Recep Küçükizsiz: Hergün gazetesi ülkücülerin belleği

Recep Küçükizsiz: Hergün gazetesi ülkücülerin belleği

‘Türk Basınında Ülkücü Hareket’ konulu araştırmasının ilk iki cildi ‘Hergün Gazetesi 1976-1980’ adıyla yayımlanan araştırmacı yazar Recep Küçükizsiz:“12 Eylül’de bütün teşkilat arşivlerinin yok edildiği gerçeğini göz önünde tutarak, Hergün gazetesi milliyetçi-ülkücü hareketin tarihine dair elimizdeki tek sahih arşiv. Gazetede şehitlerimizin, gazilerimizin, hapse girenlerimizin haberleri olduğu gibi düğün, doğum, ölüm ilanları gibi bilgiler bulmak da mümkün. Bu yönüyle Hergün ülkücülerin belleği"

SALİHA SULTAN

Araştırmacı yazar Recep Küçükizsiz, ‘Türk Basınında Ülkücü Hareket’ konulu araştırma projesi kapsamında ‘Hergün Gazetesi 1976-1980’ adli ilk iki kitabı okurla buluşturdu. Henüz 17 yaşında bir lise öğrencisi olduğu 12 Eylül döneminin asılabilmek için yaşı büyütülen mağdurlarından da biri olan Küçükizsiz, kapsamlı çalışmasında ülkücü hareketin tarihini Hergün gazetesi üzerinden kayıt altına alıyor. Projesinin üçüncü cildine hazırlanan Küçükizsiz ile KARAR okurları için konuştuk.

ek1.jpg

1980 öncesi yayımlanan, dönemin önemli yayınlarından, hatta üçüncü büyük gazetesi olarak anılan Hergün gazetesini iki cilt halinde bir araya getirdiniz. Bu kitapları neden yazdınız?

12 Eylül 1980 darbesi sonrası cezaevinde yatarken yaşadığımız zulümler ve yargılanırken uğradığımız haksızlıklar beni o derece çok etkilemişti ki, bunların mutlaka yazılarak tarihe kayıt düşülmesi gerektiğine inanmıştım. Fakat ben ve arkadaşlarım herhangi bir adi suçtan değil ülkücü fikre mensup olduğumuz için bütün bu uygulamalara muhatap olmuştuk. Dolayısıyla bize zulmedenlerin nasıl bir zihniyete sahip olduklarının da tam olarak anlaşılabilmesi için fikrimizin bilinmesi gerektiğini düşünüyordum. Buradan yola çıkarak ülkücü hareketin tarihinin yazılması gerektiğine karar verdim. Bu hususta ilk tarih yazma denemem o yıllarda çıkan haftalık Yeni Düşünce gazetesinde yayınlandı. “Tarihi Gelişim Süreci İçinde Ülkücü Hareket” başlıklı bu çalışma her hafta tam bir sayfa olarak on hafta boyunca çıktı. Bu çalışma taslağı içerisinde ülkücü hareketin yayınları da bir konu başlığı olarak yer alıyordu. 1991 yılında cezaevinden tahliye olunca bu çalışma maalesef yarım kaldı. Dolayısıyla ilk cildini Mart 2021’de, ikincisini Mayıs 2024’te yayınladığım ‘Türk Basınında Ülkücü Hareket Hergün Gazetesi (1976-1980)’ adlı kitaplar bir tarih yazma projesinin 35 senelik gecikmeyle hayat bulan parçalarıdır.

ek3.jpg

Hangi kaynaklardan faydalandınız, nasıl hazırladınız?

Bu çalışmayı sadece gazete arşivlerini önüme alarak masa başında hazırlamadım. Gazetenin basılıp bayilere gönderildiği ana kadarki her safhasında emek ve mücadele veren ülkücü basın emekçilerinin monografik anlatımlarını “sözlü tarih metodu” ile toplayarak oluşturdum. Bir bakıma ilk elden tanıklıkların ve belleğin nesnellik ölçüsü dahilindeki sözlü anlatımları çalışmama kaynaklık etti. Dolayısıyla bu manada ülkücülükle ilgili hazırlanmış ilk eser olması yanında ülkücü hareketin tarihi ile ilgili bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış bir çok olay ilk defa yazılmış oldu.

‘TÜRK AYDINLANMA TARİHİ GAZECİLİĞİMİZ İLE YAŞIT’:

Size göre Türkiye’nin askeri darbe ile sonuçlanan o çalkantılı yıllarında gazetelerin misyonu neydi?

