Siyasi manevralarda arka plan
Erdoğan’ın Akşener’i saf değiştirmeye davet etmesi ve aldığı cevap, siyasi iklimin iyiden iyiye seçimlere kilitlendiğini gösteriyor.
Erdoğan’ın böyle bir davette ilk kez bulunmuyor, Akşener de ilk kez reddetmiyor. Seçimlere kadar siyasi saflarda değişik olmayacağı muhakkak. Bununla birlikte bu tür davetlerin ve siyasi manevraların işaret ettiği kimi gerçekler var.
Bu gerçeklerden birisi de, siyasete Kürt meselesi ve HDP yerine ilişkin. Bu ikili tüm bu hareketlilikte, ana konu ve aktörü oluşturuyorlar.
Türk siyasetinin, istisnalar dışında, neredeyse bütün unsurlarıyla yok saymaya çalıştığı bir sorun ve dışladığı yasal temsilcisi, paradoksal olarak, seçim sonuçlarından siyasi ittifaklara kadar, siyasetin merkezinde birçok meselenin adı konmamış belirleyicisi haline gelmiş durumda.
CHP’nin ve muhalif kesimin HDP oylarına duyduğu ihtiyaç ortada. Bu oylar olmadan, seçim kazanmak bir hayal. HDP’nin devre dışı kalacağı muhtemel bir ikinci turda, Kürt seçmenin muhalif adaya oy vereceği beklentisi sıkı ve riskli bir kumar. Altılı masayı kırılgan hale getiren iki temel konudan (diğeri kimin aday olacağı) birisi de bu. Kürt kökenli, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesi seçmeninden oy almak için HDP’yle ilişki kurulacak mı, kurulmayacak mı? Kurulursa nasıl kurulacak? Adayın Kürt sorunu söylemi olacak mı? Bu ihtimaller dahilinde altılı masa ayakta kalır mı? Zira İyi Parti’yi siyasi sahnenin ortasında tutan anti HDP tutumu. Ve bu tutum, büyük ve geri dönüşsüz bir angajmanı ifade eder hale gelmiş durumda. Altılı masa ayakta kalsa bile, Cumhur İttifakı’nın bu ilişki üzerinde “nasıl tepinir”.
Bunların hapsi siyaseti, siyasi dengeleri şekillendirebilecek durum ve sorular…
Bunlara iktidar cephesini, özellikle AK Parti tarafını da eklemek gerekir.
Cumhur ittifakı, Kürt meselesinin esasen bir terör sorunu olduğunu ve çözüldüğü söylese, HDP ile PKK’yı aynı hatta görse de, seçimlerde Kürt oyları konusunda hassas. Özellikle AK Parti, Kürtlerle kurulacak temasları artan oranda önemseyen bir görüntü veriyor. Bekir Bozdağ’ın HDP’yi ziyareti, AK Parti Urfa milletvekili Cevheri’nin “çözüm süreci”ni telaffuz etmesi, milletvekili Metiner’in başkanlığında Demokrasi ve Birlik Derneği’nin, “Kürtler ne istiyor” adlı bir toplantıda, HDP dışı Kürt temsiline yönelerek, HÜDA-PAR, AK Parti ve muhafazakar eğilimleri bir araya getirmesi, Demirtaş’ın aile ziyaretine izin verilmesi, Erdoğan’ın Öcalan-Demirtaş hattını kaşıması, Öcalan’ı seçim döneminin bir yerinde sahaya sürme imkanlarına, hatta niyetine sahip olması, bu durumun göstergeleri.
Erdoğan seçim kazanmak için, hem muhalefeti Kürt meselesi üzerinden ayrıştırmak, hem Kürt oylarını bölmek, hem de mümkün olabildiği kadarını kendisine çekmek elinden geleni yapmaya hazırlanıyor.
Bunlardan elbette, Erdoğan Kürt meselesinde bir geri dönüşe hazırlanıyor sonucu çıkarmak anlamsız.
Daha çok, anti HDP ve PKK politikalarıyla Kürt meselesi ve Kürtler konusunda umut olduğu fikrini aynı koltukta taşıma girişimi olacaktır bu.
Nasıl sonuç verir, hep birlikte göreceğiz.