İmamoğlu’na casusluk suçlamasının cemaziyelevveli
Dün sabah İmamoğlu'na başlatılan casusluk soruşturması beni eskiye götürdü. Tâ 2019'a...
2020'ye girerken, "2019'dan devreden 'kozmik oda' saçmalığı" başlığıyla ne yazdığıma dönüp bir daha baktım.
O tarihte İmamoğlu'na siyaseten yöneltilen güvensizlik suçlamalarının buralara uzanacağını, 2025'te casusluk soruşturmasına dönüşeceğini tabii ki bilemezdim.
İBB Başkanlığı seçimini ilk kazandığında İmamoğlu, belediyenin 'kozmik odası'na sokulmamış, direnişle karşılaşmıştı.
“İmamoğlu’na İBB verilerini vermektense canımı veririm” diye konuşturulan bir Bilgi İşlem Daire Başkanı vardı. Bir direniş kahramanlığı gibi sunuluyordu.
Hani İmamoğlu, güya MİT’in, askeriyenin ve İstanbul’un sırlarının saklandığı kozmik kayıtları kopyalatmak istemiş de...15 Temmuz direnişi gibi destansı bir direniş yazılmış ve kahraman memur, şifreyi canı pahasına vermeyerek devletin en mahrem sırlarını düşmandan korumuştu ya...
Memurun, seçilmiş başkandan kamuya ait bilgileri saklaması, görevi engellemesi, amirine karşı gelmesi, kanuni emre itaatsizliği bir skandal değilmiş gibi tersyüz ediliyordu.
Belediyedeki mahrem çamaşırların yeni yönetimden saklanmasında sorun görülmemiş, vatan müdafaası olarak sunulmuştu.
Seçim yenilenip İmamoğlu tekrar kazanana kadar bu direniş sürdü. Fakat başkanlığa oturunca tam olarak bitmedi, başka bir yöne evrildi.
'Kanal İstanbul' güzergahından kimlerin arsa kapattığı konuşulurkendi. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, yeni yılda belediyelerin tapu verilerine erişimini kısıtlayacak, haberleri çıktı.
Ama yanlış anlaşılsın istenmiyordu. İstanbullulardan bilgi kaçırılıyor, gizli kapaklı işler dönüyor, Kanal İstanbul'a projeden giren rantçıların kimlikleri saklanıyor zannedilmemeliydi.
Arsa spekülatörlerinin kimliklerini gizleme ve koruma gayretiyle zinhar bir ilgisi yoktu, zihinlerde asla kurulmaması bekleniyordu.
Çünkü fitne fesatçılar pusudaydı. İmamoğlu tapu kayıtlarına bakıp iz sürüyor, rantçıları ifşa ediyor, bunun önüne geçmek için de belediyelerin kayıtları görmesi bir fermanla yasaklanıyor diye vaveyla koparmaya hazırlardı.
Devlet, belediyeleri de alâkadar eden bazı gizli kayıtlarını seçilmiş başkanlardan korumak için önlem alıyordu işte.
Şöyle düşünmemeliydi yani: Yahu, nasıl bir devlet sırrı niteliği var ki bu tapu bilgilerinin, belediyelerin görmesini sakıncalı yapıyor...
'Kozmik oda'yı yeni başkana açmama mantığı hakkında şunu da sormamalıydı: Devlet sırrı belediyede saklanıyorsa ihale ve para trafiği kayıtları nerede tutuluyor? Başkan kayıtlara bakamıyorsa halk, vergilerinin nereye harcandığına nasıl bakacak, hani şeffaflık, neyi kimden gizleme korkusu bu? Hem seçimle gelmiş başkanın belediye kayıtlarına erişimini engelleyen bir memuru, İmamoğlu’ndan daha güvenilir yapan ne? Bürokratik oligarşinin bağlı olduğu gizli bir anayasa, bir resmi ideoloji mi var? Emri seçilmiş Başkan’dan almıyorsa kimden alıyor, arkada vesayet düzeni mi işletiliyor?...
İşte bunlar hep hatalı yaklaşımdı, kötü niyetten kaynaklanıyordu ki... İmamoğlu, 5 yıl başkanlık yapıp bir seçim daha kazandıktan sonra şimdi casusluktan soruşturuluyor.
İstanbul Senin uygulamasındaki kişisel verilerin yabancı istihbaratlara sızdırıldığı ve belediye seçimlerinde seçmeni yönlendirmek için kullanıldığı suçlamalarıyla 15 kişi gözaltına alındı. İmamoğlu'nun kampanyacısı Necati Özkan'la Tele1'den Merdan Yanardağ da aralarında.
Cemaziyelevvelini hatırlayınca... İBB seçimlerini kazanmakta ve belediyenin 'kozmik oda'sı Bilgi İşlem Dairesine girmekte ısrar etmeyecekti demek. Nerelere geldi bakın. CHP'ye kurultay davası düşünce tam rahat nefes alacaktı halbuki memleket.
