FURKAN UZUN
Trabzonspor U19 Takımı UEFA Gençlik Ligi’nde Kuzey’den esen bir rüzgar gibi Atalanta ve Juventus’un ardından İnter’i de eleyerek yarı finale ulaştı. Turnuvada tamamı yerli oyuncularla mücadele eden tek takım olan Karadeniz ekibi, 25 Nisan’da İsviçre’nin başkenti Nyon’da Salzburg ile finale çıkmak için mücadele edecek. Gençlik Ligi’nde tarihi bir dereceye imza atan Trabzonspor, bu başarıya namağlup şekilde ulaştı.
Bir Türk takımının Gençlik Ligi’nde ulaştığı en yüksek başarıya imza atan Trabzonspor aynı zamanda turnuvanın en az gol yiyen 2 takımından biri olmayı da başardı.
Bordo-Mavili ekibin 46 yaşındaki başarılı teknik adamı Eyüp Saka, kazanılan bu başarıda şehrin sahip olduğu genlerin büyük bir rol oynadığını belirterek tarihi başarının sırrını ‘Bu şehrin genlerinde hırs ve azim var’ şeklinde açıkladı.
Saka ayrıca Trabzonspor’un unutulmaz ismi Özkan Sümer’i şiar edindiklerini vurgulayarak ‘Özkan Sümer felsefesi Trabzonspor’da her zaman yaşayacaktır’ ifadesini kullandı.
Trabzonspor’un bu başarısının ülkeyi birleştirdiğini belirten Saka her şeyin hayal etmekle başladığını ifade ederken tarifi imkânsız bir mutluluk yaşadığını dile getirdi.
Sözü daha fazla uzatmadan, Karadeniz’den esen bir fırtına misali tamamı yerli oyunculardan oluşan kadrosuyla Avrupa’nın dev takımlarını eleyerek namağlup şekilde yarı finale ulaşan Trabzonspor U19 teknik adamı Eyüp Saka ile yaptığımız röportaj ile sizleri baş başa bırakalım…
İNTER'İ İYİ ANALİZ ETTİK
İnter turnuvanın favori takımlarından biriydi. Namağlup şekilde çeyrek finale kadar geldiler. Sizinle yaptığımız ilk röportajda henüz rakibi analiz etmediğinizi söylemiştiniz. İnter’i nasıl analiz ettiniz? Size göre güçlü- zayıf yanları nelerdi?
İnter’in son 4 maçını seyrettik. Temel sistemlerinin olduğunu ama rakibe göre de hareket ettiklerini gördük. Her alanda hemen hemen güçlü bir görüntü çizdiklerini ama daha çok orta saha, kanat oyuncuları ve forvetin ön plana çıktığını gözlemledik. Dolayısıyla analizlerimizi yaparken orta saha oyuncularını özellikle akan oyunda topla buluşturmamaya çalıştık. Topu bir alana sıkıştırarak oradan bire bir baskı yaparak kazandığımız toplarda da geçiş yapmaya çalıştık. İyi durduğumuzu planın işlediğini söyleyebilirim. Dolayısıyla attığımız golü de görüyorsunuz. Hem forvet hem orta saha oyuncusuna yapılan baskı sonrasında kazanılan top ile golü bulduk ve sonuca ulaştık.
Önceki röportajımızda ön alan baskısına önem verdiğinizi söylemiştiniz. Fakat İnter maçında zaman zaman geride bekleyen bir Trabzonspor izledik. Bilhassa ilk yarıda böyle bir görüntü vardı. Bu bir tercih miydi? Yoksa spontane gelişen bir durum muydu?
Hayır tercihen yapılan bir plandı. Oyun başlangıç planımız rakibi, bizim 2. bölgemize kadar bekleyerek alanı ve mesafeleri iyi kontrol ederek önce bize karşı ne yaptığını, nasıl oynamaya çalıştığını gözlemlemekle geçti. Biz, önce görelim ondan sonra hamle yapalım diye planlamıştık. Dolayısıyla ilk yarı böyle bir dengeli oyunla geçti. İkinci yarı oyun başlangıcımızı biraz daha ön alana doğru taşıdık.
Maçın ilk yarısında İnter daha etkili gibi gözükmesine rağmen ikinci yarıda ise net bir şekilde üstünlük kurdunuz. Rakip ceza sahasına girme sayılarında rakibinizden iki kat daha başarılıydınız. İnter ikinci yarıda isabetli şut dahi atamadı. Soyunma odasında nasıl bir konuşma, analiz yaptınız ki bu kadar farklı bir ikinci yarı izledik?
Dediğim gibi ilk yarı itibariyle önce rakibin ne yapacağını gözlemlemek istemiştik. Dolayısıyla maça başlangıç durumumuz daha dengeli ve kontrollüydü. Rakibi biraz daha bekleyerek karşıladık. Ama 2. yarıda hücum opsiyonlarımız konusunda çocuklara biraz daha cesur ve kararlı olabileceğimizi gösterdik ve neyi, nasıl yapabileceğimizi görsel olarak analizle gösterdik. Çocuklar bunu iyi uyguladı, önde kalarak topa sahip olarak oynamaya çalıştık ve bunun karşılığını da aldık.
TAKIM SAVUNMASI OLMAZSA OLMAZIMIZ
İnter bu sezon Gençlik Ligi’nde ilk defa bir maçta gol atamadı ki buraya gelene kadar City, Leverkusen ve Arsenal gibi dev takımları yenerek geldiler. Hücumda bu kadar etkili olan bir takımı nasıl durdurdunuz? Antrenmanlarda daha çok takım savunmasına mı önem verdiniz?
Kesinlikle. Biz takım savunmasına çok önem veriyoruz. Sadece İnter maçıyla alakalı değil, diğer maçlarda da buna önem veriyoruz. Ama bu maçta söylediğim gibi rakibi iyi analiz ederek, oyunu bir bölüme sıkıştırdığımızda alan ve mesafeleri iyi kontrol ettiğimizde yapacak olduğumuz bire bir baskılarla rakibi zorlayacağımızı düşünüyorduk, bunu planladık ve yaptık Çocuklarım doğru cevap verdiler.

Trabzonspor bu turnuvada çeyrek finale ulaşan takımlar arasında Az Alkmaar ve yarı finaldeki rakibiniz Salzburg ile namağlup üç takımdan biri ve yine Az Alkmaar ile birlikte en az gol yiyen iki takımdan biri. Ön alan baskısı ve hücum futboluna önem veren bir takım ve hoca olarak takım savunmasındaki ve birlikteliğindeki bu başarınızın sırrı nedir?
Dediğim gibi biz bu çalışmaları sahada, salonda görsel olarak analiz olarak yapıyoruz. Her maçımızın analizini yaparak ne yaptığımızın ve ne yapmamız gerektiğini çok net bir şekilde her maçtan sonra oyuncularımızla konuşuyoruz ve bunları sahada istiyoruz. Dolayısıyla çocuklarımız bu isteklerimize karşı, sahada sonuç almaya başladığı andan itibaren daha coşkulu ve cesaretliler. Bizim için bu, bir süreçle alakalı gelişen bir durum. Bunda başarılı olduğumuz için çok seviniyorum. Zaman zaman rakibe göre ön alan baskısı da yapıyoruz ama takım savunması vazgeçilmezlerimizden bir tanesi.
TARAFTARIN DESTEĞİ TARİFİ İMKÂNSIZ BİR MUTLULUK YAŞATTI
Karşılaşmayı resmi rakamlara göre; 40 binden fazla taraftar takip etti ki bu aynı zamanda bir rekor olarak tarihe geçti. Böyle bir atmosferde sahaya çıkmak size neler hissettirdi?
Müthiş bir duygu. Tarifi imkânsız bir mutluluk yaşattı. Bu yaş kategorisinde bu kadar seyircinin katılım sağladığı bir maç, daha yok. Bu, bizim için müthiş bir enerji ve motivasyon kaynağı oldu. Takımı olumlu ve pozitif yönde etkiledi. Bu tarz maçları daha önce de iç sahada oynamış olmamız bizi birazcık daha heyecan bakımından stabil tuttu.
TEMASLI OYNAMAYI SEVİYORUZ
Bu sezon Gençlik Ligi’nde hemen hemen her maçta rakibinizden daha fazla sayıda faul yaptınız. İnter maçında da faul sayılarında 13-8 üstündünüz. Takımınızın bu kadar sert ve agresif oynaması sizin bir tercihiniz mi?
Bu bizim net bir tercihimiz. Ama bu ‘faul yapalım’ olarak değil. Biz temaslı oyun oynamayı seviyoruz. Oyuna ve topa karşı agresif olmayı seviyoruz. Oyuncu özelliklerimizin bazıları da buna uygun. Agresif, temaslı ve tempolu oyunu tercih ettiğimizden dolayı böyle bir tablo ortaya çıkıyor.

HER ŞEY HAYAL ETMEKLE BAŞLAR
Ayrıca Juventus karşılaşması haricinde her maçta topla oynama oranı bakımından rakibinizden üstündünüz. Yani aslında buraya kadar baskın, dominant bir oyun tarzıyla geldiniz. Turnuvanın başından bu yana bu şekilde bir başarı hikayesi hayal ediyor muydunuz?
Bir defa her şey hayal ile başlar. Biz çocuklarımızla konuştuğumuz zaman, geçen sene şampiyon olduğumuz andan itibaren her takımla mücadele edebileceğimizi göstermiş ve potansiyelimizi açığa çıkarmıştık. Başlangıç pozisyonu olarak biz, her maçı çok değerli görerek elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak oynadık. Bunu biz, hayalimizi kurduğumuz noktaya ne kadar taşır? Düşünmeden yaptık açıkçası. Biz asla pes etmeden, mücadele ederek gidebileceğimiz noktaya kadar gitmeyi zaten kafaya koymuştuk.
Yarı finaldeki rakibiniz Salzburg olacak. 3 sene önce bu turnuvada final oynadı ve Benfica’ya mağlup olarak finali kaybetmişlerdi. Rakibinizi izleme şansı bulabildiniz mi?
Net bir izleme şansı bulamadım. Ama köklü bir altyapı kulübü olduğunu, bir altyapı felsefesi olduğunu, bu konuda çok değerli, önemli yatırımları olduğunu zaten biliyoruz. Çok zor bir maç olacağını da biliyoruz. Ama dediğim gibi biz, oyuncularımızı geliştirmek adına bu turnuvaya ve maçlara bakıyoruz. Onların gelecek futbol yaşamlarına katkı sunabilmek için bu turnuvanın çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Bizim için her rakip değerli. Kazanabilirsek ne ala, finale çıkabilirsek çok güzel. Ama biz, buna daha çok gelişim olarak bakıyoruz.
KENDİ FELSEFEMİZİ ORTAYA KOYACAĞIZ
Yarı final maçı, daha önceki maçların aksine İsviçre’de ve düşük seyirci kapasitesine sahip bir stadyumda oynanacak. Bu durum sizin için bir handikap yaratabilir mi?
Ben öyle değerlendirmiyorum. Sonuçta 68’e 105 ebatlarında bir sahada oynayacağız. İki takımın şartları eşit olacak. Biz, kendimizi ifade etmeye çalışacağız. Kendi oyunumuzu ve felsefemizi sahaya yansıtmaya çalışacağız. Dolayısıyla bu, iki takım açısından da eşit bir durum. Sonuç ne olacak? Onu zaman gösterecek.
SABRİ SARIOĞLU MAÇIMIZA GELMİŞ OLSAYDI MEMNUN OLURDUK
Tamamı yerli oyunculardan oluşan birtakım olarak tarihi bir başarıya imza atmanıza rağmen oyuncularınız U19 Milli Takım’ında çok az süre buldu. Oyuncularınıza karşı bir negatif ayrımcılık yapıldığını düşünüyor musunuz?
Bizim takımımızdan 4 oyuncu Milli Takım’a seçildi. Ama oyuncularımızın şans bulup bulmaması tamamen hocanın takdiridir. Hocanın inisiyatifidir. Saygı duymak lazım. Hoca, Milli Takım oyuncu havuzunu belki bizden daha iyi biliyordur. Dolayısıyla onun tercihleri bu yönde olmuştur. Saygı duymak lazım.
U19 Milli Takım teknik adamı Sabri Sarıoğlu karşılaşmayı izlemeye gelmedi. Bu durum sizin için bir sürpriz miydi? Şaşırdınız mı?
Açıkçası takip etmedim. Gelmiş olsaydı çok memnun olurduk. Sabri hocamızı çok iyi ağırlar, karşılardık. Ama belki bir sorunu veya acil işi vardır ve o yüzden gelememiştir. Onu bilemiyorum. Onun hakkında bir yorum yapamayacağım.
Milli Takım yetkililerinin takımınıza karşı ilgisiz kaldığını düşünüyor musunuz?
Ben öyle değerlendirmiyorum. Biz, kendi işimizi en iyi şekilde yapmaya, oyuncularımızı en iyi şekilde değerlendirmeye ve potansiyeli açığa çıkartmaya çalışıyoruz. Bu çocuklarımızı A Takım ve Türk futboluna sunabilmenin planlarını yapıyoruz. Dolayısıyla diğer taraflar bizim işimiz değil. Bu çocuklar yeter ki sahada kendilerini doğru ifade edebilsinler. Ona odaklanmış durumdayız.
TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞTİRDİK
Türkiye’de A Takım seviyesinde büyük bir rekabet olmasına rağmen siz aslında bir anlamda tüm Türkiye’yi birleştirdiniz. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi Trabzonspor’un ezeli rakipleri de sizin başarınızla gurur duydu, mutlu oldu. Başka takımı tutan insanların da sizinle gurur duyması, sizinle mutlu olması size neler hissettiriyor?
Çok çok çok mutlu olduğumuz bir durum ortaya çıktı. Bundan önce de bu tarz paylaşımlar yapılıyordu ama bu durum, sizin söylediğiniz gibi herkesi birleştirici bir durum olarak ortaya çıktı. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu mesel sadece Trabzonspor’un meselesi değil. Altyapının, Türk futbolunun meselesi. Dolayısıyla bir nebze olsun bu durum herkesi birleştirdiyse ve olumlu, pozitif bir bakış açısı etkilediyse, buna da biz neden olduysak ne mutlu bize.

YETENEK VE POTANSİYELİMİZ YÜKSEK
Tamamı yerli oyunculardan oluşan takımınız ile dev takımları saf dışı bırakarak aslında tekrarlanması mümkün olmayan bir başarıya imza attınız. Size göre bu takımın en büyük gücü nedir? Yetenek mi, hırs mı, birliktelik mi?
Hepsini sayabiliriz. Yeteneğimiz var, potansiyelimiz yüksek. Hırsımız, azmimiz var. Çalışma azmimiz var. Kulübümüzün bize sağladığı imkanlar var. Çok sağ olsun başkanımız Ertuğrul Doğan ve yönetim kurulu, bundan önceki yönetimde olduğu gibi göreve geldikleri günden itibaren altyapıya çok önemli katkılar sağladılar. Özellikle Ertuğrul Doğan başkanımızın altyapıya olan bakış açısı çok maddi ve manevi olumlu ve pozitif yönde. Ayrıyeten bu vesileyle ona da katkıları ve bize olan ilgisinden dolayı ona da çok teşekkür ediyoruz. Dolayısıyla bunların hepsi ayrı ayrı başarının ortaya çıkmasında etken oldu.
