek, eser satıldıysa kime gittiğini öğrenecek, kaybolduysa bedelini sahibinden tahsil edecek. Kendisinde olmayan bir eserle karşılaştığında ise onu alma hakkına da sahip olacak. Aksi durumda, yani yönetmeliğe göre tescil edilmeyen bir eser herhangi bir müzayedede satışa çıkamayacak. Çıkarana ceza yağacak. Kısaca, yönetmelikle birlikte Türkiye’de bulunan yüzbinlerce kültür varlığını kayıt altına alacak. Öte yandan yönetmelik, kitabiyat dünyasında kısa sürede büyük ses getirdi, sahaflardan koleksiyonerlere birçok kişi sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarda içeriğini değerlendirdi, birçoğu da itiraz etti. Henüz taze olan konu epey tartışılacak görünüyor.

KARAR’a konuşan uzman isimlerin ortak görüşü ise, bu yönetmeliğin yazma ya da nadir basma ticaretini merdiven altına iteceği, koleksiyonerlik kültürümüzü sekteye uğratacağı ve özellikle sahaflığı bitirerek ikinci el kitapçı konumuna düşüreceği yönünde. Bir kısım uzman da yönetmeliğin mülkiyet kanununa aykırı olduğunu iddia ediyor ve dünyada bir örneğinin görülmediğini söylüyor. Edindiğimiz bilgilere göre yönetmelikle hayli tedirgin olan sahaf dünyası, itiraz etmeye hazırlanıyor. Dile getirilen tepkilerin ardından görüşlerini almak üzere TYEK Başkanı Prof. Dr. Coşkun Yılmaz’a da ulaşmaya çalıştık, ancak dönüş alamadık.

08kr02-yahhya

BU İŞ YÜRÜMEZ! (Yahya Erdem - Koleksiyoner)

Bizim devletin öyle bir merakı yok ki, nereden çıkmış bu yönetmelik. Ben Milli Kütüphane’ye elimdeki bazı eserleri söylemiştim, oralı olmadılar, normalde hevesleri yok şimdi ne olmuş da aşka gelmişler merak ediyorum. Ehil kişiler var mı bunları takip edecek, bürokratlarla bu iş olmaz. Hangi birine yetişecekler ayrıca, binlerce insanın elinde malzeme var. Bir niyet mi var diye düşünmeden edemiyor insan, nerden çıktı birdenbire. Desek ki yazma eserler yurt dışına çıkmasın diye, onlar yıllarca çıktı zaten, çıkmasın tabii. Ama matbu eser bir tane basılmıyor Osmanlıdan beri. Yurt dışı kütüphanelerinde matbu eserimizin olması çok da kötü değil, okusunlar, bilsinler. Yurt dışındaki nadir kitaplar nasıl Türkiye’ye girebiliyor bizimki de girebilir. Benim yaşım yetmişi geçmiş ben bununla mı uğraşacağım mesela. Kütüphanesinde otuz kırk bin kitabı olan var, onda biri nadir olsa, bu işle nasıl uğraşacak insanlar. Gerçekleşmeyecek bir hayal, bu iş yürümez, yarım kalır, sonuç alınamaz.

vektor-akilli-nesnesi

DÜŞÜNÜLMEMİŞ VE DANIŞILMAMIŞ (Şaban Özdemir - Edebiyat Araştırmacısı)

Resmî Gazete’de 5 Eylül’de yayımlanan yönetmelik kültür hayatımıza taş koyan değil, temelinden yıkan bir mahiyete haiz. Bu yönetmelikle beraber sahaflık ve müzayedecilik tarihe karışacak gibi. Dahası yönetmelikte belirsiz ve yerine oturmayan o kadar çok şey var ki… Yönetmelikteki boşlukları işaret etmek yönetmeliğin hacminden daha uzun tutar. Bu yönetmeliğin iki temel vasfı var bence: Düşünülmemiş ve danışılmamış olması. Eğer tadil ve tashih edilmeyip bu şekilde yürürlüğe girerse diyeceğimiz tek şey kalır: “Ört ki ölem.”

