Düşen İHA üçse düşmeyen kaç?
Çankırı- Elmadağ arasında F-16'larımızın vurduğu yabancı İHA'dan sonra İzmit ve Manyas dolaylarında iki İHA daha düşmüş bulundu.
Vurulanın kimliği belirlenebilmiş değil. Milli Savunma Bakanı Güler, tespit edilince açıklayacaklarını söyledi. Ama oraya kadar Karadeniz üstünden geldiği için, olağan şüpheliler Rusya ve Ukrayna. Muhtemel kaynağı ve kullanıcısı olarak iki ülkenin de uyarıldıkları bildirildi.
Diğer iki İHA ise daha küçük. Anlayanların dediğine bakılırsa istihbarat ve keşif görevinde olabilirlermiş. Birinin kuyruğunda kızıl yıldız vardı, İçişleri'ne göre Rus menşe'li.
Art arda gelmeleri, aynı döneme rastlaması özel bir mesaj mı?
Üç ihtimali akla getiriyor...
Ya Rusya- Ukrayna savaşında gözetleme görevindeyken rotasını şaşırmış, kontrolden çıkıp hava sahamıza girmiş casus İHA'lar bunlar. Askeri üs ve tesislerimize yaklaşmaları tesadüf. Hava savunmamızı test ettikleri yok.
Ya Ankara'nın S-400'leri iade edip ABD'den F-35 almaya hazırlandığı sırada Rusya, bir şey demeye çalışıyor.
Yahut da düşmüş hâlde bulunan kısa menzilli iki İHA uzun yoldan gelmiyordu, içeriden havalandılar, birileri ortalığı karıştırmak istiyor.
Şimdilik spekülasyondan öteye geçmeyecek senaryolar hepsi.
Ama yabana atılmayacak bir olasılığa dikkat çekiliyor. İkisi düştüyse daha fazlasının hava sahamıza girdiği, girebileceği, belki de dolaşıp dönmeyi başardığı olasılığı...
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, emekli büyükelçi Ahmet Erozan, X'te şöyle yazdı:
"Fransızların bir tabiri vardır… Jamais deux sans trois…
Bir şey iki kere yaşanıyorsa mutlaka üçüncüsü de olacaktır anlamına gelir…
Etti üç…
Yine radara takılmadı…"
Namık Kemal'in de böyle bir beytinden söz edilir. "Bir şey ikilendi mi, muhakkak üçlenir de" anlamında Arapça bir beyitti. Ve amcası Sultan Abdülaziz ile ağabeyi V. Murat gibi Abdülhamit'in de tahttan indirilebileceğini ima ettiğinden Namık Kemal yargılanıp Girit'e sürülmüştü.
Böyle bir Fransız deyişi olduğunu bilmiyordum. Namık Kemal'e mâl edilen sözün aslı bu olsa da olmasa da değişmiyor, anlattığı hakikat aynı. İkilenen üçlenir de, tekrar etme ihtimali gözardı edilemez.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu ise işte bu noktada uyarıyor.
Güvenlik zâfiyeti, yönetim kusuru, askeriyede yetersizlik, ihmal, kusur filan aramadan, kısır siyasi çekişme konusu yapmadan, polemikçi bir dil kullanmadan kapımızdaki tehlikeye işaret eden uyarılar bunlar. Çok yerinde, sağduyulu yaklaşımlarını ilgiyle takip ediyorum.
Özetle... İHA tehdidin yeni olduğunu, mevcut radar sistemlerinin tanımayabileceğini, hava kalkanımızı atlatabileceklerini ve gecikmeden tedbir geliştirme mecburiyetini hatırlatıyor.
Eminim ilgililer de Bağcıoğlu'nun uyarı ve çağrılarına ciddiyetle kulak veriyordur. Bizi de milletçe habersiz bırakmazlar umarım. Çünkü endişe edilmeyecek gibi değil.
---------
PKK'NIN KENDİNİ DÖNÜŞTÜRMESİNE YOL VERMEMEK Mİ MESELE?
Dışişleri Bakanı Fidan, Milli Savunma Bakanı Güler ve MİT Başkanı Kalın dün Şam'daydı.
Sürpriz miydi ziyaret?
Fidan ve Güler, SDG'lilerin Şam ordusuna blok olarak değil tek tek katılmasını şart koşuyor. Örgütlü yapılarını tamamen bozup dağıtacaklar yani, hiçbir surette korumayacaklar. Yoksa askeri askeri seçenek devreye girecek, Ankara istemese de zor yoluna başvurmaktan kaçınmayacak.
Sabrın ve zamanın tükendiği ihtarları sıklaşmıştı. Bir an önce karar vermeleri, 10 Mart Mutabakatı'na aralık sonuna dek uymaları için zaten SDG'ye bastırıyorlardı. Fidan'la Güler ve Kalın, bu baskıyı had safhaya çıkardıkları bir eşikte Şam'a gidiyorsa âni ve sürpriz değildir. Planlıdır, bir hazırlığa işarettir. "Devletin kadife eldivene sarılı yumruğu"nu göstermekle sınırlı kalmasa gerektir.
Gerilimi buralara taşıdıklarına göre... PKK'nın kendini Türkiye'de legal siyasi aktöre, Suriye'de ise otonom bölge sahibi SDG'ye dönüştürmesine yol vermemek niyetindeler. Terörü bırakması yetmez, örgütlü yapısını başka kılıkla, kabuk değiştirerek dahi sürdürmesi sakıncalı görülüyor demektir.
Terörsüz Türkiye'den karşı tarafın da bunu anladığını sanmıyorum. Başından beri plan bu muydu, bir şey diyemem. Fakat gelinen aşamada Şam'daki fotoğrafın başka açıklaması zor, blöfe benzemiyor.
