“Ertuğrul’a söylesek inanmaz de mi?”

Muhabbete düşülür. Benim annem güzeldir, tüm anneler gibi. Adı Ayşe. Annem 80 kusur yaşında, okuma yazması neredeyse yok. Bir taraftan da bakkal işletiyor. Parmak hesabını seviyor. Gerçek hayatı seviyor. ‘Akkız’ın Dudu iki peşkir aldı birini getirecek’ yazıyor bakkal defterinde. Müşterilere yazdırıyor çoğu zaman ne aldılarsa onların adını ve fiyatını. Babamın vefatından sonra Kur’an okumayı öğrendi. Babamı seviyor ve özlüyor. Namaz kılmayı, oruç tutmayı da seviyor. Çocuklarıyla, torunlarıyla konuşmayı da pek sever.

***

Annem bir taraftan benimle konuşuyor bir taraftan da tırnaklarını kesiyor. Tırnaklarını halı makasıyla kesiyor. Ben normal tırnak makasıyla onun kadar estetik kesemiyorum. Öyle işte, muhabbetimiz “gavurun biri birgün tırnaklarını kesiyormuş” diye sürüyor. Adam başparmaktan başlayarak kesmiş tırnaklarını. Bunu gören Peygamberimiz de gavurun bıraktığı yerden başlayarak kesmiş tırnaklarını. Ona benzememek için.

16-09/11/11-kr14bekirfuat.jpg

Sonra “Ertuğrul’a söylesek inanmaz de mi” dedi. “Öyle şey mi olur” der bize! “Yoo” dedim. “Ben inanıyorum!”

Ha, Ertuğrul onun oğlu, benim de abim. Tasavvuf tarikat işlerine çok sıcak bakmayan, acayip güzel bir adam. Mehmet Okuyan, Mustafa Öztürk ekolü ;)

Sonra Cemil Emmi’yi anlattı annem. Ben de size anlatayım onu, annemden dinlediklerimle biraz da çocukluğumdan kalan anılarla.

***

Kayseri’de yaşayan herkes bilir Cemil Emmi’yi. Ben de çocukluğumdan bilirim. Ama az. Bir sefer gördüm. Unutulmaz bir hatıram var onunla burada anlatmayacağım. Tatlı bir emmi. Ayağında lastik bir ayakkabı, bacağında eski bir şalvar ve uzun, geniş, eski bir ceket giyer. Küçük boyacı sandığı hiç eksik olmazdı yanından. Hep sessiz ve dalgın. Herkesle kolay kolay konuşmaz.

Kiminin gözünde meczup, kiminin gözünde deli, kiminin gözünde veli idi Cemil Emmi. Ama şehir halkının büyük çoğunluğu onun bir ermiş olduğuna inanır, saygı gösterirlerdi. Yerli olsun yabancı olsun Cemil Emmi’yi tanıyanlar veya adını duymuş olanlar, ona rastlamayı bir şans bilir, ona dokunmak, onunla konuşmak için can atarlardı. Kimseyi kırmak istemeyen Cemil Emmi bu insanların kimiyle bir iki laf eder, kimine de cebinden hiç eksik etmediği yüzüklerden, mavi boncuklardan verirdi. Cemil Emmi’den hediye almak insanları son derece memnun ederdi. Alanlar rahatlar, sevinir, alamayanlar üzülürlerdi.

Herkesin dilinde onunla ilgili olağanüstü olaylar dolaşırdı. Ona deli gözüyle bakanlar bile dinledikleri öykülerden dolayı Cemil Emmi’yi kıracak incitecek davranışlardan kaçınırlardı.

Şu sözler O’nun: “Beni benden alıp kendisine bağlayandan başkasına bağlanamam.” “Öyle aşık ol ki, aşıklar sana aşık olsun.” “Bizim sabunumuz tevhiddir.”

***

Bir gün bir dostunun evine terzi elinde özel olarak dikilmiş, yepyeni bir elbiseyle gelir Cemil Emmi. Bir köşeye oturur, iğne iplik ister evin hanımından. Kadın, “Cemil Baba dikecek bir şey varsa izin ver ben dikeyim” diye rica etse de “yok” der Cemil Emmi. Ve yepyeni elbiseyi omuzlarından sırından söker, sağından solundan yırtar ve bir çuvaldıza geçirdiği kalın, beyaz bir iple söktüğü yerleri alelusul yeniden diker. Bu durumu şaşkınlıkla seyredenlere “Ne güzel oldu değil mi? Aşkın iğnesiyle dikilen böyle güzel olur” der.

***

Annemin dediğine göre Cemil Emmi kimseden bir şey talep etmezmiş. Sadece, özel dostlarının mekanlarına uğradıkça, onların ayakkabılarını boyar ve bu şekilde kazandığı paraları, ihtiyaç sahiplerine dağıtırmış.

“Rahmetlik Cemil Emmi” diye devam ediyor annem. “Yine bir gün Cemil Emmi’nin kıldığı namazlarda hangi dua ve ayetleri okuduğunu merak eden bir kişi, sürekli Cemil Emmi’yi takip eder ve bir şekilde yanında namaza durur. Kulağı Cemil Emmidedir. Cemil Emmi Sürekli “Allah, Allah, Allah” diyerek namazını bitirir. İki rekat boyunca ağzından başka bir kelam çıkmaz. Nihayet Cemil Emmi doğrulur ve yanındakilere: ‘Keramet bekleme, keramet bekleme. Allah’tan büyük ayet, Allah adından büyük dua mı vardır’ der.”

***

Eskiden Hacc’a otobüslerle gidilirdi. Cemil Emmi de bir otobüse binmek ister ve fakat almazlar, indirirler otobüsten. “Pasaportun yok” derler. Sonrası dostlara malum, hacılar Cemil Emmi’yi Kabe’de dua ederken görür. “Nasıl geldin, pasaportun bile yok üstelik” diye sorarlar. Cemi Emmi cevabı yapıştırır, evliyaya pasaport soran Kayseriliye: “Öyle de gelirim böyle de!”

“Bunu da Ertuğrul’a anlatsak güler de mi” dedi annem.

***

Muhabbetin finali

-Hem ben gördüm Cemil Emmi’yi.

-Nerde gördün oğlum?

-Kabe’de.

-Sen ne zaman gittin Hacc’a?

-Bak sen de bana inanmıyon!

Sonra tatlı tatlı güldük. İyi ettik. İyi güldük.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum