Murat Ülker: Kovid'e karşı hepimiz sınıfta kaldık ama geleceğe daha hazırız

Murat Ülker: Kovid'e karşı hepimiz sınıfta kaldık ama geleceğe daha hazırız

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ülker, pandemi sürecinde tüm ülkelerin şeffaflık ve sorunların çözümü açısından sınıfta kaldığını ifade ederek, “Hem organizasyon hem de bir insanlık sorunu var” eleştirisinde bulundu.

KARAR.COM

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker, “Kovid 19: Büyük reset! Fabrika ayarlarına dönmek?” başlığıyla kaleme aldığı yazıda salgınla birlikte dünyadaki değişimi gözler önüne serdi. Pandemi nedeniyle Dünya Ekonomik Forumu’na katılamayan Ülker, konuşmacılar arasında olması durumunda neler söyleyebileceğini kariyer uygulaması olan LinkedIn hesabından takipçileriyle paylaştı.  

Dünya Ekonomik Forumu’nun videosunu izleyen Ülker, kaleme aldığı yazıda “Aralara girip görüşlerimi yazdım, böylece katılımcı oldum. Yeni düzende daha buluşçu (inovatif) olacağız ya, ben de bir yerden başladım işte” dedi.  

Ülker, salgın sürecinde tüm dünyanın sınıfta kaldığını belirterek, “Artık geleceğe daha hazırız. Krizlere de olumlu bakmak lazım” ifadelerini kullandı.  

Teknolojiyle birlikte eğitim sisteminin de değişmesi gerektiğini vurgulayan Ülker, “Eğitimleri olduğu gibi bırakırsak yeni kuşaklar bizi sırtından atacak” dedi.  

Ülker, her zaman bilgi ve liyakat şart olarak öne sürüldüğü halde, cinsiyet ayrımcılığına vurgu yapıldığı eleştirisinde bulunarak, şunları söyledi:  

Kovid-19 tabi ki eşitsizlikler arasında daha güçlü olandan yana sonuçlar doğurabilir ama çözüm üretirken hiçbir konuda ayrımcılık yapılmamalı ve erkek-kadın eşitliği de dahil eşit davranmaya odaklanmalı. Yani pozitif ayrımcılıklar “fabrika ayarlarına geri dönerken” göz önüne alacağımız bir konu olmamalı. Aksi takdirde bilgi ve liyakata dayanmayan gereksiz başka eşitsizlikler yaratmış oluruz. 

Murat Ülker’in yazısı şu şekilde:  

Oturumda odaklanılan konu Schwap ve Malleret’in kısa bir süre önce WEF yayını olarak çıkan “Covid 19: Büyük Reset” adlı kitabı (**), ayrıca konuşmacılar hem Adrian Monck ve hem de izleyicilerden gelen Covid 19 sonrası yaşam hakkındaki soruları yanıtlıyorlar. Reset’i Reset olarak okuyunca hepimiz anlıyoruz da “sıfırlama”, “yeniden ayarlama“, “fabrika ayarlarına dönme” deyince pek karşılamıyor gibi geliyor bana. O yüzden Reset’i olduğu gibi kullanıyorum. Video’yu 19 Aralık’ta izledim, daha sonra da kitabı buldum. Çok ilginç konular var, paylaşmaya değer, ama katılmadığım yerler de. Önce size bu yazıda videoda konuşulanları görüşlerimi de içine katarak özetleyeceğim. Daha sonra, bir başka yazıda kitabın kısa bir özetini, yine itirazlarımla zenginleştirerek, paylaşmayı planlıyorum.      

