Koç Üniversitesi bünyesindeki ANAMED, Filistin topraklarının tarihsel, politik ve kültürel bağlamda nasıl gözlendiğini ele alan, daha önce Ramallah’ta görülen ‘Kuşbakışı Filistin’ sergisine ev sahipliği yapıyor. Hem somut hem soyut anlamda havadan bir bakışın sonuçlarını gözler önüne seren genişletilmiş sergi Osmanlı Filistin’ini de ziyaretçilerle buluşturuyor.
ERCAN ÇANKAYA
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), Filistin topraklarının tarihsel, politik ve kültürel bağlamda nasıl gözlendiğini ele alan "Kuşbakışı Filistin" sergisine ev sahipliği yapıyor. Hem somut hem soyut anlamda havadan bir bakışın sonuçlarını gözler önüne seren sergi, ilk olarak Eylül 2021–Ocak 2022 tarihleri arasında Ramallah’taki A.M. Qattan Vakfı'nda ziyarete açılmıştı. Serginin İstanbul’a getirilen güncellenmiş hâlinde, Ortadoğu’daki şiddet, savaş teknolojilerindeki yükseliş ve Gazze’de devam eden yıkım da ele alınıyor. Yazid Anani, Zeinab Azarbadegan, Zeynep Çelik ve Salim Tamari’nin küratörlüğünü, Asma’ Al-Mozayen’in asistan küratörlüğünü üstlendiği sergi, 25 Ocak 2026’ya dek ANAMED’de ziyaret edilebilecek.
Sergi, arşiv belgeleri, fotoğraf albümleri, kitaplar, mektuplar, videolar ve sanat işlerinden oluşan bir seçkiyle Filistin’in tarihsel ve çağdaş görünümünü inceliyor. Sergi küratörlerin tanımladığı altı ana tematik bölüm aracılığıyla gökyüzünden yeryüzüne uzanarak sömürgeci bakış açısı ile yerel direniş arasındaki mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Sergi ziyarete açılmadan önce gerçekleştirdikleri basın konferansıyla aralarında KARAR muhabirinin de bulunduğu basın mensuplarına sergiyi gezdiren küratörler, sergi turuna İsrail'in ateşkesi ihlal ederek yüzlerce Filistinliyi katletmesini hatırlatarak başladı. Böyle bir niyetleri olmasa da açılış günü itibarıyla serginin ayrı bir önem kazandığını vurguladılar.
Serginin küratörlerinden Zeynep Çelik, basın mensuplarının dikkatini serginin açılış sembolü Hz Muhammed'i Mekke'den Kudüs'e taşıyan efsanevi varlık Burak'a çekerek “sembolün ismiyle müsemma” olduğunu, Filistin'in kuşbakışı temsilini vurguladığını söyledi.
SERGİ AVRUPA'YA GİDECEK Mİ?
Sergi için 1. Dünya Savaşı'nda Türklerle müttefik olan Almanların belgelerinden çok sayıda fotoğraf çıkardıklarını söyleyen Çelik, bunun dışında Osmanlı, İngiliz ve İsrail arşivlerin de yararlandıklarını belirtti. Her arşivin yapısı gereği belgeyi manipüle edeceğini söyleyen Çelik, kaynakları çeşitlendirmenin önemine işaret etti. Çelik, serginin başka ülkelerde sergilenip sergilenmeyeceği yönündeki sorulara “seve seve her yere gönderebilecekleri, fakat Avrupa ve Amerika'da, maalesef Filistinlilerin kendilerini ifade etmelerine olanak sağlayacak” bir tutum olmadığını dile getirdi.
SİYONİST FOTOMONTAJ
“Sergiyi İstanbul'a getirirken amaçlarımızdan bir tanesi Osmanlı Filistin'ini de dahil etmekti” diyen Çelik, Filistin cephesinde savaşan Anzakların arşivlerinin kendileri için çok yararlı olduğunu dile getirdi. Günümüz insanının bazen dijital imajları sadece kendisinin kesip biçebildiğini düşündüğünü diyen Çelik, “Tek tek fotoğrafları birleştirmişler. Büyük bir fotoğraf yapmışlar. Biz böyle geldik, böyle Filistin'de savaştık diye” şeklinde konuştu. Çelik, ayrı ayrı çekilen fotoğrafların birleştirilerek farklı bir kahramanlık anlatısı oluşturulduğunu anlattı.
Sanatseverler, sergide fotoğrafların tek ve birleştirilmiş hallerini görebilecekler.
Dönemin bir diğer ünlü fotomontajının kahramanı ünlü Siyonist Theodor Herzl. Herzl'in Filistin topraklarında, insansız bölgelerde çektirdiği fotoğraflara kendisine boyun eğmiş gösterilen Filistinlilerin nasıl eklendiği de sergide kanıtlarıyla görülebilecek.
