MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Şefkat Çetin, 'seçim hükümeti için kurulan transfer borsası' başlıklı bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamada bakanlık teklifini kabul eden Tuğrul Türkeş'e hakarete varan ifadeler kullanıldı.
Tuğrul Türkeş karşılığı olmadığını anlayacak
Şefkat Çetin, "Türkeş soyadına ve Türklük davasına kaça ihanet ettin? AKP-HDP hükümetine meşruiyet kazandırması amacıyla kaçak saray tarafından devşirilen Tuğrul Türkeş, Ülkücü Hareket'te şahsi bir karşılığı olmadığını çok kısa bir süre içerisinde anlayacaktır. Geçmişteki ATP girişimi ve DYP macerasından ders alsa, bir kere daha aynı hataya düşmez, Ülkücülerin rahmetli babasının hatırına kendisini affettiğini algılardı. Tuğrul Türkeş'in mirasyedi bir evlat olarak kendisini bir kere daha pazarlaması, milyonlarca Ülkücüyü hüzne boğmuştur" dedi.
Devşirildi iddiası
Şefkat Çetin şu ifadeleri kullandı:
"Seçimlerde tek başına hükümet yetkisi elinden alınmasına rağmen iktidarı paylaşmaya yanaşmayan AKP yöneticilerinin ve Saray'daki Sultan özentisinin gönüllerindeki hükümet modeli ortaya çıkmıştır. Türkiye'yi yeniden seçime götürecek hükümette kabak gibi ortaya çıkan AKP-HDP ortaklığı, transfer edilen devşirmeyle kamufle edilerek algı operasyonu tamamlanmıştır. Türkiye'nin yeni hükümeti AK-PKK ve devşirme ittifakıdır. Seçim hükümeti kurma çalışmalarını pazarlarda ucuza mal kapatan tüccarlara mahsus kıvraklıkla yürüten AKP'nin, Türkeş soy isminden başka bir kıymeti harbiyesi olmayan şahsı çok önceden tezgâhına düşürdüğü anlaşılmaktadır."
"AKP daha önce de bir başka Türkeş ismini ihanet projelerine perde olarak kullanmayı denemiş, ancak üzerine sinmiş bölücülük ve hırsızlık lekelerini gizleyememiştir. Türkiye'de iki aydır koalisyon kurulamamasının sebebi de böylelikle ortaya çıkmıştır. MHP'nin ileri sürdüğü dört şarta burun kıvıran AKP, MHP'nin içine arka kapıdan sızarak devşirdiği isimden koalisyon sözünü çok önceden almıştır. Böylesine kirlenmiş bir yapıyla ve üstelik bölücü ortaklarına rağmen gizlice görüşerek ahlaksız tekliflerini kabul eden Tuğrul Türkeş, Türk siyasetine yeni bir siyasetçi tipini kazandırmıştır. Belki siyasetçi alınır satılır ama MHP'nin herhangi bir siyasi parti değil, varlığını büyük Türk milletine adayan bir dava partisi olduğunu unutmuştur" dedi.
Böylesi satışın örneği yok
Şefkat Çetin, "Türkiye bundan önce pek çok siyasi transfere şahit olmuştur ancak Ülkücü Hareket için böylesi bir satışın örneği yoktur. Çünkü milliyetçi ülkücü dünya görüşü ve Türklük değerlerine düşmanlığını politikalarıyla ispat etmiş bir siyasi yapıya, üstelik kendi eleştirileri de ortada iken geçebilecek bir karaktere Ülkücü Hareket'te bugüne kadar rastlanmamıştır. Tuğrul Türkeş, daha önce söylediği bütün hakaretleri yalayıp yutarak Tayyip Erdoğan'ın emrine giren Numan Kurtulmuş'u kıskandıracak bir kıvraklık sergilemiştir.
Havasını teneffüs etmeyenler, oradan yetişmeyenler bilmez ama Ülkü Ocaklarımızda gençlerimizin öğrendiği ilk kural şudur; Ülkücülük bir şereftir ve şerefin asla tavizi olmaz. Ülkücü Türklük davasını kutsalı bilen ve her türlü menfaatin üzerinde tutan insandır. Türk İslam Ülkücülüğünün efsane Başbuğunun izinden giden milyonlar bu ideallerle yetişmiştir. Ocak yüzü görmemiş, İslam ahlak ve fazileti, Türklük gurur ve şuurundan habersiz bir ismin, bugüne kadar bütün şeref sınavlarından kalmış bir kadroya dahil olmasının şaşırtıcı bir yanı yoktur" dedi.
Davaya ihanet etti
Şefkat Çetin, "Milliyetçi Ülkücü Hareket 46 yıllık şanlı mazisi boyunca Başbuğ Alparslan Türkeş'in meşalesini yaktığı kutlu Türklük davası yolunda sayısız mücadeleye girmiş, ulusal ve uluslararası bütün güç odaklarıyla boy ölçüşmüştür. Türk milletinin ve devletinin ebed-müddet yaşatılması uğruna ömrünü, canını, kanını sebil etmiş milyonlarca Müslüman Türk evladının gönül verdiği bu kutlu davanın yürüyüşü, her türlü şer odağına ve kahpeliğe rağmen yılmadan yıkılmadan devam etmiştir ve edecektir. Türkiye'de bugün saflar çok daha netleşmiştir. Bir tarafta yeni Türkiye, ikinci cumhuriyet ve demokratik cumhuriyet söylemlerinin ardına gizlenmiş Türk düşmanları saf tutmuştur. Milliyetçi Ülkücü Hareket ise milli üniter devlet yapısının ve Türklük davasının yegâne savunucusu olarak mücadelesini her cephede tek başına sürdürmektedir. Bugün Milliyetçi Hareket Partisi'ni satanlar, aslında milli bir davadan vazgeçerek gayrı milli cephenin hizmetine girmeyi göze almışlardır. Hele de bu dönekliği gösteren Alparslan Türkeş'in soy ismini taşıyorsa, hem davasına hem de Türkeş ismine ihanet etmiş demektir" dedi.