"TÜM YÖNETİMLER ŞEFFAFLIK AÇISINDAN SINIFTA KALDI"

Konuşmanın başında Monck, Klaus Schwab’tan kitabını (Covid-19 the Great Reset) tanıtmasını istiyor. Klaus Schwap şöyle açıklıyor: 

“Kitabımız Covid-19’un bilinmeyen sonuçları hakkında bize bir geri bildirimde bulunuyor çünkü şu an ne olacağı hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Covid-19’un finali hakkında hiçbir bilgimiz yok. Bize ne gibi sorunlar yaratacağı hakkında bir fikrimiz bulunmuyor. Özellikle de bu belirsizlik hali bize gelecek senaryoları yaratmada oldukça zorluyor. Ancak, bilinen o ki Covid- 19 hayatımızdaki birçok şeyi oldukça derinden etkiledi ve değiştirdi. Tüm ülkeler bu durumdan etkilendi ve ekonomi, toplum ve tüm diğer kavramları, tıpkı Dünya’nın önceki krizlerinde olduğu gibi pek çok kavramı, yeniden keşfetmek zorunda kaldı. Kitapta çıkarımlarımızı yaparken Dünya’nın önceki krizlerinden mesela, Büyük savaş ya da 2001 krizinden ilham aldık. Ancak yaşadığımız kriz çok farklı çok daha büyük bir şey, dünya bir dönüşüm içerisinde ve Dünya’nın ne olacağı hakkında çok da bir fikrimiz yok.“ 

Bendeniz Murat (Ülker) : Evet Klaus haklı ama dünya işbirliği ve sinerji değil de hala bir rekabet içinde! Herkes kendi usul ve çaresi için çalışıyor. İnsan hayatının söz konusu olduğu bu acil global durumda bile en azından müspet bilim konusunda bir işbirliği, salgını önlemede bilgi paylaşımı, Dünya Sağlık Örgütü’ne katkı beklerdim. Şu anda Çin’de pandemi sonrası yaşanırken hala salgının nasıl başladığı, önlendiği ve sonrası hakkında yeterli bilgi alamıyoruz. Tüm ülke yönetimleri şeffaflık açısından sınıfta kaldı. 

"HÜKÜMETLER ÇARESİZ KALDILAR"

Düşen GDP’ler ve kayıplar ve Ülkelerin kurtuluş planları, virüsten etkilenen insanlar. Bunları gelecek nesillere ödemekle yükümlüyüz ve amacımız onlara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmak. Ancak baktığımda kitapta da anlattığımız üzere 3 temel nokta gözümüze çarpmakta 

  • Restrain (zaptetmek- kontrol altında tutmak) - savaşmak için 
  • Recover (iyileştirmek) - yeniden normale dönmek için 
  • Reset (resetlemek)- Corona sonrası dünyayı yaşanabilir kılmak için stratejiler geliştirmek. 

Tüm liderler burada karar vermeli. Nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsunuz, neyi bekliyorsunuz, neyi değiştirmek istiyorsunuz. Gelecek senaryolarınızda neler var. İnsanlara nasıl bir dünya bırakmak arzusundasınız? Gelecek nesillere ne sunacaksınız. 

Birçok insan için “güvenlik” en önemli şey haline dönmüş durumda, bu insanlar fiziksel ve sağlık güvenceleri beklentisi içindeler. Ve burada büyük bir boşluk var insanlar daha yaşanabilir bir ülke için sosyal olarak yeniliklere ihtiyaç duyuyorlar, ülkeler bunu nasıl sağlamayı planlıyorlar? Bu insanlara ne sunacaklar? 

Bendeniz: Güvenlik/güvence bence en büyük sorunu yaşadığımız noktalardan birincisi, ikinci hatta belki daha mühim husus ise sağlık ve afiyet sorunu ve mevcut hükümetler bu sorunlar karşısında çaresiz kaldılar. Dünyanın büyük bölümünde ise insanlar sessiz bir şekilde gelecek seçimleri bekliyorlar. En büyük merak konusu seçmen kitlelerinin davranışı. Nasıl davranacaklar acaba? 

