Sayıları artırmak lazım...

Burada sayı dediğimiz evlat demek oluyor.

Sayıları artırmak lazım derken aslında çocuk sayısını artırmaktan bahsediyor Cumhurbaşkanı Erdoğan...

Kime diyor bunu?

AK Parti’ye katılan Mehmet Ali Çelebi’ye... Çelebi’nin 1 çocuğu olduğunu öğrenince “Eşinin kariyeri çocuk doğurmak, sayıları artırmak lazım” diyor.

Peki; bakalım AK Parti iktidara geldiğinde sayılarda durumu ne yapmış?

Yıl 2001: Ülkede doğum sayısı: 1 milyon 323 bin.

Yıl 2021: Ülkede doğum sayısı: 1 milyon 080 bin.

Nüfus artışına vurduğunuzda ortaya doğurganlık hızı çıkıyor. Yani 2001 yılında nüfus 70 milyonun altında ama doğum sayısı daha yüksek. Oysa 2021 yılında nüfus 85 milyona dayanmış ama doğum sayısı 20 yıl önceye göre 243 bin kişi daha az.

Peki, doğum sayısı bir ekonomik kalkınmadan dolayı mı düşmüş? Hani şu şehirleşme oranı ve okuma oranı artınca nüfus artışı düşüyor ya... Öyle mi olmuş?

Evet, doğum hızı, yani kadın başına doğum oranı böyle bir düşüşü gösteriyor. Mesela 2001 yılında kadın başına doğum hızı (bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını) 2,38’den 1,70’e kadar gerilemiş.

Ama burada bir fark var... Büyük ekonomik kriz olan 2001 sonrası hızla çocuk sayısı düşüyor. Öyle ki, 2003 yılında çocuk sayısı 1 milyon 199 bine gerilerken kadın başına doğum hızı da 2,38’den 2,09’a geriliyor.

Ama o da ne?

AK Parti geldikten sonra ekonomi ve ekonomik beklentiler düzeldikçe hem çocuk sayısı hem de kadın başına doğum hızı yeniden artıyor.

2003 yılından yeni bir ekonomik kriz olan 2008 yılına kadar çocuk sayısı 1 milyon 199 binden 1 milyon 296 bine artarken doğum hızı da 2,09’dan 2,15’e yükseliyor.

Burada dikkat çekeceğim bir nokta var: Kadın başına doğumu ifade eden doğum hızı yeniden artıyor ama artık eski seviye olan (2001 yılı 2,38’e) artık ulaşmıyor.

İşte bu kısım şehirleşme, eğitim vs sosyolojik bir değişimi ifade ediyor.

***

Gelelim 2008-09 küresel krize... Yine ekonomik kriz ile doğum sayısı ve doğum hızı yeniden düşüyor. 2008 yılında 1 milyon 296 bin olan doğum sayısı 2011 yılında 1 milyon 253 bine geriliyor.

Ama sonrası yaşanan ekonomik toparlama ile 2011 sonrası 2015’e kadar doğum sayısı artışla 1 milyon 351 bine kadar çıkıyor.

Ve 2015 yılı ve sonrası...

Bir de bakıyoruz ki ekonomik beklentiler eşliğinde felaket yılları geliyor.

Her yıl ama her yıl hem çocuk sayısı düşüyor hem de doğum hızı.

2014 yılında 1 milyon 351 bin olan doğum sayısında 2021 yılına geldiğimizde artık 1 milyon 80 binleri görüyoruz.

Ve 2014 yılında 2,19 olan doğum hızının da 1,70’ye gerilediğini maalesef izliyoruz.

Bakın ekonomik kalkınma ile doğum sayısını bırakın doğum hızı düşse bile mesela 2003 yılında 2,09 olan doğum hızı 2014 yılında 2,19’a çıkmıştı. Ve 2003 yılında 1 milyon 199 bin olan doğum sayısı da 2014 yılında 1 milyon 351 bine yükselmişti.

Kısaca AK Parti 2003-2014 yılları arasında (küresel kriz hariç) istikrarlı bir şekilde ekonomik büyümeye bağlı olarak hem çocuk sayısında hem de doğurganlık hızında artış sağlarken 2015 ve sonrası tüm yapı adeta çökmüştür.

Aslında ekonomi nasıl diye sorduğunuzda verilecek en gerçekçi cevap burasıdır: Millet çocuk yapamaz hale gelmişse ekonomiyi varın siz yorumlayın.

***

Sayıyı artırmak lazım ama nasıl?

Evladının istediğini alamayınca arka odada kendisini asan babanın durumunu da iktidara karşı hainlikle mi ifade edeceğiz?

Durum ortada... Lafla peynir gemisi yürümüyor. Çocuk ise hiç olmuyor...

2.jpg1.jpg

YORUMLAR (25)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
25 Yorum