08kr02-res

YANLIŞLIKLARI AKTARACAĞIZ (Bahtiyar İstekli - Üsküdar Sahaflar Derneği Başkanı)

Bu yönetmeliğin kötü niyetle hazırlandığını düşünmüyorum. Yazılı-basılı eski kültür eserlerimizin muhafazası ve yurt içinde bekasının temini arzusuyla hareket edilmiş ancak bu yönetmelikte sahaf ve koleksiyon camiasını tedirgin edecek, yanlış anlaşılmaya müsait bazı noktalar var. Bunları ilgili mercilere aktaracağız, gerekli düzeltmelerin en uygun şekilde yapılacağından eminim.

08kr02-semm

DÜZELTİLMEZSE SAHAFLIĞA EL FATİHA (Emin Nedret İşli - Sahaflar Birliği Derneği Başkanı)

Önce baya sinirlendim ama şu an itidalle yaklaşıyorum. Umarım bu yapılan yanlış karar düzeltilir. Külliyen kaldırılır ya da her şey serbest bırakılsın demiyorum, dilerim hem sahafları hem koleksiyonerleri hem TYEK’i hem de ilgili diğer müesseseleri bir çatı altında barıştıran ve herkesin kültüre hizmet edeceği ortak bir zemin yaratmaya çalışılır. Tepkilerden sonra bu yönetmelik kararının yanlış olduğunu düşünmeye başlamışlardır diye ümit ediyorum. Çünkü bu kanun herkesin ittifak ettiği gibi, bütün bu tür malzemenin alım satımını illgaliteye sürükler.

İlk sakıncası şu ki, sahaf artık bu tür kitapları görmezden gelir. Şahsen ben elimin tersi ile iterim almam, çürür, kaybolur gider. Ben şimdiye kadar onlarca akademisyene çok özel yazmalar buldum, ticari olarak sattım, o malzeme ile yayın yaptılar, ilim alemine tanıttılar, o eser böylelikle yokluktan kurtuldu. Bu nedenle sahafı, müzayedeciyi, antikacıyı bir düşman gibi görmek, ellerindeki malzemeleri kanunların verdiği yetkilere dayanarak ellerinden almaya kalkmak bu işi kötüye sürükler, piyasanın yok olmasına sebep olur. Hedeflenen amaç hasıl olmaz, bu kanunun çıkmasından mütevellit beklenen şey yazmaların kurtarılması ise zaten sahaf da bunu yapıyor. İkinci sakıncası, TYEK başındaki kimse, benim cep telefonum onda var, çağırdıkları her programa koşup giden biriyim. Böyle bir kanun çıkarılmadan önce ben ve benim gibi bu konuları iyi bilen insanları bir çalıştay ya da bir toplantıya davet ederek, bir sormaz mı sakıncalarını dezavantajlarını? Üçüncü sakıncası da, 1 Kasım 1928 öncesi basılmış bütün kitapların nadir kitap ve yazma eserler kurumunun denetimine tabi olması diye bir genelleme yapılamaz. Osmanlı dünyasında 1729’dan 1928’e kadar basılan 25 binden fazla künye var, bu kitapların içinde zührevi hastalıklarla mücadele kitabı da var genelevleri denetleme talimatnamesi de. Yani bütün bu kitapları aynı kefede kabul etmek nasıl olabilir? 1923’ten 1928’e Osmanlıca yazılmış pek çok garip kitap da var, nefis bir yazma Kur’an ile Ahmet Rasim’in ‘Fuhş-i Atik’ kitabını bir mi tutacağız şimdi? Eski yazı her mektubu nadir eser deyip tescil mi ettireceğiz, o zaman bütün evlere girilip, her evin geçmişine dair bütün malzemeleri tespit ve tescil etmek gerekir buna ömür de zaman da memur da yetmez. Ayrıca hukukçular da mülkiyet hakkının insanların elinden alındığı kanaatinde. Düzeltilmezse sahaflığa el fatiha. Özetle bu yönetmeliği hazırlayanlara itidal ve karşılıklı diyalog teklif ediyorum, kavga etmeden bu mevcut metin orta bir yol bulunarak düzeltilmeli.