Daha sürdürülebilir yaşamlar ve ülkeler için ne yapılacak? Çevresel bir krizin eşiğindeyiz ve Covid sonrası oluşabilecek pek çok kriz şu an uykuda ve sahneye çıkacakları zamanı bekliyorlar. Liderler, ülkeler bunlarla nasıl başa çıkacaklar? Bir iklim krizi gelmekte ve bunu nasıl yönetecekler… 

Bendeniz: Covid Krizi uzun zamandır global bir tehdit halini alan ilk sağlık krizimiz ve dünyanın şu andaki halini görüp anladığımız, göz göre göre geldi ve hepimiz sınıfta kaldık. Zira bu kadar hızlı iletişim ve seyahat imkanlarının olduğu dünyamız artık başka bir yer oldu. Salgını tespit edip karantina uygulayana kadar tüm dünyaya yayılmıştı ve çareyi herkesi eve kilitlemekte aradık. Ama başarısız olduk. 

Gelecek yeni krizler karşısında nasıl hayatta kalabileceksiniz? Biliyoruz ki, yeni krizler gelecek. 

Bendeniz: Evet yeni krizler gelecek, hatta bu pandemi aynen tekrarlayabilir veya bir başka virüs ortaya çıkabilir. Nasıl mı? Bilmiyorum. Ama çıkacak zira bunun nasıl başladığını kimsenin bilmediğini veya bildikleri halde önleyemediklerini düşünüyorum. Düşünsenize bu pandemi senaryosunu Hollywood defalarca filme çekmişti ve gerçek olunca biz ayamadık. Rabbim saklasın Hollywood’da daha nice senaryolar var. 

İşte bunlardan kurtulmanın da 5 yolunu bu kitapta açıklıyoruz. 

1. Sosyal bağlantılarınızı yeniden tanımlayın. Dünya artık çok daha iç içe yaşıyoruz. Gelecek nesiller için uzaklıkların bizim bildiğimiz anlamda bir etkisi yok. Herkes oldukça yakın. Sosyal güvenlik ağları nasıl kurulacak bu insanların birbiri ile olan birlikteliği nasıl idare edilecek. 

Bendeniz: İnsanlar yakın ama uzak artık dijital komşuluk, dijital arkadaşlık, dijital görüşme gibi bir sosyal olgu var. Ve bu olgunun bilimsel sonuçları, bizi nasıl bir ağ toplumuna dönüştürdüğü, içinde duyguların nasıl oluşacağı, eskiye yönelik sosyal psikolojik etkilerin nasıl gerçekleştiği akademik olarak çalışılmadı. Bu öngörü için yapılacaklardan önce bu sonuçlara bakmak gerekir. 

2. Yeşil ekonomi, bu kriz doğadan geldi, yeniden gelebilir. Doğa karşısında nasıl bir tutumunuz olacak. Yeşil ekonomi beklenmedik, yeni iş imkanları oluşturmakta bunu liderlerin değerlendirmeleri gerek. 

Bendeniz: Yeşil Ekonomi lafta kalmamalı, bazı menfaat zümrelerinin (interest group) afaki istekleri veya ceza ve vergiler yerine gerçek menfaatler vaat etmelidir!

3. Dış kaynaktan temin edilen teknolojiler tüm dünyayı ele geçirmiş durumda. Burada dijital dünyaya nasıl uyum sağladığınız oldukça önemli, liderler bunu nasıl yönetecek? 

4. Şirketler, hissedar yönetimleri (shareholder) yerini paydaşlara (stakeholder) bırakmak zorunda. Daha insanlaştırılmış sistemlere ihtiyaç giderek artmakta. Kısa vadeli karlılığı bir kenara bırakarak uzun vadeli karlılığa, değerlere ve insanlaştırmaya ihtiyaç var. 

Bendeniz: Burada sorumluluk tek taraflı olamaz. Bunu sağlamak için müteselsil sorumluluk gerekiyor. Ama ne mantık ne de rasyonalite bunu emretmiyor. Böyle olmadığı sürede de bu konuşulan lafta kalır, final böyle tahakkuk etmez. 

"İNSANLIK SORUNU VAR"

5. Covid ülkeleri birbirine yakınlaştırdı, global algıyı arttırdı. Bu hepimizin krizi, herkesi etkiliyor. Dünya artık ayrı şehirlerden oluşan bir kavram değil daha holistik (bütünsel) ve iç içe bu nedenle küreselleşmeyi temel almanız gerekiyor. 

Bendeniz: Ama yakın gelecekte aşıya/ilaca kavuşabilen sağlık pasaportu alabilenler dünyayı dolaşabilecekler. Final için bu sonucu da unutmamak lazım. Ülkeler için ve insanlar için burada hem organizasyon hem de bir insanlık sorunu var. 

"ALTTA KALANIN CANI ÇIKSIN OYUNU OYNANIYOR"

Monck daha sonra Thierry Malleret’e Covid-19’un Makro ve Mikro etkileri hakkında neler düşündüğünü soruyor. Malleret’in cevapları şöyle:  

“Macro ve Micro etkilerini ayırmak yerine buna “holistik” bir bakış ile bakmak çok daha etkili olacaktır diye düşünüyorum. Gerçek şu, tek bir kelime ile “interdependence” (birbirine bağımlılık) önem kazandı. Sistemlerin birbirlerine nasıl bağlı olduğunu keşfettik. Bu nedenle Mikro kavramı oldukça kenarda bir yerde. Herkes herkesi etkiliyor. Kitapta buna özel örnekler verdik. Geopolitik sorunlar artık geososyal sorunlar. Bu yüzden Makro etkilere daha fazla bakmalıyız. Burada da “Risk’lerden” konuşmalıyız. Burada global bir riskten söz ediyoruz. Ortaya çıkan işsizlik oldukça önemli, bu durum insanların daha zengin şehirlere gitmesine ve burada çalışmasına neden olacak. Artık bu şehirlerin içinde yaşanamayacak, insanlar Çin’e ya da Amerika’ya göçmek isteyecek. Göç tüm dünyanın sorunu haline gelecek.“ 

Bendeniz: Ama merhamet/tolerans daha az olabilecek. Çünkü söz konusu olan risk günün sonunda şahsi ve hayati. Bu nedenle de işin adı “gemisini kurtaran kaptan” olduğunda büyük bir “altta kalanın canı çıksın” oyununa dönme ihtimali var. Şimdiden ülkeler arasında bu oyunun oynanmaya başladığını görüyoruz. 

“Bu oldukça büyük bir politik mesele. Ayrıca; Covid-19 mevcut risklerin de artmasına neden olan bir kavram. Gerçeklik oldukça gizlenmiş durumda. Ancak sürpriz bir şekilde çevre (yeşil ekonomi) bu sürecin kazananı oldu. Enfeksiyonun kritik önemi, doğal varlıklarımıza olan ihtiyacımızın ne kadar yüksek olduğunu göstermiş durumda. Ekonominizi daha yeşil odaklı yapmanız gerek. Teknoloji, Covid19 sonrasına hazırlanmaya çalışıyor. Ülkelerin gizlilikleri ve çok açık bir şekilde hissedar yönetiminden paydaş yönetimine dönüştürülmeye çalışılmakta. Covid19 toplumsal ve çevresel risklerin artmasına neden oldu. Ülkeler artık özel sektörü yönlendirmenin ve bunlarla birlikte hareket etmenin bir yolunu bulmak zorunda. Paydaş ekonomisine olan ihtiyaç, ülkelerin ekonomik konumlarını yeniden ele almasına ve buna ek olarak özel sektörle iş birliği yapmaları için zorlamakta.“ 

Bendeniz: Malleret’e katılıyorum. Özellikle gelişmekte ülkeler şu üç konuyu çözemedikleri sürece işleri çok zor: 1) Güven (şeffaflık gerekiyor, yolsuzluk, rüşvet kamu kaynaklarının kişisel çıkar amaçlı kullanımı tarih olmalı) 2. Yapısal sorunların çözümü (ayağına yorganına göre uzatmak temel ilke olmalı) 3. Esneklik (insan, piyasa ve şirket ihtiyaçlarına göre hızlı çözümler üretilmeli). 

Monck bu kez Saadia Zahidi’ye şu soruyu soruyor: “Peki tüm bunların arkasında yatan nedenler ve ele alınması gereken kavramlar neler?” 

Zahidi’nin cevapları şöyle; 

“Ülkesel ve küresel anlamda şirketler yeni işletme modellerine ve servislere ihtiyaç duymaya başladı. Değişen sistemler onları bu yöne gitmeye zorlamakta. Zorlandıkları ya da zorlanacakları konular dörde ayrılıyor:

En iyi teknolojiyi bulmalılar. Çünkü toplum, sistemlerin içinde var olmak istiyor, (circular) döngüsel bir ekonomi ihtiyacındalar ve çözüm sunan, destekleyen ve geliştiren sistemler istiyorlar. 

Ücretler ve işler, güvenlik ağları tüm bunlar gelecekte ne olacak, nereye varacak? 

Eğitimin geleceği ne olacak? Yaşam boyu öğrenme modellerini konuşuyoruz. 

Çeşitlilik (diversity) eşitlik ve sosyal adalet nasıl işleyecek? 

Yani artık ülkelerin başarısını GDP’ler şirketlerin başarısını sadece KPI’lar ile ölçemeyiz, Çok farklı yeni politikalara da odaklanmış durumdayız. Çünkü tüm bunlar bize bir şirketin başarısının sadece KPI’lar ile ilgili olamayacağını gösterdi. Üniversiteler de şu an bu duruma odaklanmış durumda. Ekonomiyi proaktif olarak şekillendirecek bu 4 temel sorun üzerinde odaklanmak şart.” 

Bendeniz: Sayın Zahidi, sadece şirketlerin değil, ülkelerin, ülkeyi yönetenlerin, sivil toplum kuruluşlarının, tüm bireylerin bu 4 konuda elini taşın altına koymaları ve birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Toplumsal bir seferberlik şart. Bu seferberliği başlatmak da liderlerin insiyatifinde. Eğer başlatmazlarsa ilk seçimde dünyanın tüm ülkelerinde insanlar başlatacak. 

Monck: Peki Bu Büyük Reset’in metrikleri ne olacak. Bunu neden soruyorum. Hangi konular bizim alanlarımız içerisine girmeli? 

Zahidi’nin cevabı şöyle: Küresel Risk Raporu ve benzeri raporlar. Tüm bunlardan edindiğimiz (KPI’ları ölçmek için) 2 temel metrik hesabı var. 

1-   Verilerin bize verdiği metrikler 

2-   Hangisi daha önemli? 

Yani öncesinde hangi verilerin olduğunu ve sonrasında bunların hangisinin önemli olduğunu bulmaya odaklıyız. Sonrasında da bunu bir “kıyaslama” ile karşılaştırmak üzerine hareket planımızı belirliyoruz. 

Şimdi neredeyiz? Gelecekte hangi sektörler ve işler önemli olacak. Bu işler nasıl ve ne şekilde olacak? Bunlara yardımcı olacak sektörler hangileri? Hangi sektörler daha ön plana çıkacak ve bize hangi iş olanaklarını sunacak? Hangi sektörler önde ve hangileri geride kalacak ve buna bağlı olarak biz nerelerde yenilik yapmalıyız ya da nerelere odaklanmalıyız? Tüm bunlar “Büyük reset” kitabının içerisinde yer alıyor ve gelecek ekonomilerin belirlenmesi açısından önemli. 

Malleret söze giriyor: Veriler bize neleri incelememiz gerektiğinde oldukça önemli kaynaklar sunmakta. Well being (iyi olma, iyi yaşam), kanunlar, kanun yapıcılar, kadınların öne çıkması ve başa gelmesi, cinsiyet ve tür eşitliği tüm bunlar bu büyük resetin tartışılmaz öncelikleri. 

Bendeniz: Niçin her zaman bilgi, liyakat şart olarak öne sürülürken, burada ilginç bir şekilde cinsiyet ayrımcılığına vurgu yapılıyor. Covid19 tabi ki eşitsizlikler arasında daha güçlü olandan yana sonuçlar doğurabilir ama çözüm üretirken hiçbir konuda ayrımcılık yapılmamalı ve erkek-kadın eşitliği de dahil eşit davranmaya odaklanmalı. Yani pozitif ayrımcılıklar “fabrika ayarlarına geri dönerken” göz önüne alacağımız bir konu olmamalı. Aksi takdirde bilgi ve liyakata dayanmayan gereksiz başka eşitsizlikler yaratmış oluruz. 

"KRİZLERE OLUMLU BAKMAK LAZIM"

Monck: Öncesine ve sonrasına bakıldığında, pek çok kriz sonrası farklı yaklaşımlar belirlendi. Dünya savaşından sonra oldukça farklı yaklaşımlar benimsendi, 2001 krizi sonrası başka yaklaşımlar. Peki ya şimdi ne belirlemeli. Hükümetler ne yapmalı? 

Malleret: Bunca zamandır yaşananlardan gördük ki bu gibi insancıl konuları, rekabetçi bir politika içerisinde sadece özel sektörün eline bırakmak yeterli ve doyurucu değil. Hükümetler, insanla, toplumla alakalı konularda işin içerisinde daha fazla yer almalılar. Çünkü bu gibi konuların sadece özel sektörün elinde olduğunda yeterli olmadığını görmüş olmalılar. 

Schwab:  Yenilik, yaratıcılık ve girişimcilik tüm bunlar konuların içerisinde olmalı. Sosyal güvenlik ağlarının oluşumu için bunlar önemli. Yeni bir pazara girmek, ya da mevcut pazarda olmak adına girişimciliğin ne denli önemli olduğunu gördük. 

Monck: Endüstri 4.0’ın bize sunduğu şeyler, Covid’le birlikte hız kazandı. Peki siz bu hızın sistemler tarafından yeterince karşılandığını düşünüyor musunuz? Yetersizlik limitleri mi değiştirdi? 

Klaus: Covid etkisi uzun vadede beklenen her şeyin bir anda olmasına neden oldu. Uzun vadeli bir gelecek için tasarlanan bu dönüşümün hızlı ve kesin sonuçları için pek çok sistem yetersiz kaldı, buna katılıyorum. Bu sistemler uzun vadeli sonuçları alabileceğimiz sistemler için varlar. Maddi geri dönüşlerinin tam olarak alınabildiğini tam olarak düşünemiyorum, çünkü baktığınızda bunların her biri birer yatırım kalemi ve oldukça önemli ve birbirini takip eden bir sıraya sahip olmalıydı. Ancak bunlar örneğin yüz tanıma sistemi, insan takibi, yeni modeller ve metotlar, sentetik biyoloji, teknolojik hız, stokların değişimi gibi hızlı değişimler sistemi aşırı yüklemiş olabilir. Bunlar üzerinde yani teknolojinin kullanımı üzerinde bir denetleme olması şart. Bunların, anlaşılabilmesi ve verimli kullanımı için aşamalar halinde ilerlemesi gerekmekte. Bunların bir anda tam da hayatımızın ortasına düşmesi, bir çoğunun anlaşılamamasına neden oldu.

Bendeniz: Evet maddi sonuçları açısından geri dönüşünü almamış olabiliriz. Ama yapmak zorundaydık, yaptık. Micro anlamda rekabette öne geçtik, makro anlamda şu anda müşterilerimizin bizden beklediği neyse onu sağladık. Ve böylece kısa sürede güçlü kaslarımızın neler yapabileceğini gördük, olmayan kaslarımızı güçlendirmemiz gerektiğini de. Artık geleceğe daha hazırız. Krizlere de olumlu bakmak lazım.

"ÜLKELER İYİ BİR EĞİTİM SİSTEMİ İLE BAŞARIYA ULAŞABİLİR"

Zahidi: Teknoloji bir anda geldi ve eyleme geçti, pek çok kurum bunun için hazır değildi ve bu durum karşısında yetersiz kaldı. Bunları anlayabilirsek, gelecekte yer alacak işleri anlamamız kolaylaşabilir. Arkada çalışan bir sistem var ve bu her an her dakika hayatımıza dahil olmakta. Bunları yönetecek becerimizin olması gerekiyor. 

Monck: Yaşanan durumlar insanların hayatını nasıl etkiledi, toplumun daha iyi bir hale değişimine nasıl katkıda bulundu. Covid’in pozitif etkileri neler sizce? 

Malleret: Çok açıktı ki, pandemi insanlara hükümetlerin politikalarını incelemesi ve eleştirmesi, istediklerini farketmesi ve ihtiyaçlarının farkına varması, bunlar için eyleme geçmesi açısından oldukça önemli bir süreç oldu. Pek çok kişi yaşadıkları durumları anlamlandırarak hayatlarına yeniden yön vermek istiyor. Devletlerin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğinin farkına vardılar. Aktivist oldular. Yapısal değişikliklerin yaşanmasına neden oldular. 

Klaus: Yapısal değişikliklerin yanında, kanunların ve hissedar-paydaş düzeninin değişimini sağladılar. Yaşam koşullarının iyileştirilmesi, güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması, politikaların insan hayatı odaklı olarak belirlenmesi, teknolojik yeniliklerin oluşması için önemli birer katalizör oldular. Tek taraflı yönetilen şirket anlayışını toplumla beraber yönetme noktasına getirdiler. Artık şirketler biliyor ki kısa vadeli karları elde etmek adına, tek yönlü iletişimin bir anlamı yok. 

Soru: Bu yeni normalde evet, her şey çok güzel olacak ancak, gelişmekte olan ülkelerde internet ve elektirik kesintisi yaşayan, terör ve kaçakçılıkla mücadele eden Afrika gibi ülkelerde eğitime ihtiyacı olan çocuklar ve gençler bunu nasıl elde edecek? Kısıtlı kaynakları bulunan zor durumdaki ülkeler insanlara nasıl bir gelecek verebilir? Gençler ve çocuklar, böyle zor koşullar altında eğitime nasıl ulaşacak? 

Klaus: Ulaştırma sistemi. Bizler uzun yıllardır, Afrika gibi gelişmekte olan ülkelere nasıl yardım edebileceğimizi düşünüyoruz. Burada yeşil ekonomi ve dijital dönüşüm oldukça önemli artık yaşam boyu öğrenme ve yetenek kazandırmaya odaklanmak zorundayız.  

Bendeniz: Afrika’da eksik olan nedir? Ortadoğu’da farklı olan nedir? Önce Japonya şimdi Çin nasıl farklı davranarak Batı ile aynı neticeyi, başarıyı elde etti. Coğrafya, kaynaklar bunlara çok takılmadan öncelikle her ülkenin “farklı davranarak”, 1. Güven 2. Yapısal Dönüşüm 2. Esneklik sağlayarak iyi bir eğitim sistemini de arkasına alarak Japonya ve Çin gibi başarıya ulaşacağını düşünüyorum. 

"YENİ KUŞAKLAR BİZİ SIRTINDAN ATACAK"

Zahidi: Eğitim sektörü ve eğitim 4.0 bizim odaklarımızdan biri. Bunun çeşitli riskleri olduğunu biliyoruz ve bunu değiştirme üzerine düşünüyoruz. Burada 2 kavram karşımıza çıkıyor. 1- İçerik, eğitim içeriklerinin yeniden düzenlenmesi üzerine uzun yıllardır çalışmaktayız. Özellikle dijitale uygun olarak yeniden yapılandırılmasına. 2- Erişim yöntemi. Burada sadece dijitale odaklanamayız. Hibrit sistemler üzerine odaklanmalıyız ve kendimizi bu sistemleri nasıl daha iyi hale getirebiliriz diye düşünürken bulmalıyız. Bu sadece gelişen değil tüm ülkelerin bir sorunu. 

Bendeniz: Eğitimin dijital olması başka yani usul/şekil/ortam başkadır. İçeriğinin güncellenerek yeni dünyadaki yeni yaşama uygun bireyler yetiştirmek başka bir şeydir. Burada sadece konu olarak değişmekten söz etmiyorum. Öğretilmesi gerekenler yeni dünyanın ihtiyaçlarına göre, bilgi bombardımanı atmosferine göre yeniden belirlenmeli ve dijital ortamın ihtiyaçlarına göre şekillendirilmelidir. Bugün farklı ülkelerden 10 yaşında çocuklar Instagramda kapalı gruplar kurup, ortak videolar çekip, kurgulayıp birbirleri ile paylaşıyorlar. Bu çocuklara coğrafya, politika, vatandaşlık derslerini hala aynı zihniyette aynı içerikle veremezsiniz. Eğitimleri olduğu gibi bırakırsak yeni kuşaklar bizi sırtından atacak.

"GENÇ NESİL KISA ZAMANDA İŞİN BAŞINA GEÇECEK"

Monck: Tierry, Politikacı ve bilim adamları arası sence nasıl bir bağlantı var? Nasıl bir ilişkiye sahipler? 

Malleret: Covid’in kazananı bilim oldu. Kapasite, hassaslık ve doğal varlıklar tüm bunlar oldukça önemli konular. 

Soru: Merhaba, benim sorum göçmenler hakkında. Ülkelerin 1-3-10 yıllık geleceklerini nasıl görüyorsunuz ve burada göçmelere karşı nasıl bir tutum sergileyeceklerini düşünüyorsunuz? 

Klaus: Henüz bir bilgimiz yok. Ama gelecek hakkında bazı potansiyel kavramlara sahibiz. Öte yandan, göçmenleri ele alacak olursak. Burada 3 farklı sistem izlenebilir. Biliyoruz ki, Covid sonrası göçmen sorunları oldukça önemli hale gelecek. Ve bu durum insanlık için bir dönüm noktası. Bu 3 yaklaşımı ele alacak olursak, 3 farklı senaryo şunlar: 

İnsanlar, egoizm ve nasyonalizm ile tamamen düşmanca ve negatif bir tutum belirleyerek, bu insanları istemeyebilir. Ancak bu kadar pesimist olmamak gerek. 

Mevcut göçmen yaklaşımları devam edebilir ve eskiden olduğu gibi işleyebilir. 

Tamamen yeni bir yaklaşım belirlenip, göçmenlere karşı iyi tutumlar benimsenebilir. En azından kendi açımdan baktığımda ben küresel ortaklarımla, bu insanlara karşı pozitif tutumlar benimsenmesi gerektiği konusunda hem fikiriz. Onlara iyi davranın diyoruz. Bu bile bu konuda yapılmış bir atılım. 

Bendeniz: Great Reset’i videoyu izledikten sonra okuyunca, içinde çok ilgi çekici örnekler var, geleceğe yönelik güzel bir zihin egzersizi oluyor. Sizle bir özetini ileride paylaşacağım. Sizde edinin ve okuyun derim, zira bu kitap bir “last edition” olarak tarihteki yerini alacak, yazanlar ise, kitapta bahsi geçen konularda karar vericiler ve şu anda olanlardan mesul olan ileri yaştaki bizleriz. Şu andaki genç kuşağın ne düşündüğünü, neye ulaşmak istediğini, nasıl yaşamak istediğini kısa zamanda pratik olarak göreceğiz. Zira kısa zamanda işin başına geçecekler! 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN