Anayasa Mahkemesi, eski Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan hakkında, 2010 yılındaki referandum için "Eğitimli kesim 'hayır', eğitimsiz kesim 'evet' diyor' sözleri nedeniyle kınama kararı alınmasını ifade özgürlüğünün ihlali saydı. Çölaşan'a yaklaşık 20 bin lira tazminat ödenmesine hükmedildi.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Çölaşan, katıldığı panelde ve bir televizyon programında 2010 referandumu için "Eğitimli kesim 'hayır', eğitimsiz kesim 'evet' diyor" ifadelerini kullandı ve hükümete yönelik eleştirilerde bulundu. Bazı milletvekillerince açılan 5 davada, yerel mahkemeler Çölaşan'ın tazminat ödemesine hükmetti. Yargıtay, tazminat yerine "kınama cezası"na karar vererek yerel mahkemelerin kararını bozdu.
"Eleştiri sınırını aştı"
Mahkemeler de Yargıtayın kararına uyarak, "Doğrudan davacıları hedef almamakla birlikte Anayasa referandumunda evet oyu verilmesini sağlayan veya evet oyu veren şahısların hedef alındığı, matufiyet (yönelik olma) unsurunun gerçekleştiği, söylenen sözlerin de eleştiri sınırını aştığı" gerekçesiyle Çölaşan hakkında kınama kararı aldı. Bu karar Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti. Çölaşan, bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
"Başvurucunun verdiği anlam ötesinde bir anlam yüklenmemeli"
"İfade hürriyeti hakkının ihlal"
Yüksek Mahkeme, Çölaşan'ın ifade hürriyeti hakkının ihlal edildiğine karar vererek, 19 bin 931 lira tazminat ödenmesine hükmetti. Kararda, ifade özgürlüğünün büyük ölçüde eleştiri özgürlüğünün güvence altına alınmasını hedeflediği ve düşüncelerin açıklanması ve yayılması sırasında kullanılan ifadelerin sert olmasının doğal karşılanması gerektiği belirtildi.
Anayasa'nın 26. maddesinin siyasi ifadeler ile kamuyu ilgilendiren ifadelere yönelik pek az sınırlamaya yer verdiği ifade edilen kararda, "Siyasi bir tartışmayı savunmak, demokratik toplumun temel unsurudur, bu sebeple zorlayıcı nedenler olmadıkça siyasi ifadeye kısıtlama getirilmemesi gerekir" görüşü aktarıldı.
"Asıl amacının davacıları küçük düşürmek"
Somut olayda başvurucunun, referandum sonucunda Anayasa'da önemli ölçüde değişiklik yapılmasına yönelik sert ifadeler kullandığı kaydedilen kararda, Yargıtayın başvurucunun dile getirdiği düşüncelerin ve sarf ettiği sözlerin bütün olarak davacıların şeref ve itibarlarına saldırı anlamı taşıdığına karar verdiği vurgulandı. Kararda, "Dairenin, başvurucunun asıl amacının davacıları küçük düşürmek olduğunu kabul etmesi ancak başvurucunun kullandığı kelimelere onun verdiği anlamın ötesinde anlamlar yüklemesiyle mümkün olmuştur. Başvurucunun kullandığı ifadelere onun verdiği anlamın ötesinde bir anlam yüklenmemelidir" değerlendirmesinde bulunuldu.
