İmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri

Tutuklu İmamoğlu, kampanyacısı Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ'la bir kez de casusluktan tutuklandı.

Hemen şöyle yorumlayanlar oldu: Demek yolsuzluk soruşturması tamamlanıyor, iddianame çıktı çıkacak, Bahçeli de uzatmadan hızla sonuçlandırılmasını istiyordu, görünen o ki bu dosya İmamoğlu'nu tutuksuz yargılamayı gerektirecek, terörle suçlandığı Kent Uzlaşısı dosyasından tutuklama imkanıysa kalmadı, Terörsüz Türkiye sürecine aykırı, Ahmet Özer'in Kent Uzlaşısı'ndan tutukluluğu kaldırılmışken nasıl olacak, dolayısıyla cezaevinden bırakmamak için de bu kez casusluktan tutuklandı...

Bir suçtan tahliye olursa çıkamasın diye, tedbir olarak başka suçtan tutukluluğun yedeklendiği varsayımıyla akıl yürütüyorlar. Böyle şeyler nereden bunların aklına geliyor, derseniz... Hayâlleri güçlü olduğu, perilerden ilham aldıkları için değil.

Yorumlarını geçmiş örneklere, bazı yargı pratiklerine dayandırıyorlar. En çok da Kavala’nın yılan hikâyesine dönen tutuklama ve tahliye sarmalına...

Şunu soruyorlar meselâ: İş insanı ve sivil toplumcu Osman Kavala’yı hapisten çıkarmamak için de bin dereden su getirilmedi mi?

Kavala'nın, baş döndürücü tahliye-tutuklama döngüsü yanılmıyorsam şöyleydi:

15 Temmuz Darbe Girişimi ve Gezi dosyalarından 2017'de tutuklanmıştı. 2019'da darbe dosyasından tahliye edilmiş ama 2020'de Gezi'den beraat edince o dosyadan hemen tekrar tutuklanmıştı. Ardı sıra yeni açılan casusluk dosyasından da tutuklanıp, bir ay sonra darbe dosyasından beraatle tahliye alınca yine çıkamamıştı. En son 2022'de casusluk suçlamasından da beraat ve tahliyesine, bu kez Gezi'den ağırlaştırılmış müebbet hapsine hükmedilmişti.

Kısacası... Gezi olmadı darbe, darbe olmadı casusluk, casusluk olmadı Gezi’den tutuklanarak bırakılmadı, hâlâ içeride.

Araya AİHM'in tahliye kararları girdi, onlar da bir öyle bir böyle atlatıldı.

Casusluktan tutuklanmasını, delil yokluğu sebebiyle Anayasa Mahkemesine götürdüğünde hangi gerekçeyle reddedildiğini hatırlıyor musunuz?

Hani suçla bağının kurulamaması, suçu iyi gizlemesine yani casusluk yeteneğine bağlanarak, delil yetersizliği de bir delil olarak gösteriliyordu...

İlgili haber arşivini taradığınızda, AYM'nin ret gerekçeleri arasında şöyle ifadelerle karşılaşıyorsunuz:

“Doğası gereği gizlilik içinde işlenen casusluk türü suçların ortaya çıkarılmasında, bunlara dair delil ve olguların değerlendirmesinde soruşturma mercilerinin diğer suçlara göre oldukça zor konumda oldukları hatırda tutulmalıdır. Dahası bu tür suçların konusunu oluşturan eylemlerin, çoğu kez diğer ülkelerin istihbarat örgütleriyle iş birliği içinde icra edilmesi ve suçların faillerinin eylemlerini gizleme konusunda diğer şüphelilere göre daha kabiliyetli olması gibi olgular, bunlarla ilgili en azından soruşturmanın başlangıcında veya tutuklama gibi koruma tedbirlerinin uygulandığı aşamada aranan delil türü ve düzeyiyle ilgili kısmen farklı ölçütler benimsenmesini zorunlu kılabilir..."

Somut delil sunmadan, varsayım mantığıyla casusluktan tutuklamaya tüm AYM üyeleri katılmadı, şerh yazdılar ama azınlıkta kaldılar.

İmamoğlu'na casusluktan tutuklama, kimilerine işte bunu çağrıştırıyor.

Terör ve yolsuzluk dosyalarından salıverilme ihtimaline karşı bir de casusluktan tutuklandığı nereden geliyor akıllara, diye başlamıştık. Buradan olsa gerek.

YORUMLAR (81)
81 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.