[Karar]
ERKUT TEZERDİ
10’uncu stüdyo albümleriyle dinleyicilerinin karşısına çıkan grup üyeleri 25 yıllık müzik yaşamlarını, Türkiye’deki müzik piyasasını ve yeni albümleri ‘Değiştir Dünyayı’ KARAR’a anlattı.
Kargo’nun 25 yılı nasıl geçti?
Selim: 25 yıl az bir zaman değil, bir müzik grubu için de hiç kolay değil. Ayakta kalabilmek, o güce sahip olmak çok iyi bir durum. Hala üretebiliyoruz. Bu albümde de 11 şarkı var. Sanatta en önemli şey kariyerden daha çok üretebilmektir bence. Biz de bunu hem bireysel hem de grup olarak yapabiliyoruz.
Burak: Ben grupta 20 yıldır varım. Ama zaman o kadar çabuk geçmiş ki, farkında değilim. İlk günkü heyecan var.
Yeni albüme nasıl karar verdiniz?
Haluk: Biz bir konser için bir araya gelmiştik. Fakat konser çok iyi geçti. Ortaya çok iyi bir enerji çıktı. Yeni şarkılar mı yapsak, dedik. Selim ‘bende bir şarkı var’ dedi. Ardından da üretmeye başladık. Sound kendi kendine oluştu.
Burak: Şarkıyı yaparken onun ruhu seni yakalıyor. Bu albümde isyan ve hüzün var. Sound da bir agresif.
Türkiye’de ilk çıktığınız 90’lardan günümüze kadar olan müzik sürecini nasıl değerlendirebilirsiniz?
Selim: 90’larda Türkiye açısından her şey daha azdı. Şimdi her şey daha fazla. İletişim açısından da öyle. Müzik yapan insanlar daha fazla ve bu iyi bir şey. Sanatla uğraşan insanların sayısının fazla olması iyidir. Sadece tezgahlar çok karıştı.
Mehmet: 90’larda alternatif dinlemek için çok şans olmuyordu. İnsanların izlediği yolu takip etmeye mecbur olma durumu söz konusuydu. Türkiye’de sadece TV vardı, başka bir şey yoktu. Asıl hikaye Napster’dan sonra başladı. 2000’den sonra herkes istediği albümü, istediği müziği dinleyebiliyor. Gününmüzde kayıt öncesi döneme dönüldü. Müzisyenler albümden değil de, konserlerden kazandıklarıyla geçiniyorlardı. Şu anda da durum böyle. Çünkü dinleyici istediği müziği şimdi bedava indirebiliyor. Bu da albüm satışlarına yansıyor.
‘Değiştir Dünyayı’da alışılmışın dışında bir Kargo var diyebilir miyiz?
Mehmet: Her grup zaman içinde kendini değiştirmeli ve dönüştürmelidir. Her zaman dönem şartlarında daha iyi olana yönelmelidir. Bu albüm daha rock bir albüm. İçinde agresif bir hüzün var. ‘Değiştir Dünyayı’ ile beraber gruptaki en büyük farklılık da Haluk Babadoğan oldu. O, bu albümde gruba katıldı.
Haluk: Bu albümü kendimizi daha rahat ifade edebildiğimiz bir albüm olarak düşünüyorum.
MÜZİĞİ BASİT ZANNEDİYORLAR
Burak: Bir keresinde bir bilişim şirketinde çalışan bir arkadaşım ‘CD’yi çok pahalı satıyorsunuz’ dedi. Niye, diye sordum. ‘12 lira’ dedi. Pahalı mı yani, dedim. ‘Boş bir CD 50 kuruş’ cevabını verdi. Başka bir arkadaşım da ‘abi albümü kaç dakikada kaydediyorsunuz’ diye sordu ve ekledi: ‘Bir albüm 40 dakika hani’. Zannediyorlar ki stüdyoda 40 dakikada çalıp çıkıyoruz.
‘SANAT YARIŞMA DEĞİL, YOLCULUKTUR’
Televizyonlardaki müzik yarışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Selim: Dünyanın her yerinde bu tip yarışmalar yapılıyor. Geçenlerde 15 gün Amerika’daydım. Orada da seyrettim. Pharrell Williams jüri. Koltuklar dönüyor falan. Ama şunu anlamak gerekiyor. En çok izlenen jüridir. Şarkıcı adayları sonra. Bunları bir şov olarak değerlendirmek, çok müzikal bir olay haline getirmemek lazım. Jürinin kendi arasındaki esprileri, diyalogları ve atışmalarının izletirmedeki payı büyük.
Mehmet: Sanat aslında bir yarışma değil, bir yolculuktur ve katılanlar kendi şarkısını söylese ortaya daha kalıcı bir kariyer çıkacağını düşünüyorum. Mesela 10-15 senedir devam ediyor bu yarışmalar. Ama kimler hatırlanıyor? Kimler gündemde kalabildi?
Sosyal medyanın ve paylaşım platformlarının müzisyen için artısı nedir?
Selim: Yeni platformlar var ve yenileri geldikçe müziğe akıtılan para düşmeye başlıyor. Fakat Spotify gibi mecralarda dinlenme oranına karşılık ödenen rakam çok düşük. 10 binde 2 kuruş gibi bir ücret. Yani bir parça 100 milyon dinlense de oradan maddi anlamda bir şey beklememek gerekiyor.
Mehmet: Müzisyenlerin amacı da bu kanallara şarkılarını sokmak ve bir şekilde dinleyicilere ulaşmak. Ardından da şarkılar hit olursa, oralardan talep gelince konserlere çıkılabiliyor. Talep yoksa konser turu olmaz! Sanatçının amaçları arasında elbette para kazanmak da var ama asıl amaç konsere çıkmak, kendini dinletmek, toplulukla beraber büyük bir enerji yaşamak... Sanatçıyı ayakta tutan şey budur.
25 yıl önce grubun adını ‘Kargo’ koyarken aklınızda neler vardı?
Mehmet: İlk albümü çıkarmaya çalışırken grubun ismi ‘A Rh (+)’di. Sonra biz albüm çıkarmak için çalışmaları hızlandırdık. İyi bir ekip ve iyi bir enerji oluştu. O zaman, Ozan Çolakoğlu’yla çalışıyorduk. Çalışmalar bitince biz bütün aletleri, enstrümanları getirip götürüyorduk. Bir gün biz böyle yine bir çalışma sonrası eşları arabaya yüklerken Ozan Çolakoğlu tamamen eğlence amaçlı bir şekilde ‘siz de iyice kargo gibi oldunuz’ dedi ve güldü. O sıra bizde bir ışık yandı. Yük taşımak, yükü bir yerden bir yere götürmek anlamında grubun adını ‘Kargo’ olarak değiştirdik.