'KORKAK VE BÎMEDENİYET İNGİLİZLER'
Sergide ayrıca Osmanlıların yaptıkları modern şehir planları ve kurdukları şehirlerden fotoğraflar da görülebilecek. Bununla birlikte Osmanlıların Kudüs'ü nasıl kaybettiklerini, gün gün oklarla gösteren bir haritayla birlikte işgalin içeriden ve dışarıdan anlatımını gösteren belgeler de bulunuyor. Ayrıca cepheden yollanılan asker mektuplarının da okunabileceği sergideki bir mektup oldukça ilginç:
“Sina'ya ait 5 aylık siper hayatımın son sayfalarını bugün çeviriyoruz. Korkak ve bi-medeniyet İngilizlerden kısmen uzak bulunacağız demektir.”
İngiliz işgal komutanı Edmund Allenby'nin Filistin'e girişini gösteren fotoğrafın yer aldığı sergideki, II. Abdülhamit'in Kanuni devrinden kalma surların üstüne inşa ettirdiği saat kulesinin imitasyonu da oldukça ilginç. İngilizler, Filistin'i işgal ettikten sonra bu kuleyi yıktırıyor.
Çelik, bu kuleyle ilgili şunları söyledi:
“1902 yılında Abdülhamit tüm imparatorluğa olduğu gibi Kudüs'e de bir saat kulesi yaptırıyor. Kulenin yapılış amacının da başbakanlık arşivindeki bir belge şöyle açıklıyor. Burada bir kilise kulesi var. Bir de İslami kule olsun. Saat de hem alaturka saati hem de alafranga saati gösteriyor. Kulenin şekli de ilginç. Surların üzerine yapılıyor. Surlar Sultan Süleyman devrinden kalma. Aslında bana sorarsanız ya da başka Osmanlı tarihçilerine sorarsanız İngilizlerin dertleri kulenin Osmanlı modernleşmesini temsil etmesi.”
Sergide ayrıca Filistinlilerin inşa ettiği, fakat İsraillilerin el koyduğu Yaser Arafat Havalimanı'ndan fotoğaflar, Trump'ın açklamalarıyla gündeme gelen İsrail'in Gazze'ye el koyup inşaa etmek istediği yapay ada projesinin fotoğrafları da yer alıyor.
CEMAL PAŞA'NIN TURİST REHBERİ
Çelik, sergide yer alan İttihat ve Terakki Partisi'nin önde gelen liderlerinden Cemal Paşa'nın turistler için hazırlattığı rehberi de basın mensuplarının dikkatine sundu. Cemal Paşa, bu rehbere bir önsöz de yazıyor ve o önsözde şöyle diyor: “Ortadoğu'nun antikitesini ilk defa bütünüyle burada temsil ediyoruz”
TARİHİ ESER KAÇAKÇISI DIŞİŞLERİ BAKANI
Sergide bir tema olarak Filistin'de yapılan tarihi eser kaçakçılıkları da yer alıyor. Kaçakçılık faaliyetinde bulunanlardan biri de daha sonra İsrail'e Dışişleri Bakanı yapılan Moşe Dayan. Dayan, Filistinlilerden çaldığı eserlerden bir kısmıyla evinin bahçesinde ev yapıyor.
'DİJİTAL MEDYAYLA İÇ İÇE BİR DİRENİŞ'
Filistin'in tarihine 1. Dünya Savaşı'ndan günümüze “kuşbakışı” bir bakışla odaklanan sergide, Filistin direnişinin dijital medyayla nasıl iç içe geçtiğine yönelik işleri de görmek mümkün. Sergi ekibinden Ebrar Karakışla, direnişteki dijital medya kullanımını şöyle anlattı.
Dijital medya kullanımı Filistin direnişinin öemli bir parçası. Yaymak daha kolay. Başka coğafyaya aktarmak daha kolay. Bundan dolayı bizim bu kadar çok videomuz var. Bazı videolar çok
den oluşturulmuş videolar. Videolar ve dijital medya direnişin bir sembolü.Dijital medya olmasa kamuoyu, Gazze'de neler olduğundan muhtemelen haberdar olamayacaktı.
ZEYTİN AĞACININ ZAFERİ
Sergideki ilginç işlerden biri İsrail'in ağaçlar üzerinden yaptıkları propagandaya ilişkin belgeler. Küratör, Zeynep Çelik ağaçlar üzerinden yapılan propaganda savaşını şöyle anlatıyor:
“İsrailliler, çabuk yetişen ve Avrupa'dan gelen bir çam ağacıyla ağaçlandırma kampanyası başlatıyorlar. Biz buna “ağaçların savaşı” diyoruz. Bir tarafta uzun zamandan beri yetiştirilen ve meyve veren zeytin ağacı, bir tarafta çam ağacı. Kirk Douglas, Elizabeth Taylor, Albert Einstein hepsi gelmişler, ağaç dikmişler. Sonra da İsrail çölü yeşertti meselesi. Halbuki size en başından göstermeye çalıştığımız gibi Osmanlı İmparatorluğu bu işe (Filistin modernleşmesi) başlamış zaten. Elektrik getirmişler mesela, elektrikle kuyulardan su çekiyorlar.”
İsrail'in çölü yeşerttiği propagandası bugün hala kullanımda olsa da Çelik, Avrupa'dan getirilen bu çam ağaçlarının bölgenin doğasına uyum sağlamayıp kuruduğunu aktardı.