Beklenen İstanbul depremi için ezber bozan teori: Denizde 7'den küçük, karada 7'den büyük olabilir

Beklenen İstanbul depremi için ezber bozan teori: Denizde 7'den küçük, karada 7'den büyük olabilir

Marmara Denizi'nin altındaki jeofizik yapıya işaret eden Prof. Dr. Bektaş, “Denizde 7’den küçük, karada 7’den büyük deprem olur” dedi; 1999 ve 1963 depremleri teorisini destekliyor.

FEYZA NUR ÇALIKOĞLU

Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Marmara Denizi'nin depremselliğine dair kamuoyunda süregelen tartışmalara yepyeni bir boyut getiren bir analiz paylaştı. Bektaş'a göre Marmara'nın altındaki jeofizik yapı, deniz içindeki fayların 7'den küçük, karadaki kilitli fayların ise 7'den büyük deprem üretme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.

"Büyük İstanbul Depremi" tartışmaları sürerken, Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla Marmara'nın deprem gizemini açıklayan çarpıcı bir teori ortaya koydu. Paylaştığı jeofizik haritasıyla teorisini destekleyen Bektaş, Marmara Denizi ve çevresindeki fayların neden farklı büyüklükte depremler ürettiğini bilimsel verilerle açıkladı.

photo-2025-08-07-10-08-04

MARMARA'NIN ALTINDAKİ 'SICAK YASTIK' HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİYOR

Prof. Dr. Bektaş'ın teorisinin merkezinde, Marmara Denizi'nin altında yerin "manto" olarak bilinen sıcak katmanının yüzeye daha yakın olması yatıyor. Haritada kırmızı ile gösterilen bu alanlarda, yükselen sıcak manto, üzerindeki deprem üreten kabuğu (litosfer) gererek inceltmiş ve zayıflatmış durumda.

Sıcak ve İnce Kabuk (Marmara Denizi İçi): Yerin altından gelen ısıyla incelen ve yaklaşık 10 km kalınlığa düşen bu kabuk, üzerindeki fayları zayıflatıyor. Bu faylar, "kısmen sürüklenerek" (creep) enerjilerini sık sık daha küçük depremlerle boşaltma eğilimi gösteriyor. Bektaş'a göre bu nedenle deniz içindeki depremlerin büyüklüğü 7'yi geçmiyor.

Soğuk ve Kalın Kabuk (Kara Alanları - Örn: İzmit): Haritada mavi ile gösterilen kara alanlarında ise durum tam tersi. Burada yer kabuğu daha kalın (yaklaşık 17 km) ve soğuk. Bu durum, fayları adeta "kilitliyor". Kilitlenen faylar, enerjilerini çok uzun süre biriktirip aniden boşaltarak 1999 İzmit Depremi gibi 7'den büyük yıkıcı depremlere neden oluyor.

TARİHSEL DEPREMLER TEORİYİ DOĞRULUYOR

Prof. Dr. Bektaş, 20. yüzyılda meydana gelen depremlerin haritadaki dağılımının bu teoriyi doğrular nitelikte olduğunun altını çiziyor.

Haritada da görüldüğü gibi, 1999 yılındaki 7,4 büyüklüğündeki yıkıcı deprem, karadaki "soğuk ve kalın" kabuğun bulunduğu mavi alanda meydana geldi. Buna karşın, 1963 Adalar (6,3) ve 1935 Marmara Adası (6,4) gibi depremler, denizin içindeki "sıcak ve ince" kabuğun bulunduğu kırmızı alanda kalarak 7 büyüklüğünün altında gerçekleşti.

Bu teori, İstanbul ve çevresi için deprem riskinin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor; ancak riskin doğasını ve potansiyel depremlerin büyüklüğünü daha net bir şekilde ortaya koyarak, risk yönetimi ve hazırlık çalışmalarına yeni bir bakış açısı sunuyor.

YORUMLAR (1)
1 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN