Muhafazakâr adalet!

İnfaz kanunlarıyla oynamak bize mahsus bir âdet. Cezaevleri tıka basa dolunca infaz kanunu imdada yetişir. İçeridekilerin bir kısmı tahliye edilir ki yenilere yer açılsın.

Son infaz kanunu, evet Kovid Yasası’ndaki ayırımı giderdi ama nihayet yeni 55 bin tahliye ile yeni hapislere yer açıldı.

Türkiye hapishanelerinde en çok hapis bulunduran ülke!

Bunu ne Cumhurbaşkanı, ne Adalet Bakanı ağzına alır.

Rakamları, Lozan Üniversitesi’nin Avrupa Konseyi için hazırladığı Ceza İstatistikleri Yıllığı’ndan aldım.
2024 itibariyle 100.000 nüfus başına Türkiye cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlü sayısı 356’dır. Avrupa ortalaması ise 122.

Görüyorsunuz, hapishaneleri doldurmada “Türkiye Yüzyılı”nı gerçekleştirmişiz!

ON BEŞ YILDA

Peki, diğer Avrupa ülkelerinde nasıl? Bizdeki 356 hapis karşılığında, yine 100.000 nüfusta bu sayı Yunanistan’da 98, Bulgaristan’da 86, Almanya’da 71.

Temel sorun, toplumdaki şiddet eğiliminin artmasıdır.

Toplumsal ve ahlaki dokudaki çözülme ve hukuka saygı kültürünün erozyonu birinci etkendir ceza evlerimizin dolup taşmasında…

2009 yılında aynı istatistik serisinde, 100.000 nüfusa düşen tutuklu ve hükümlü sayısı Türkiye’de 161 idi. Rusya’da 620 idi, komünizmin çökmesinin yol açtığı kaotik ortamın devam eden etkisiyle.

2009’daki 161’den 2024’te 356’ya çıkmak, on beş yılda ahlaki ve toplumsal yapıdaki yozlaşma ile hukuka güvendeki düşüşün göstergesidir. Nitekim aynı araştırmaya göre, 2005-2024 arasında cezaevi nüfusunun artış oranı Türkiye’de yüzde 369’dur! Dünyada bunun benzeri yok. Bizden sonra yüzde 76 artışla Arnavutluk, yüzde 70 artışla Sırbistan geliyor.

AHLAKİ DOKU

En önemli sebep şüphesiz “anomi” denilen kuralsızlık ya da normların, değerlerin aşınmasıdır. Sosyolog Durkheim, hızlı şehirleşme dönemlerinde “anomi”nin oluştuğunu göstermişti. Fakat Türkiye’deki yozlaşma sırf “anomi” faktörüne bağlanamaz.

Aşırı siyasi kutuplaşma da değerleri aşındırdı. Kayırmacılık da değerleri aşındırdı. Siyasallaşan yargıya güvenin vahim surette düşmesi de değerleri aşındırdı.

Kamu İhale Kanunu’nundaki istisnaların kural haline getirilmesi de değerleri aşındırdı. “Mülakatlar”daki partizanlık da değerleri aşındırdı…

AYM ve AİHM kararlarının, özellikle de toplumu en çok etkileyebilecek kritik dosyalarda rafa kaldırılmasının, “uymuyorum, saygı da duymuyorum” tavrının toplumdaki yansımaları göz ardı edilebilir mi?

Ak Parti’nin 2001 Program’ında vaad ettiği “Siyasi Etik Yasası” neden çeyrek asırdır çıkarılmadı?

Avrupa Birliği’nin vizesiz geçiş için koştuğu şartlardan biri, “Yolsuzlukla Mücadele Kanunlarının çıkarılması” idi; 2015’te buna imza attığımız halde on yıldır çıkarılmamış olmasının toplumsal ve ahlaki yapıyı nasıl etkilediğini görmezden gelmek mümkün mü?

AYM VE AİHM

AYM’ye ve AİHM’ye başvurularda da rekorun bizde olması, aynı vahim tablonun diğer bir dışa vurumudur.

AYM’ye 2012 yılından itibaren yapılan bireysel başvuru sayısı 703 bin 382 oldu, 82 bine yakın “hak ihlali” kararı verildi.

Eski Başkan Zühtü Arslan söylemişti:

“AİHM önünde şu anda 70 bine yakın derdest başvuru bulunmaktadır ve bu başvurular 47 ülkeden alınan başvurular. Anayasa Mahkemesi neredeyse tek başına AİHM’in 47 ülkeden aldığı kadar başvuru alıyor.” (14 Şubat 2022)

Türkiye AİHM’ye başyurularda da en önlerde gidiyor. Daha on beş gün önce, AİHM benzeri olmayan bir karar verdi: 2.420 hükümlüyü kapsayan kararlarında, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesiyle, “adil yargılanma hakkı”nın ihlal edildiğine karar verdi.

Bizim yargı, AYM’nin bile hak ihlali kararlarını uygulamıyor. Son örnek, AYM, Tayfun Kahraman’ın tamamen delilsiz mahkum edildiğine, yeniden yargılanması gerektiğine karar verdi ama mahkeme AYM’nin kararını beğenmiyor, uygulamıyor, buna yetkisi varmış gibi!

Anayasa, 153. Maddesinde “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” demiyor muş gibi!

Muhafazakar iktidarın ‘adalet’ tabloları bunlar!

YORUMLAR (253)
253 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.