Türk aydınlanma tarihi gazeteciliğimiz ile yaşıttır denebilir. Çünkü o devirde Agâh Efendi, Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa, Ali Suavi, Namık Kemal gibi bütün bilim ve ileri gelen fikir adamları ilk defa seslerini gazeteler sayesinde halka duyurabilmişlerdi. 1960’larda yeni anayasanın sağladığı özgürlükler, geçmişteki sansür ve kapatma cezası gibi bütün olumsuzluklara rağmen gazeteleri o devirde de kitleleri etkilemenin halka yeni fikirleri ulaştırmanın tek aracı yapmıştı. Çünkü radyo iktidarların elindeydi.

Ülkücülük fikrinin kuvveden fiile geçişi 1965 yılında Alparslan Türkeş’in CKMP’nin genel başkanı olması ile başladı. Ülkücülüğün harekete dönüştüğü bu dönemde gazete çok büyük bir ihtiyaçtı. Fakat maddi imkânlarının olmaması yanında yetişmiş ülkücü gazeteci de yoktu. Sayıları iki elin parmaklarını bile bulmuyordu. Dolayısıyla bu durum ülkücü bir gazetenin çıkmasını oldukça geciktirdi. Hergün’den önce çıkan Bizim Anadolu, Ortadoğu ve Millet gazeteleri ise patron gazeteleri oldukları ve yayınları birçok faktörün etkisiyle yürüdüğü için pek başarılı olamadı.

ek4.jpg

‘MHP’NİN RESMİ YAYIN ORGANI GİBİ BİR MİSYON ÜSTLENMİŞTİ’

Bu iklimde Hergün gazetesi nasıl doğdu, nasıl bir rol üstlendi?

1976 yılından itibaren MHP tarafından sahiplenilebilen ve ülkücü gazete olarak çıkmaya başlayan Hergün gazetesi aslında 1960’lı yılların sonlarına doğru parçalanan Türk sağının kendini daha geniş kitlelere anlatmak için dergicilikten daha etkin bir araç olduğu kesin olan gazeteciliğe evrildiği dönemde bütün ülkücülerin müşterek arzusuydu. Çünkü gazete ülkücü fikirleri yaymak, savunulan siyaseti anlatmak, partiyi tanıtmak ve halka sesini duyurabilmek en etkili araçtı. Hergün de MHP’nin resmi yayın organı gibi bu misyonu üstlenmişti. Bu misyonu yerine getiren gazetede çok önemli iki çizgi öne çıkıyordu. Birincisi her geçen gün kitleler halinde katliamlarla çığ gibi büyüyen hareket mensuplarına asgari seviyede de olsa ülkücü fikir eğitim vererek bir standarizasyon sağlamak ve 1978’den sonra düşük yoğunluklu bir iç savaşa dönüşen çatışmalarda olayları tahrik eden bir dil, üslup ve tavırdan uzak durmak… Bu manada Hergün’ün o günün şartları ve imkânları ölçüsünde başarılı olduğu söylenebilir.

‘YAYIN POLİTİKASINI TÜRKEŞ BELİRLEDİ’

Söylendiği gibi Hergün gazetesi net olarak dönemin Milliyetçi Hareket Partisi’nin resmi yayın organı mıydı? Bir dönem Demokrat Parti’yi de desteklediği ileri sürülüyor. Bağımsız yanları var mıydı? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz çizgisini?

Hergün gazetesinin kuruluş tarihi oldukça eskidir. M.Faruk Gürtunca tarafından 1947’de ilk defa yayına başlamış. Bu faaliyet 1975’in ilk aylarında gazetenin Zeki Saracoğlu’na devrine kadar sürmüştür. Eski bir Demokrat Parti milletvekili olan ve Yassıada mahkemelerinde yargılanan M.Faruk Gürtunca döneminde gazete Demokrat Parti 27 Mayıs sonrasında ise Adalet Partisi çizgisindedir. Zeki Saracoğlu satın aldığı bu gazeteyi 1976 yılbaşına kadar Milliyetçi-Atatürkçü merkez sağ ve merkez sol çizgide çıkarmış ve fakat 1976 yılbaşında Yaşar Okuyan ve Necdet Sevinç, bu gazetede çalışmaya başlayınca gazete yavaş yavaş ülkücü çizgiye doğru kaymıştır. Gazetenin bu süreçte yayınını sürdürecek kadar gelir getirmemesi sebebiyle MHP, gazeteye Ali Sahir Nariç adıyla önce ortak olmuş daha sonra bütün hisselerini satın alarak tek sahibi olmuştur. Bu süreçten sonra Hergün gazetesi MHP’nin malı olduğu gibi partinin yayın organı vazifesini görmüştür. İlk dönemde gazetenin yayın politikasını Türkeş’in emri ile Necdet Sevinç, Yaşar Okuyan ve bir ara Rıza Tekin Uğurel (Uğur Tekin) belirlemiş 1977 sonrasında ise bu görevi Enver Altaylı ve Taha Akyol üstlenmişlerdir. Keza Sakin Öner ve Ergun Kaftancı’nın da belirleyici oldukları kısa dönemlerden bahsedilebilir.

İki cilt halinde yayınladığınız kitaplarınızın arasındaki fark nedir? Okurları ve araştırmacıları bu iki kitapta neler bekliyor? Ve ilgililer kitapları nereden temin edebilirler?

İlk kitapta gazetenin MHP adına sahipliğini üstlenen Ali Sahir Nariç’in ve en başından itibaren gazetenin Yazı İşleri Müdürlüğünü yapan Veyis Sözüer’in gazete ile ilgili monografik hatıraları yer aldı. İkinci kitapta ise yine aynı mahiyette olmak üzere gazetenin hissedarlarından muhabirlerine avukatından köşe yazarlarına çizerinden idari personeline varıncaya kadar hizmet verenlerin özgün anlatımları ile gazetenin ve dolayısıyla ülkücü hareketin pek göze çarpmayan bir kesiminin tarih belgelendi. Bu projesi kapsamında gazetenin Taha Akyol, Sakin Öner gibi önemli isimleri ile Ankara ve Adana temsilcilik bürolarında faaliyet gösteren ülkücü basın emekçilerinin anlatımlarından oluşan üçüncü kitabı da hazırlık safhasındadır. Keza Bizim Anadolu, Ortadoğu ve Millet gazeteleri ile 12 Eylül sonrası ülkücü hareketin sesi ve bayrağı olan Yeni Düşünce gazetesi de bu sözlü tarih yazma projesinin bir parçası olup sözkonusu yayın organları üzerine yaptığımız araştırma çalışmalarımız da devam etmektedir. Kitaplarımı temin etmek isteyenler internette satis.librakitap.com.tr adresinden satın alabilirler.

ek2.jpg

‘HAREKETİN FİKRİ GELİŞİM SÜRECİNİ DE GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR’

Bildiğimiz kadarı ile 12 Eylül darbesinin ardından gazete kapandı. Sizce bugüne bıraktığı fikri miras nedir?

Hergün gazetesi 11 Eylül akşamı süresiz kapatıldığına dair tebliğ edilen İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’nın emrinden sonra bir daha yayınlanmamıştır. Bugün Hergün gazetesinin 12 Eylül döneminde bütün teşkilatların arşivlerinin yok edildiği gerçeğini göz önünde tutarak Milliyetçi-ülkücü hareketin tarihine dair elimizde bulunan tek sahih arşivi olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü 1976’dan sonra çok geniş bir fahri muhabir kadrosu ile güçlü bir haber toplama ağı oluşturan gazeteye gerek yurtiçindeki gerekse yurtdışındaki ülkücü kuruluşlar ve parti teşkilatları sürekli haber göndermişlerdir. Gazetede şehitlerimizin gazilerimizin hapse girenlerimizin hatta mahkemelerimizin haberleri olduğu gibi düğün, doğum, ölüm ilanları gibi sosyal hayatımızla ilgili sevinç ve kederlerimize dair bilgiler bulmak da mümkündür. Bu yönüyle Hergün ülkücülerin belleğidir. Diğer yandan Hergün yetiştirdiği bir kısmi profesyonel yüzlerce ülkücü gazeteciye okul olduğu gibi yüzlerce ülkücü aydının fikir yazılarını yayınladığı için ülkücü fikrin tarihi gelişim sürecini de sergileyen bir sağlıklı ve ciddi bir belgeliktir.

‘TAHA AKYOL’DAN BEŞİR AYVAZOĞLU’NA BİRÇOK GAZETECİ ÇALIŞTI VEYA YETİŞTİ’

Peki gazetenin yetiştirdiği ya da fikirleri ile öne çıkan yazarlar kimlerdi? Bugün hangileri yazı hayatlarına devam ediyor?

Hergün’de milliyetçi ülkücü çizgide birçok değerli ve tanınmış fikir adamı ve gazeteci çalıştı ve/veya yetişti. Bunlardan İlhan Darendelioğlu, Nevzat Kösoğlu, İsmail Gerçeksöz, Ahmet Güner Elgin, Ergün Kaftancı, Necdet Sevinç, Sahir Özmek, Yaşar Okuyan, Dilaver Cebeci, Seyit Ahmet Arvasi, Necmettin Hacıeminoğlu, Mustafa Kafalı, Mehmet Eröz… gibi ahirete göç edenler olduğu gibi Taha Akyol, Avni Özgürel, Erdem Yücel, Burhan Özbilici, İsmail Er, Aydın Candabakoğlu, Beşir Ayvazoğlu, Nazif Okumuş gibi arkadaşlarımız halen basın dünyasında hizmet etmektedirler.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN