Anadolu’nun zengin doğasından gelen ve yüzyıllardır kullanılan zetrin, adı duyulmamış bir lezzet olmasına rağmen tadanları kendine hayran bırakıyor. Kemaliye’ye özgü bu özel baharat, yalnızca birkaç usta tarafından hazırlanabiliyor ve doğru şekilde tüketildiğinde hem şifa kaynağı hem de benzersiz bir tat sunuyor.
YÜZLERCE YILLIK BİR GELENEK
Zetrin, Kemaliye’de kuşaktan kuşağa aktarılan geleneksel bir baharat türü olarak karşımıza çıkıyor. Yapımı büyük emek gerektiren bu karışım, 120 farklı dağ bitkisinin özel oranlarla harmanlanmasıyla hazırlanıyor. Osman Birler gibi ustalar tarafından yaşatılan bu gelenek, günümüzde sayılı kişi tarafından uygulanabiliyor.

BİTKİLER YIL BOYUNCA TOPLANIYOR
Mart ayında başlayan toplama süreci, sonbaharın sonlarına kadar devam ediyor. Munzur Dağları ve Sarıçiçek Yaylası gibi endemik türlerin yoğun bulunduğu bölgelerden toplanan otlar, doğrudan güneş ışığına maruz kalmadan gölgede kurutuluyor. Bu süreçte her bitki özenle seçiliyor ve kuruma koşullarına göre ayrılıyor.
TAŞ DİBEKTEN MODERN MUTFAĞA
Eskiden taş dibeklerde dövülerek karıştırılan otlar, bugün daha pratik ekipmanlarla eziliyor. Ancak kullanılan yöntemler modernleşse de tarifin özü hiç değişmeden günümüze ulaşıyor. Kurutulan ve öğütülen bitkilerden elde edilen zetrin, sofralara gelmeden önce yine geleneksel bir süzgeçten geçiyor.

SADECE SOĞUK YİYECEKLERLE TÜKETİLİYOR
Zetrinin en ilginç yönlerinden biri ise kullanım şeklidir. Asla sıcak yemeklere eklenmeyen bu baharat, yalnızca ekmek, peynir ve salata gibi soğuk yiyeceklerde kullanılıyor. Kemaliye’ye özgü taş fırın ekmeği hafifçe ıslatılıp üzerine serpilerek tüketilen zetrin, zeytinyağı ve peynirle birleştiğinde bambaşka bir tat sunuyor.
“ZETRİN ATEŞİ GÖRMEZ”
20 yıldır bu geleneksel ürünü yaşatan Osman Birler, zetrinin kullanımına dair önemli bir noktaya dikkat çekti. Birler, “Zetrin kesinlikle pişirilmez. Ne çorbaya, ne yemeğe girer. Soğuk ürünlerle tüketildiğinde hem faydası hem lezzeti ortaya çıkar.” ifadelerini kullandı.
Zetrin, hem Anadolu'nun zengin bitki örtüsünü hem de geleneksel yaşam tarzını yansıtan nadir lezzetlerden bir tanesidir. Sayıları giderek azalan ustaların elinde yaşatılan bu özel karışım, kültürel bir miras olarak dikkat çekiyor. Deneyenler ise bu aromatik ve özgün tada bir kez alıştıktan sonra vazgeçemiyor.
