İktidara yardımcı olmayan bir istek: Yardımcı gazetecilik

Faruk Acar, AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanı. AK Parti'yi savunmanın artık iktidara yardımcı gazetecilere bırakılmayacağı, bu sorumluluğu AK Parti siyasetçilerinin onlardan geri devralacağı, gazetecilerin de propagandistlik yerine sadece gazetecilik yapmayı üstleneceği söylentilerine nokta koydu. Tartışma istemiyorlar. Öyle bir şey olmayacak, mevcut medya düzeninden çok memnunlar.

Kendi aralarında kavga kopmuştu. Değişmesi gerektiğini söyleyenlerle mevcut medya düzeninden yana olanlar birbirine girmişti...

Acar; hizmeti ve emeği geçen gazetecileri iktidarın başarılarına ortak ediyor, bu tarz partizan gazeteciliği ise milli meselelerde tarafsız kalınamayacağıyla açıklıyor ve duruşunu milli bulduğu gazetecilerle yola devam edeceklerini bildiriyor. Onların geri çekilip yerlerine milletvekillerinin ekrana sürüleceği iddialarını yalanladı, bir değişikliğe gitmeyeceklerini duyurdu.

Boşa çıkmayacakları, pabuçları dama atılıp bir kenara konmayacakları için hepsi sevinmemiştir...

Çünkü görevden affını ve propaganda işini partililere geri devretmeyi isteyenler olmuş, iktidar uzantısı bazı gazeteciler dilekçe bile döşenmeye başlamıştı. İsimleri lâzım olmadığından değil, önemsemeye değmez.

Ben de başvurularının kabul edilmeyeceğini daha dün yazmıştım. Kehanet değildi, "birinci yorgun borazan isyanı" başarısız olacaktı. Ama beklediğim ret, yazının mürekkebi kurumadan geldi; demek tarışılmasına bile müsaade yok.

Partiye korsan sözcü, iktidara fahri muavin olmaktan yorulan gazeteciler, muvazzaflığa mecbur devam edecek. Azat edilmeyecekleri anlaşıldı.

Trol, tetikçi ve borazanlar arasında çıkan kavga yine de hemen kesileceğe benzemiyor. Trol-tetikçi takımı, herhalde üstün yararlılık gösterdiler ki galip geldi. Borazanlar şimdilik alta düştü.

Zaten kavga da bundan değil miydi? İktidar muhafızı borazanlar, göze girme yarışında trol-tetikçi türedilerin gerisine düşmekten rahatsızdı, kazan kaldırıyorlardı...

Borazanlık görevinden af talepleri reddedilince tek taraflı istifaya kalkışırlar mı? Ne mümkün! AK Parti propagandisti gibi iktidarı savunmak gazetecilerin milli göreviymiş, öyle yapmamak da gayri milli. Bildikleri ezberdi, derslerini alıp otururlar yerlerine.

Yoksa kendilerini neyin beklediğini gördüler. Çok kullandıkları hain, dönek, satılmış suçlamaları bir bumerang gibi dönüp bu kez onları vuracak. Yeni yılda da borazanların görevden kaçma, kaçınma şansı olmadığını işte buna dayandırmıyor muydum?

Ha, yardımcı gazeteciler tarafından temsil edilmenin iktidara ve AK Parti'ye bir yardımı var mı, derseniz...

Geçmişin besleme basın- iktidar ilişkilerine gidip eski hasar raporlarına bakmasanız da olur. Bugünün sonucu ortada, 2025 sene sonu muhasebesi şunu sordurmaz mı: Şimdiye ne hayırları oldu ki, bundan sonra olsun.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Faruk Acar, kampanya ve propaganda kadar kamuoyu araştırmalarından da anlar. Halk ne düşünüyor, bir anketlik işi var.

--------

DİYANET'İN YILBAŞI HUTBESİ

Cumhuriyet'e göre Diyanet, yine şaşırtmamış. Yılın son hutbesinde yılbaşı kutlamaları, içki ve şans oyunlarını hedef almış...

Diyanet, son hutbesinde yılbaşı kutlamalarını işlemeyecek, içki ve kumarla ilgili dini emirleri hatırlatmayacak da, ya ne yapacaktı?

Dini gerekleri tebliğ ettiği için Diyanet'in, üstüne vazife değilmiş gibi eleştirildiği bir yılı daha geride bırakıyoruz.

Benim de konu seçimlerini eleştirdiğim oluyor. Hak yemek gibi, sonuçlarından başkalarının etkilendiği bazı günahlara sol elle yemek kadar dikkat çekiyor mu meselâ? Geçişli günahlara da yer ayırıyor ama yeterince değiniyor mu?

İşleyeni bağlayan geçişsiz günahlara daha çok eğiliyorsa mesele ediyorum. Dini vaaza partizan propaganda, camiye siyaset sokuyorsa eleştiriyorum.

Fakat dinin açık emirlerini hatırlattığı için de Diyanet eleştirilmez.

Bu vesileyle 2025'in kapanış hutbesindeki bir ifadeye benim de diyeceğim var.

Şu: "Bugünler; inancımızda ve kültürümüzde yeri olmayan sembollerle evlerin, işyerlerinin ve sokakların donatıldığı bir ortama çevrilmemelidir."

Onu kastediyorsa yine söylüyorum, kusurumuz yılbaşı ışıklandırması olsun.

Hz. İsa'nın mevlit kandili Noel ile yılbaşının aynı şey olmadığını anlatanların dilinde tüy bitse de tartışma bitmedi.

Hristiyan âdetiymiş, Müslüman âdetlerine ters bulunuyor.

İçimizi karartmak yerine aydınlatmaktan, neşe ve umut yaymaktan ne zarar gelir? Yılbaşı ışıklandırmalarını, süslemelerini seviyorum. Kiminse çok hoş, şehri güzelleştiren bir âdet.

Kimsenin kötü, çirkin, zevksiz âdetlerini almayalım. Ama yeni bir yıla girerken göz zevkimiz için şehri süslemenin, ağaçları ışıklandırmanın nesi kötü?

Kimliğimize, kültürümüze her türlü sahip çıktık da bir ışıklandırma, süsleme taklitçiliğini terk etmemiz mi kaldı?

YORUMLAR (14)
14 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.