Kandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı

Öcalan, bir toplantıya mesaj göndermiş. PKK'nın değil ütopik ve reel sosyalizmin başarısız olup miadını doldurduğunu anlatıyor. Marx'ın, sınıf çatışmasında yanıldığını söylerken de yanılgının kendisinden kaynaklanmadığını vurgulama derdinde. Kendisi zamanı doğru okuduğu için, şimdi bu hatayı düzeltiyor; PKK'yı lağvedip demokratik toplum sosyalizmi mücadelesine geçmeye çağırıyor.

Ama sanki amacı sosyalizmi yeniden tanımlamak, yeni bir sosyalizm tartışması başlatmakmış gibi sunan mı ararsınız, tepki gösteren mi...

Sanki konu sosyalizme saldırı, hemen savunmaya geçtiler.

Tam bir "İmralı'daki ne söylüyor, solcular ne anlıyor" paradoksu...

Fakat orada kalsa yine iyi.

Öcalan'a karşı sosyalizme ve Marx'a sahip çıkanlara Kandil'den cevap gelmesin mi! Ciddi ciddi...

Hadi tepki gösterenler, Öcalan'ın ne dediğini anlamadıklarından değil de işlerine gelmediği için almaza yattılar... PKK da mı anlamadı? Öcalan ne söylüyor, tamburası ne çalıyor böyle?

Sanırsınız gündem, Terörsüz Türkiye sürecinin Suriye ayağında SDG'nin ne yapacağı değil. Orası tıkır tıkır işliyor. SDG'ye PKK gibi silah bırakıp kendini dağıtması şart koşulmuyor, aralık sonuna kadar süre verilmedi, saat dolunca "devletin kadife eldivene sarılı demir yumruğu"nu devreye sokma seçeneği masada tutulmuyor, Ankara'nın şartlarına SDG uysa da uymasa da eve dönüş yasası nasılsa çıkacak ve süreç bozulmadan tamamlanacak, Bese Hozat'la hevalleri de terör yöntemini bırakıp demokratik siyasetle sosyalizm mücadelesine devam edecekler...

Bütün renkleri boyamışlar da Kızıl Ordu kızılına gelmiş sanki sıra. Süreç bıçak sırtında ilerlemiyor, endişeye mahal yok, yeni mücadelenin ambleminde orakla çekice yer olup olmayacağından meleklerin cinsiyetini tartışma münazaralarına dek su kaldırır...

Gündemin Suriye'ye, eve dönüş yasasına, SDG'ye filan saptırılmasına izin vermemekte Kandil geri durur mu hiç! Gerçek gündem, Öcalan'ın sosyalizme getirdiği yeni tanım ya...

Kandil'in polemik canavarı Duran Kalkan kaçırmadı gösteriyi, sahneye ortasından şöyle daldı:

"Bir sınıf mücadelesi diye tutturmuşlar. Sosyalist değiller. Özel mülkiyetçi, maddiyatçılar.

Apocuların Lenin’den, Marx’tan haberi yokmuş! Gelsinler ders verelim onlara..."

Yani Öcalan'ı eleştiren "bazı sol çevreler"i 'şampanya sosyalisti' olmakla suçluyor. Yaşantısında elit tabakaya özenip lâfa gelince mangalda kül bırakmayan sosyaliste söylenir. Yoksul halk sınıfının savunucusu pozları kesmedeki altı kaval, üstü şeşhane uyumsuzluğuna gönderme. Küçük burjuva bohemi gibi bir şey.

Anlayacağınız faydasız çenebazlığa vurdular, ağız dalaşının kısırlığına bakınca hayalhânede Hacivat- Karagöz oynatıyorlar dersiniz... Eliti Hacivat, avamı Karagöz rolünde. Ana fikir, arada kaynamasın da ne yapsın?

İMAMOĞLU NE SÖYLEDİ KOMÜNİSTLER NE ANLADI?

Ekrem İmamoğlu'nun babası Hasan Bey, Sözcü gazetesine konuştuğunda da ana fikir güme gitmedi mi?

Ömrü boyunca komünizm gelmesin diye boşa mücadele etmekten pişman olduğunu, çünkü komünizm gelmiş gibi istediklerinde malınıza mülkünüze el koyduklarını, bütün birikiminin devlete geçtiğini anlatmıştı.

Sen misin anti-komünistliğini hatırlatan, tepkiler gecikmedi.

Duyan da komünizmi mala mülke el konmasıymış gibi tanıtıp kötülemek, başına gelenlerden komünizmi sorumlu tutmak için öyle dedi zannedecek.

Asıl "sağcılık suçtur, ahlâksızlıktır" diye cevabı yapıştırdı hemen gazeteci Enver Aysever. Yapmayın, etmeyin demeye kalmadan da halkı kin ve düşmanlığa tahrikten tutuklandı.

İsmi lâzım değil, şu kamu televizyonu o sıra İzmir'de artık ikide bir yerine her gün, Ankara'da da 7 ilçede her gün su kesintileri başladığını, İstanbul'daysa geçen yıla göre yüzde 12 artışla dünyanın en kötü trafik yoğunluğunun yaşandığını, halkın isyan ettiğini haber geçiyordu.

İzmir, Ankara, İstanbul belediyeleri CHP'de değil de AK Parti'de olsa yine bu haberleri yapar mıydı? Hem suyun yüzde 80'ini tüketen tarımsal sulama ile şehrin trafik planlamasında ne yetki bırakıldı ki çözülememesinden tek belediyeler sorumlu? Sormanın tam sırasıydı.

Fakat onu sorması beklenecekler; "Enver Aysever, solculuğa 'ahâksızlık' dese yine tutuklanır mıydı" sorusuyla uğraşıyordu.

Halbuki sağcılar için kullandığı karalayıcı genellemeleri solcular için de kullansa yanlıştı. Zırva tevil götürmez ama suça da girmezdi. Aysever'in, toptancı dille suç ve ahlâksızlık tarif etmesini, bunu kendine hak görmesini eleştirip tutuklanmasınaysa karşı çıkmak vardı. Ne ki kesmedi bazılarını.

Bakın işte, sonuna geldiğimizde başını unuttuk yine, konu neydi?

YORUMLAR (17)
17 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.