Türkiye'nin teknolojik dönüşüm yolculuğunda uzun süredir beklenen 5G teknolojisi için önemli bir adım atıldı.
17 Ekim 2025 tarihinde gerçekleştirilen 5G frekans ihalesi ile ülkedeki üç büyük mobil operatör, yeni nesil 'süper ağlar'ın kurulması için gerekli frekans tahsislerini güvence altına aldı.
Yapılan ihale sonucunda Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone şirketleri, 5G spektrum hakları için devlete toplamda 2 milyar 945 milyon dolar ödeme taahhüdünde bulundu.
Frekans tahsisinde en yüksek payı Turkcell elde ederken, Türk Telekom ikinci, Vodafone ise üçüncü sırada yer aldı.
Bu gelişme, mobil internet kullanıcılarının yüksek hızda internete kavuşması yolunda somut bir başlangıcı işaret ediyor.
5G NE ZAMAN GELECEK? 5G'NİN DEVREYE GİRİŞ TARİHİ VE KAPSAMA ALANLARI
Euronews'ten Çağla Üren'in haberine göre, mobil iletişimde beşinci nesil olarak adlandırılan 5G'nin, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Ulaştırma Bakanlığı'nın planlamaları doğrultusunda 1 Nisan 2026 tarihinde kullanıma sunulması öngörülüyor.
Başlangıç aşamasında, Türkiye'de 5G hizmeti ilk olarak büyük şehirler ve yoğun nüfuslu bölgelerde aktif edilecek.
Takiben bu yeni nesil ağ, kademeli bir yayılımla tüm ülkeyi kapsayacak hale getirilecek.
60 uyduluk Türk gözlem ordusu geliyor! Artık dünyayı daha yakından izleyeceğiz
700 MHZ FREKANSI: KIRSALDA EŞİT PERFORMANS HEDEFLENİYOR
İhalede kritik bir öneme sahip olan 700 MHz frekans bandı, operatörler arasında eşit bir dağılımla sonuçlandı.
2x10 Mhz bant genişliğindeki A1 paketini Turkcell 429 milyon dolarla, A2 paketini Vodafone 426 milyon dolarla, A3 paketini ise Türk Telekom 425 milyon dolarla kazandı.
Bu eşit dağıtım, özellikle kırsal alanlar ve baz istasyonlarına uzak mesafelerde yaşayan kullanıcılar için eşit mobil performans sağlanması açısından stratejik bir önem taşıyor.
Düşük frekanslar, daha geniş bir kapsama alanı sunma yeteneği sayesinde kırsal kesimdeki hizmet kalitesini artırmada kilit rol oynuyor.
5G NEDİR?
5G, İngilizce 'fifth generation' (beşinci nesil) teriminin kısaltması olup, mobil iletişim teknolojilerinde bir sıçramayı ifade ediyor.
Önceki nesillere kıyasla en belirgin farkları, çok daha yüksek hız, ultra düşük gecikme süresi (hedef 1 milisaniye) ve aynı anda çok daha fazla cihazı destekleme kapasitesi sunmasıdır.
Mobil iletişim serüveni, 1980'lerde sadece analog ses iletimi sunan 1G ile başladı.
1990'larda 2G ile dijital ses ve GSM (mesajlaşma) hayatımıza girdi.
2000'lerde 3G, mobil internetin kapılarını araladı ve sınırlı hızlarla da olsa mobil web ve görüntülü aramayı mümkün kıldı.
2010'larda gelen 4G ise veri hızını 100 Mbps'den 1 Gbps'e taşıyarak mobil geniş bandı yaygınlaştırdı.
2020'lerdeki 5G ise nesnelerin interneti (IoT) ve makineden makineye iletişimin ana altyapısı olmayı hedefliyor.
Türkiye'de her 10 kişiden 7'si internetteyken mutsuz, stresli, kaygılı!
NESNELERİN İNTERNETİ (IOT) VE 5G EKOSİSTEMİ
Nesnelerin interneti (IoT), internet bağlantısı ve sensörler aracılığıyla cihazların ve nesnelerin birbiriyle veya merkezi sistemlerle veri alışverişi yapmasını tanımlıyor.
Bu, akıllı telefonlar dışındaki makineler, araçlar, ev aletleri, kameralar ve tıbbi cihazların da internete bağlanması anlamına geliyor.
Uzmanlar, 5G'nin düşük gecikme ve yüksek cihaz yoğunluğunu yönetme yeteneği sayesinde, otonom araçlardan uzaktan ameliyatlara kadar birçok uygulamanın yaygınlaşmasında kritik bir rol oynayacağını belirtiyor.
4G'nin yetersiz kaldığı bu alanlarda 5G, ideal bir altyapı olarak öne çıkıyor.
TÜRKİYE NEDEN 4G YERİNE 4.5G'Yİ TERCİH ETTİ?
Türkiye'nin mobil nesiller arası geçişi, diğer birçok ülkeye göre kendine özgü dinamiklerle ilerledi.
ABD'nin 2009, Avrupa'nın ise 2010-2012'de 4G'ye geçmesine karşın, Türkiye 2016'ya kadar 3G'de kalmayı tercih etti.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Ulaştırma Bakanlığı'nın onayıyla 2016'da doğrudan 4.5G (LTE-Advanced) teknolojisine geçildi.
Bu tercihin ardında, 2009'da yapılan 3G yatırımlarının kısa sürede atıl kalmasını önleme gibi ekonomik ve stratejik nedenler yer aldı.
4.5G adımı, birçok ülkenin ilk 4G sürümünden daha hızlı ve gelişmiş bir başlangıç olarak kabul edildi.
5G AĞI NASIL ÇALIŞIR? ÜÇ FARKLI FREKANS KATMANININ GÜCÜ
5G, tek bir frekanstan ziyade, elektromanyetik spektrumun farklı bölümlerini birleştiren bir ağ yapısıyla çalışır.
Bu frekans aralıkları, kapsama ve hız dengesini optimize etmek için üç ana katmanda toplanıyor:
Düşük Bant (600 MHz-1 GHz): En geniş kapsama alanını ve duvarlardan geçişi sağlar ancak hızı sınırlıdır. Kırsal bölgeler için idealdir.
Orta Bant (1-6 GHz): Hız ve kapsama arasında optimum dengeyi sunar. Şehirler ve banliyölerde kullanılır.
Yüksek Bant (Milimetre Dalga / 24-100 GHz): En **yüksek hız**ı ve en düşük gecikmeyi sağlar ancak menzili çok kısadır (100–200 metre). Yoğun şehir merkezleri ve stadyumlar gibi kalabalık alanlarda kullanılır.
Operatörler, farklı frekans bantlarını birleştirerek bu katmanlı yaklaşımı tek bir süper ağ gibi yönetir, böylece hem geniş kapsama hem de yüksek hız gereksinimlerini karşılayabilir.
5G ALTYAPISI İÇİN GEREKLİ YATIRIMLAR VE GEÇİŞ SÜRECİ NASIL OLACAK?
5G'ye geçiş sancılı bir süreçtir çünkü yeni bir altyapı kurulumunu gerektirir.
İhale aşamasından sonra operatörlerin çekirdek ağlarını güncellemesi ve baz istasyonlarını modernize etmesi gerekiyor.
Özellikle 3.5 GHz ve 26 GHz gibi yüksek frekansların kısa menzilli olması, şehirlerde daha sık 5G baz istasyonu kurulmasını zorunlu kılıyor.
Ayrıca, 5G antenlerini taşıyan fiber optik hatlar da ağın performansını belirleyen kritik bir unsur.
Türkiye, halihazırda NSA (Non-Standalone) adı verilen ve 5G sinyallerinin hala 4G LTE çekirdek ağına bağlı çalıştığı testler yürütüyor.
Tam bağımsız çalışan ve 5G'nin tüm potansiyelini ortaya çıkaran SA (Standalone) sürümüne geçiş için çekirdek ağların tamamen yenilenmesi gerekiyor.
Çekmeyen telefona ağır ceza geliyor! BTK'dan mobil operatörlere sıkı denetim
5G SAĞLIĞA ZARARLI MI? BİLİMSEL VERİLER NE DİYOR?
5G teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya atılan komplo teorileri ve 5G radyasyon riski endişeleri popüler bir gündem maddesi oldu.
Bilimsel veriler, 5G radyo dalgalarının iyonlaştırıcı olmayan (non-ionizing) radyasyon kategorisinde yer aldığını gösteriyor.
Bu tür frekanslarda bilinen tek etki mekanizması, doku ısınmasından ibaret.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 5G sağlık etkileri üzerine yapılan kapsamlı araştırmalara dayanarak, mevcut uluslararası maruziyet sınırları içinde 5G'nin kanıtlanmış bir zararlı etkisi olmadığı sonucuna vardı.
DSÖ, halk sağlığı açısından olumsuz bir etki beklenmediğini belirtiyor.
Maruziyeti azaltmak isteyenler için telefonu kulaklıkla kullanmak gibi basit önlemler öneriliyor.