Bu başarısı sadece U19 başarısı olarak gözüküyor ama aslına bakarsan az önce de dediğim gibi tamamen bir altyapı başarısıdır. Orda da çok değerli hocalarımız vardır. Onların da katkısı vardır. Dolayısıyla bu, tek başına yapılmış bir durum değil. Topyekûn altyapı hocasıyla, malzemecisiyle, antrenörüyle, doktoruyla bütün parametleriyle oluşan bir durumdur. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
BU ŞEHRİN DNA’SINDA HIRS, İNANÇ, MÜCADELE ETMEK VE AZİM VAR
Trabzon şehrini ve Trabzonspor’u her alanda ön planda olduğunu görüyoruz. Futbol, sanat, siyaset, edebiyat, boks… Trabzon’u diğer şehirlerden ayıran en önemli faktör size göre ne ki her alana baktığımızda Trabzon’u ve Trabzonspor’u başarıyla görüyoruz. Size göre bu şehrin genlerinde DNA’sında ne var?
Bu şehrin DNA ve genlerinde bulunduğu ortamda öne çıkmak var. Fark yaratmak ve yaptığı işi en iyi şekilde yapmak, yapacağı işi kotarmak var. Yani inanç var, hırs var. Azim var. Zorluklarla mücadele etmek var. Bütün bu karakteristik özellikler bizim coğrafyamızın insanında var. Dolayısıyla biz, bulunduğumuz yeri değerli kılmak istiyoruz. Bakış açımız bu yönde. Bu yönde olduğu için sizin söylediğiniz durumlar ortaya çıkıyor ve fark yaratmış oluyoruz.
RAKİPLERİMİZ BİZDEN DAHA İYİSİNİ YAPARLARSA MUTLU OLURUZ
Bu başarıyı birkaç yıl sonra Trabzonspor dışında bir takımın yine gerçekleştirebileceğini düşünüyor musunuz? Yoksa Trabzonspor’un bu başarısı, sizin gözünüzden de tekrarlanması çok zor hatta mucize olan bir başarı mı?
Bu soruya şöyle cevap verebilirim. Gönül istiyor ki çok daha iyi başarılar olsun. İnanıyorum ki tüm kulüplerimiz bunu yapabilecek oyuncu potansiyeline sahipler. Neden olmasın? Hatta bizden daha iyisini yapsınlar. Biz mutlu oluruz. Türk futbolu gelişsin, Türk sporcusu kendini ifade edebilsin, biz mutlu oluruz.
TARİFİ İMKÂNSIZ BİR MUTLULUK YAŞIYORUM
Trabzonspor kulüp tarihinde Avrupa arenasındaki en büyük başarı sizinle yakalandı. Trabzonspor’un tarihinde Avrupa’daki en büyük başarısının u19 takımıyla ve sizin yönetiminizde yakalanması size neler hissettiriyor?
Tarifi imkânsız mutluluk ve çok çoşkulu bir duygu içerisindeyim. Bunu anlatmaya kelimeler yetmez. Bu gururu yaşamakla birlikte bu imkânı bize sunan kulübümüz ve camiamız ile yaşamak bize çok daha fazla mutluluk veriyor. Herkese teşekkür ederim. Emeği geçen herkes için çok saygı duyulacak bir durum.
