ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post, İstanbul'u beklenen büyük Marmara depremine karşı masaya yatıran detaylı bir haber yayımladı.
Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alan metropolün, tarihi ve kültürel mirasının deprem tehdidi altında olduğuna dikkat çekilen haberde, şehrin sembolik yapıları olan Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı ve Zeyrek Çinili Hamam'ın mevcut durumu mercek altına alındı.
Gazete, bilim insanlarının önümüzdeki 30 yıl içinde büyük bir deprem olasılığının yüzde 40 ila yüzde 60 arasında olduğunu belirtirken, "Saat işliyor, harekete geçme zamanı" uyarısında bulundu.
TARİHİ YAPILAR TEHDİT ALTINDA
"İstanbul'un tarihi bir fay hattının üzerinde uzanıyor" başlığıyla yayımlanan haberde, İstanbul'un sadece Doğu ile Batı'nın kesişim noktası değil, aynı zamanda dünyanın en aktif fay hatlarından biri üzerinde kurulu olduğu vurgulandı.
Şehirdeki yaklaşık 40 bin tarihi yapının depremlere karşı korumaya muhtaç olduğu belirtilirken, binlerce konutun da riskli durumda olduğu ifade edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) verilerine göre, olası bir büyük depremde 700 bine kadar kişinin can kaybı yaşayabileceği uyarısı yapıldı.
Haberde, bu yapıların güçlendirme çalışmalarının, iktidar ve muhalefet arasındaki siyasi çekişmeler nedeniyle sekteye uğradığı da dile getirildi.
İstanbul depremi kaç şiddetinde olacak sorusuna net bir yanıt verilmese de, yıkıcı etkileri olacağı öngörülüyor.
Beklenen İstanbul depremi için ezber bozan teori: Denizde 7'den küçük, karada 7'den büyük olabilir
JEOLOGLARDAN KRİTİK UYARI
Washington Post'a konuşan jeolog Wendy Bohon, bölgenin geçmişte yıkıcı depremler yaşadığını ve gelecekte de yaşayacağını belirterek, asıl sorunun depremin olup olmayacağı değil, ne zaman olacağı olduğunu söyledi.
Wendy Bohon, depremlerin engellenemeyeceğini ancak iyi bir planlama ile sonuçlarının ciddi şekilde hafifletilebileceğini ifade etti.
"Saat işliyor ve şimdi harekete geçme zamanı" diyerek yetkililere ve halka çağrıda bulundu.
İNCELENEN 3 TARİHİ YAPI VE DURUMU
Gazete, olası depremin tarihi dokuya etkilerini daha iyi anlamak için Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı ve Zeyrek Çinili Hamam'ı detaylı olarak inceledi.
Ayasofya: 6. yüzyıldan beri ayakta duran bu eşsiz yapının, tarihi eser koruma yasaları nedeniyle en az güçlendirilebilen eserlerden biri olduğu belirtildi.
Yapının taş, tuğla ve harcın birbirine geçmeli kullanımı sayesinde sismik şokları bir dereceye kadar absorbe edebildiği ancak İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Bölümü'nden Oğuz Cem Çelik'e göre, büyük bir depremde ayakta kalabilmesi için sismik izolatörlere ve temel yalıtımına ihtiyaç duyduğu ifade edildi.
Ancak bu tür bir müdahalenin hem maliyetli hem de yasal engeller nedeniyle çok zor olduğu belirtildi.
Habere göre, hükümet bu yılın başlarında kubbe kurşun kaplamalarını yenileme ve çelik iskeleti güçlendirme gibi kısmi çalışmalar başlattı.
İstanbul depreminde Ayasofya yıkılır mı sorusu uzmanların da en çok tartıştığı konulardan biri.

Yerebatan Sarnıcı: Şehrin altındaki en büyük antik sarnıç olan Yerebatan Sarnıcı, 330'dan fazla sütunla ayakta duruyor.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat'ın açıklamalarına yer verilen haberde, belediyenin sütunlardaki yükü azaltmak için su seviyesini düşürdüğü ve fazla betonu temizlediği belirtildi.
2020-2022 yılları arasında yapılan restorasyonla sütunları güçlendirmek amacıyla çelik bir sistem kurulduğu ve 630 adet yatak eklendiği kaydedildi.
Ancak İTÜ'den Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik, bu önlemlerin yeterli olmadığını ve daha ileri teknolojiye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Zeyrek Çinili Hamam: Mimar Sinan'ın yaklaşık 1530 yılında tasarladığı bu hamam, 2010-2023 yılları arasında Marmara Grubu tarafından kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçti.
Hamamın altına ve çevresine modern bir ikinci yapı inşa edilerek desteklendiği, restorasyonda ise kireç harcı gibi esnek ve dayanıklı malzemeler kullanıldığı belirtildi.
Restorasyon ekibinden Yavuz Suyolcu, tuğla ve kireç harcıyla yapılan yapıların binlerce yıl dayanabileceğini, betonarme yapıların ise 80 yıl sonra bozulduğunu söyledi.
İnşa edilen destek yapısının, hamamın olası bir deprem veya yer altı suyu hareketleri nedeniyle kaymasını önlemek amacıyla tasarlandığı ve maliyetinin milyonlarca euro olduğu kaydedildi.