08kr02-guler

YENİ ALİ EMİRİLERİN GELMESİNE ENGEL ( Doç. Dr. Güler Doğan Averbek - Marmara Üniversitesi)

Yönetmeliği yurt dışındayken gördüm. Birkaç husus sebebiyle kaygılanmadım dersem yalan olur. Evvela şunu belirteyim: Ülkemizin kültür varlıkları hakkında hepimizin söz söyleme hakkı var. Benim de uzun süredir yurt dışına çıkarılan yazmaları ve arkasındaki nedenleri çalışan biri olarak kültür varlığı koleksiyonerliğinin önemi hakkında daha önce bazı beyanlarım oldu. Epeydir yürürlükte olan mevzuatta kültür varlığı koleksiyoneri olmayı arzu edenleri, bu işten uzak tutabilecek maddeler görüyordum. Bunun ise yazmaların kaderi açısından olumsuz neticeler doğurduğu kanaatindeydim. Anlayışıma göre ülkemizde kültür varlıklarına bütçe ayırabilecek pek çok kişi, mevcut engelleyici hükümler sebebiyle uzak duruyor. Dolayısıyla koleksiyonerliğin kolaylaştırılmasını bekliyor, hatta muhtemel bir sürece katkı sunmaya hazır olduğumu söylüyor iken yeni düzenleme, beni yazmaların kaderi konusunda daha da endişeye sevk etti. Bana şöyle geliyor: Hâlâ nesilden nesle Ali Emiri, İbnülemin Mahmud Kemal, İsmail Saib Sencer, Fahri Bilge, Nuri Arlasez gibi kültür adamları ve yazma eser muhafızlarının fedakârlıklarını, hizmetlerinin büyüklüğünü anlatıyoruz, fakat yenilerinin gelmesine mâni oluyoruz. Düşününüz; Ali Emiri yok, Millet Kütüphanesi yok. Oysa yazmaların bugün pek çok koldan korunması için yeni Ali Emirilere, Nuri Arlasezlere, İbnüleminlere ihtiyacımız var. Gönüllü kültür muhafızlığı eğilimlerini engelleyici hükümlerin, özellikle yazmalarla ilgili yapılacak ticari faaliyetleri merdiven altına iteceği kanaatindeyim. Şunu unutmamak gerekir: Kitap aynı zamanda bir metadır. Her zaman böyle idi, değişmesini bekleyemeyiz. Bir değer objesine hak ettiği değeri vermediğiniz zaman o obje, bizim bahsimizde yazma, maalesef ederini veren yeri bulacaktır. Kısacası yazmalarla ilgili bir yönetmelik hazırlanırken geniş yelpazede paydaşlarla fikir alışverişinde bulunulması, farklı vechelerin iyi biçimde görülmesine imkân sunacaktır. Bu paydaşlar mevzuatın mevcut tarafları haricinde hayatını kültür varlıklarına vakfetmiş insanlar, bilim adamları, sahaflar ile yazma eser el değiştirmelerine taraf olan diğer ticaret erbabı, koleksiyonerler ve kütüphane sahiplerini temsil edecek kişiler olabilir.

08kr02-turkmenoglu

KOÇ’UN KOLEKSİYONUNA BİLE EL KOYULABİLİR (Turan Türkmenoğlu - Sahaf)