Takımdaki oyuncu profiline baktığımız zaman Trabzonspor altyapısından daha önce çıkan oyuncuların aksine bir durum var. Daha önce altyapıdan Hami Mandıralı, Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz, Abdülkadir Ömür ve Yusuf Yazıcı gibi özel yetenekler ve hızlı oyuncular çıkmasına rağmen sizin takımınızda bu tip bir oyuncu yok gibi gözüküyor ve daha ziyade takım oyunuyla başarıya ulaşmış gözüküyorsunuz. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Saydığınız oyuncular gerçekten özel yetenek oyuncular. Bu tür özel yeteneğe sahip oyuncuları bulmak ve yetiştirmek çok kolay bir durum değil. Önemli olan bu tip oyuncuları bulduğumuz zaman doğru planlama ile yukarıya doğru taşımaktır. Ama takım ruhunu, takım çalışmasını, takımla birlikte oynamayı ve diğer tamamlayıcı oyuncuların potansiyelini açığa çıkartarak bir takım oluşturmak aslında işin en doğal olanı. Dolayısıyla biz bunun ne kadar önemli olduğunu az önce takım savunması çalışmalarında söylemiştik. Takım kurmada da aynı şekilde. Biz, takım ruhunu oyuncularımızda olması gereken şeyin en başında görüyoruz. Bu başarı da bunun temel taşlarından bir tanesidir.

4-6-0 TAKTİĞİNİN BAZI HANDİKAPLARI DA VAR
4-6-0 taktiği İtalya Milli Takım teknik direktörü Spaletti ile yaygınlaşmış bir taktik. İnter maçı dahil olmak üzere Gençlik Ligi’ndeki çoğu maçta bu taktiği kullandınız. Bu taktiğin avantajı ve dezavantajı size göre nedir ve oyuna sonradan dahil ettiğiniz Ekrem Terzi, turu getiren golü attı. Bu konuda nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Ekrem orta saha oyuncusu. Forvet değil. Dolayısıyla onunla da başlasaydık yine 4-6-0’a yakın bir taktik ile oynayacaktık. Buradaki oyun planımız, başından sonuna kadar oyunu bölümler halinde düşündüğümüzde biz oyun başlangıç planımızda iki kanat oyuncumuzun hızından, savunma arkası koşularından yararlanıp Duymaz’ı da biraz daha bağlantı oyuncusu şeklinde hızını ön plana çıkartacak şekilde kullanmak istemiştik ve başta da söylediğim gibi önce rakibimizi tartalım, durduralım diye düşündük.
Sürecin doğru gelişmesi ve son bölümdeki hamlelerimiz düşüncelerimize cevap verdi. Dolayısıyla planımız doğrultusunda iyi işler yaptık. 4-6-0’da direkt bir santrfor olmadığı için belki orada topu önde tutma süremiz azalabiliyor. Oradaki oyuncumuzun biraz daha top almak için orta sahaya doğru gelmiş olması bizi biraz daha derinde tutmuş oluyor. Bunu yapmış olunca da hücuma geçerken biraz gecikebiliyoruz. Tabi bu tarz handikapları var.
Ancak doğru oynadığımız zaman iki kanat oyuncumuzu daha çok hücum opsiyonu içerisine kattığımız zaman ve bu oyuncuların gol bölgesine girmesini daha iyi planladığımız zaman rakibin kontrolsüzlükleri, dengesizlikleri ortaya çıkıyor. Bu durum da bize avantaj sağlayabiliyor.
İNTER İÇİN 3-4 DURAN TOP ORGANİZASYONU HAZIRLAMIŞTIK
Daha önceki maçların aksine İnter maçında duran toplarda sık sık orta açtınız. Juventus ve Atalanta maçlarında duran topları sık sık paslaşarak kullanan bir takımdınız. Bu farklılığın nedeni nedir? Rakip analizi sonrasında bu şekilde mi karar aldınız yoka bu bir spontane durum muydu?
Aslında İnter maçında da 3-4 duran top organizasyonumuz vardı. Rakip daha çok adam adama savunma yapıyordu. Bunun için bir duran top çalışmamız vardı. Ama oyunun gelişiminde rakibinde tabi buna doğru ve sert cevap vermesi bazen o organizasyonu bozdu ve oyuncularımız kendi inisiyatifleri gereği duran topları direkt şekilde kullandılar bu da maçın içerisinde olabilecek durumlardan bir tanesi. Rakip sert bir savunma yapıyordu. Fizikli bir takımdı.
ÖNCE YETENEK SONRA FİZİKSEL KALİTE
Fizik kaliteden bahsettiniz. İki takım arasındaki fizik farkı net bir şekilde göze çarptı. İnter fizik olarak Trabzonspor’dan üstün bir takımdı. Bir Türk takımıyla bir İtalyan takımı karşı karşıya geldiği zaman aradaki bu fizik kalite sizce neden kaynaklanıyor?
Bunun tabi spesifik olarak ‘şu ölçülerdeki oyuncu daha iyi oyuncudur’ şeklinde bir bakış açısı olamaz. Ama günün şartlarında fiziksel, atletik yapısı tercih ediliyor. Bizde bu tür oyuncuları tercih etmeye çalışıyoruz ama şöyle bir durum var İnter takımı kadrosuna baktığımız zaman Avrupa futbolunda söz sahibi ülkelerden 8-10 oyuncusu var. Oyuncu havuzları sadece İtalya’dan ibaret değil. Fransa, Arjantin, Fas, Slovenya var. Onların havuzu daha iyi ve daha elit oyuncuları seçerek alabiliyor. Biz ise sizin bahsettiğiniz gibi oyuncu havuzumuzu kendi şehrimiz ve bölgemizden oluşturuyoruz. Dolayısıyla bu biraz da bundan farklı kaynaklı olabilir. Bizim bakış açımız önce yetenek sonrasında ise fiziksel kalite olması yönünde.
ÖZKAN SÜMER FELSEFESİ HER ZAMAN YAŞAYACAK
Özkan Sümer Trabzonspor’un efsane teknik adamı ve başkanı. Oyuncularınız kupayı Özkan Sümer için kazanmak istediklerini söylediler. Siz Özkan hocayla çalıştınız. Neler söylemek istersiniz?
Evet beraber çalıştık. Hocamızı anlatmaya saatler, günler yetmez. Özkan Sümer, camiamız ve Türk futbolu için çok değerli ve derin bir hocamızdı. O bizim için bir arşivdi, çok değerliydi. Biz, onun altyapıya ve kulübümüze bakış açısını bir kültür ve felsefe olarak şiar edindik. Dolayısıyla onun yolundan gidebiliyor ve felsefesini hayata geçirebiliyorsak ki geçirmeye çalışıyoruz. Bu bizim için çok değerli. Özkan Sümer felsefesi Trabzonspor’da her zaman yaşayacaktır.
Trabzonspor'un efsane başkanı ve teknik adamı Özkan Sümer
DÜNYA FUTBOLUNA YÖN VEREN TEKNİK ADAMLARI TAKİP EDİYORUM
Teknik adam olarak Türkiye’de ve dünya futbolunda bireysel olarak siz kimleri örnek alıyorsunuz ve teknik adam olarak kendinizde gördüğünüz en kuvvetli- zayıf özellik olarak neyi görüyorsunuz ve son olarak neler eklemek istersiniz?
Dünya futboluna yön veren hocaların hepsini hemen hemen takip etmeye çalışıyoruz. Guardiola pas oyununa dayalı bir futbol oynarken Klopp ise daha çok geçiş oyununa önem veriyor. Dolayısıyla biz, bunların hepsini bir şekilde kendimize kazandırmak istiyoruz. Bunları planlarken kendi takımımızın ve oyuncularımızın da neler yapabileceğini göz önünde bulundurarak planlar yapıyoruz. Biz kendimizi geliştirmek adına hepsine neler alabiliriz? Neyi nasıl yapıyorlar? Günün futbolu neyi istiyor? Bireysel gelişim nasıl daha iyi yapılır? Bunların hepsini kendimize katmaya çalışıyoruz.
Çok teşekkür ediyorum. Geçende konuşmuştuk. Bu ilgi ve alakayı gösteriyorsunuz. Çok sağolun. Şampiyonluk sonuç olabilir ama asıl sonuç, bu oyuncuları Trabzonspor ve Türk futboluna kazandırabiliyor muyuz? Onun derdinde olacağız.

