Demokrasi ve hukuk açığına yoksulluk nafakası

Duydunuz mu, yoksul ailelere yine vatandaşlık maaşı bağlanacakmış.
Yine, diyorum. Çünkü aslında 2023 seçimlerinden hemen önce müjdelenmişti. O yaz bağlanacaktı. Sabah gazetesi duyurmuştu. Diyordu ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim vaadinde ayrıntılar netleşiyor, vatandaşlık maaşı uygulamasına geçilecek, tamamlayıcı aile destek sistemi bu yıl başlıyor, eksik kalanların geliri 500 dolar düzeyine tamamlanacak.
Aynı Sabah gazetesi, önceki gün yine heyecanla duyurdu. Vatandaşlık maaşı seneye başlıyor, diye.
Cumhurbaşkanı Erdoğan talimatı vermiş, Cumhurbaşkanlığı ile Aile Bakanlığı üstünde çalışıyormuş. Tamamlayıcı aile destek sistemine 2026’da geçilecekmiş. Fakat önce seçilecek bazı illerde pilot uygulama olarak. Ailelerin aylık geliri hangi sınırın altında kalırsa vatandaşlık maaşı bağlanarak üstü tamamlanacak? Henüz belli değil. 500 dolardan bahsetmiyorlar bu sefer.
Bakanlık verilerine göre, 2024’te devletten düzenli sosyal destek, yardım alan hane sayısı 4 buçuk milyon civarında. 3 buçuk milyon hane ise aşırı yoksul. Destek almazsa aç, soğukta ve karanlıkta kalacak aileler. Yemek, ısınma, aydınlatma için devlet desteğine muhtaçlar.
Asgari geçim standardının altında yaşayanların sayısı yıldan yıla artıyor yani. Düzenli gıda, elektrik ve doğal gaz destekleri de yetmiyor. Şimdi de aylık yoksulluk nafakası gibi bir vatandaşlık maaşı bağlanacak.
Anlayacağınız, delik büyük ve giderek daha büyüdüğü için de ne yama bulunsa küçük kalıyor.
Halbuki... İşleyen hukuk ve demokrasi düzenlerinin para bulması, ucuza borçlanması, yatırım çekmesi çok daha kolay. Öbürünün yüzü astarından pahalıya geliyor. Bizimse hukuk ve demokrasi açığını finanse edecek ne paramız ne de petrol ve doğal gaz zenginliğimiz var.
Boşa demiyoruz; Azerbaycan, İran, Rusya için petrol ve doğal gaz neyse Türkiye için de demokrasi ve hukuk o.
MHP’nin hukuk kurmayı Feti Yıldız’ın son uyarısını alın. AİHM kararına uyarak, Demirtaş’ın makul sürede tahliye edilmesi gerektiğini, makul sürenin keyfi süre olmadığını söylüyordu.
Anayasa’da, yasalarda yazdığı gibi olmuyorsa ekonomiye pahalıya patlıyor, çünkü orada kurallı yönetim yoktur. Para, yatırım, iş, aş gelir mi? Mevcut zenginlik bile ardına bakmadan kaçmaz mı?
NE GABAR PETROLÜ NE KARADENİZ GAZI DAYANIR
Gabar’da petrol, Karadeniz’de doğal gaz keşiflerimiz elbette değerli. Ama artık dünyanın ekseni biz olacağız, devrimiz başlıyor, dedikten 5 yıl sonra vatandaşlara yoksulluk nafakası bağlamayı konuşuyoruz.
Dünyada 200 trilyon metreküpten fazla rezerv varken 300- 500 milyar metreküp, bizi uçurmaya nasıl yetecekti?
50 trilyon metreküp doğal gaz, Rusya’yı dünyanın ekseni yapmadı..
30 trilyon metreküp doğal gaz, İran yüzyılını başlatmadı.
3-5 trilyon metreküp; Cezayir’i, Nijerya’yı, Venezuela’yı ihya etmedi.
Dünyada Türkiye Yüzyılı’nı başlatmaya, yüz milyar mekreküplerle ölçülen bu rezerv nasıl yetecek, diye soramıyordunuz. Milletinin sevincine sevinememek, Türkiye’nin kazancından mutlu olamamakla suçluyorlardı.
Bizim bilmediğimiz ama onların bildiği bir sır yokmuş işte.
Finanse edecek petrolünüz, gazınız yoksa demokrasi ve hukuk açığını ne hamasi dolduruşlarla ne de yoksulluk nafakasıyla kapatabilirsiniz.
Hazıra rezerv dağları dayanmaz. Hadi bir yıl verdiniz, yoksulluk artmaya devam ederken arkasını nasıl getireceksiniz?
Dibi delik kovayı suyla doldurmaya benziyor. Sürdürülemez. Günü ya da seçimi palyatif çözümlerle kurtarma çabalarına bir yenisinin eklendiğiyle kalır.
Hem Çalışma Bakanı Işıkhan; emeklilerin maaşını ödemekte zorlandığımızı, sosyal yardımlarla emekli maaşlarını kesip kısmadan bütçeyi dengeleyecek tasarruflara gidilemeyeğini anlatmıyor muydu?
Daha emekliye maaş vermekte zorlanırken ihtiyaç sahiplerine yoksulluk nafakası bağlamak güzel haber, tabii eğer sonu gelirse.
Demokrasi ve hukuk açığını kapatmak dururken zorumuz ne peki?