Bu yönetmelik sadece sahafları ilgilendirmiyor, koleksiyonerleri, kitapçıları, muhibbanı yani kitap tutkunlarını, evinde büyük babasından mektup olan herkesi ilgilendiriyor. Diyelim ki elinizde 1928 öncesine nadir bir eser var, kapınızı çalıp diyorlar ki biz bunu alıyoruz, fiyatını ne diyorsunuz onu da onlar takdir ediyorlar. Ayrıca Bütün resmî kurumlardan istediklerini alabiliyorlar. Mesela Beyazıt Kütüphanesi’ne geliyor ve Namık Kemal’in şu mektubu bende yok, alıyorum diyor. Atatürk Kütüphanesi’nden kartpostalları da alıp götürebiliyor. Yönetmelikte böyle kurumları da mağdur edecek sınırsız bir yetki var. Benim elimde diyelim ki Cihannüma var, satmak istemiyorum, kütüphanemde tutuyorum, ‘hayır ben buna el koyarım, bende eksik’ diyor ve alıyor. Özel mülkiyete tecavüz gibi… Ayrıca hangi dilden olursa olsun diye de bir fasıl var, mesela bir adam elçilikte çalışıyordu giderken götüremediği kitapları vardı bana sattı ben hemen tescil mi ettirmeliyim? Kim takdir edecek bunun nadir eser olup olmadığını? Çünkü kurdukları komisyonda bürokratlar var. İsim vermeden restoratör, mücellit gibi genel ifadelerle tanımlamış kim oldukları. Bunlar neye göre eserin nadir eser olduğunu değerlendirecek, kimler bunlar? Ayrıca müzayede firmalarındaki eserlere isterse el koyabiliyorlar bu yönetmelikle. Bir diğer mesele de yönetmelikte taşra ifadesi çok geçiyor, bu da tuhafıma gitti, Anadolu’da herhalde birilerinin alamadığı kitaplar var… İstanbul’da birçok koleksiyoner var bilmediğimiz, adamlar ortaya çıkmak istemiyor, niye gidip tescil ettirsin elindekileri. Bu yönetmeliğe göre Ömer Koç’un koleksiyonuna bile el koyulabilir. Sahaflar açısından baktığımızda da ciddi bir zaman kaybı, maddi külfet. Öte yandan her sahaf her şeyden anlamaz, anlamak zorunda da değil, Osmanlıca bilmiyordur, kime okutacak vs. Bu çok sert ve ciddi eksikleri olan bir yönetmelik. Yani piyasada çok büyük bir kaos yaratacak, şu an kimse farkında değil. Niyet iyi olabilir ama ayrıntıları çok tehlikeli ve sert. Bu yönetmeliğe göre şu an birçok kitapçı tehlikede. Meslekten bir komisyon kurulur, onların da görüşleri alınabilir ve tashih edilebilir. Çünkü bu yönetmeliğe göre birçok kitapçının hemen kapatılması lazım.

1f93d408-4204-490b-b5e2-703a3fd3635c

KİTAP DÜNYASINDAN BİHABER BÜROKRATLAR HAZIRLAMIŞ (MURAT UNCU - Sahaflar Birliği Başkan Yrd.)

Yazma Eser Kurumu başkanlığa çevrildi, bu iyi bir adımdı. Şimdi herhalde nasılsa kurum kuruldu, bir de yönetmelik çıkartalım demişler. Yönetmeliği gördüm, inceledim, yazma ve nadir eserlerle bir ilgisinin olduğunu düşünmüyorum. Kitaplardan ve kitap dünyasından bihaber bürokratik bir kadro hazırlamış gibi duruyor. Bu yönetmelikler çok kolay çıkıyor artık. Sonra bakıyorsunuz iki gün sonra da kaldırılabiliyor. Yönetmelikte ‘emanete alma’ ifadesi var mesela, ne kadar göze batıyor, biz yasal olarak zaten devlete emanetiz, neyi emanete alıyorsunuz?Ayrıca neden 1928? Harf İnkılabı’nın ardından Osmanlıca kitaplar 1929’a kadar basılmaya devam etti. Çünkü Haziran 1929’a kadar zaman tanındı, bu işe hazırlanın denildi. Yani yasanın çıkmasından sonra basım sürdü. Kiminin içi Osmanlıca kaldı, sadece kapağı değişti vs. Yönetmeliğin hiçbir tarafında akıl mantık yok. Gel bana listele diyor, kaç memurun var bu işe bakacak? Elimde diyelim ki bin kitap var, götürüp listeleyeceğim, tescil ettireceğim, bize belge verecek, kitapları kim inceleyecek peki? Yazma Kurumu Başkanlığı ben kütüphanemi zenginleştiriyorum, koleksiyoncular elindeki yazmaları bana bildirsin, ben de bedeli mukabilinde satın alacağım diye bir kampanya başlatsaydı daha mantıklı bir iş olurdu. Böyle ceza ile mahkeme ile bu işler olmaz. Şu an herkesin dükkanındaki her şeyi kolileyip devlete götürmesi gerekiyor, çünkü bu durumda bulundurmak suç.

YORUMLAR (6)
6 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN