Her bakımdan dünyanın en kırılgan ülkesi
Akranları arasında dünyanın en kırılgan ülkesi olduğumuz gerçeğini kabullenir, ardından da bu kırılganlığın kökenlerini doğru teşhis edebilirsek; çözüm önerileri üzerinde daha iyi odaklanabiliriz.
1.) Ülkemiz dış borçların GSYH’ya oranı açısından en borçlu ülkedir.
2.) Son bir yılda yabancıların devlet iç borçlanma senetleri içindeki payları her geçen gün azalmaktadır.
3.) Son bir yılda bankalar aldıkları borçların en az 40 Milyar dolarlık kısmını geri ödediler. Borç çevirme oranında en düşük başarı oranı.
4.) TCMB brüt rezervlerin toplam dış borçlara oranı bakımında muadiller arasında en zayıf iki ülkeden biriyiz.
5.) Akranları arasında CDS risk primi en yüksek ülkeyiz.
6.) Muadillerimiz arasında en yüksek enflasyona sahibiz.
7.) Muadiller arasında en yüksek nominal faizleri biz veriyoruz.
8.) Bütçe dengesi en hızlı bozulan ülkeyiz.
9.) Faiz dışı açıkta rekorlar kırıyoruz. 2017 Ağustos ayına göre, yani son iki yılda bütçe giderleri %50-60 arasında artarken; bazı bütçe gelirleri %16-25 oranında ancak artmış.
10.) Bu yıl akranları arasında büyüyemeyecek tek ülke biziz.
11.) Güven endeksleri bakımından da en kötü durumda olan ülke biziz. İnsanların gelecekle ilgili hiçbir güveni ve öngörüsü kalmamış.
12.) Kayıtlı işsiz sayısında muadillerimiz arasında en kötü durumda olan biziz. Kendi rekorlarımız her ay yeniliyoruz.
13.) Kredi derecelendirme kuruluşları, akranlarımız arasında, en düşük reyting notunu bize vermişler.
Bulduğum diğer veri ve göstergelerini artırmanın gereği yok.
Kırılganlık, 2017 biterken kendini göstermeye başlamıştı. 2018’deki gelişmeler sadece oluşmuş bu kırılganlığı teyit eden göstergeleri ortaya çıkardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın Chatham House’daki konuşması, ya da akrabası Sayın Berat Albayrak’ı hazine ve maliye bakanı ataması ya da Trump’ın tweetleri veya diğer dış saldırılar fikri bu kırılganlığın sebepleri değil göstergeleridir.
Kırılgan demek korunmayan demektir. Normal zamanlarda kimsenin aldırış etmeyeceği bir demeç, yanlış bir anlama veya gelişme, kırılgan ortamlarda her şeyi alt üst edebilir. Ya yöneticiler ekonomiyi temperli, yani kırılmaz, bir hale getirmeliler ya da kırılganlığın bilincinde olmalılar.
Niçin Türkiye akranları arasında en kırılgan ülke oldu?
Çünkü son 15 yılda tam bir trilyon dolar dış ticaret açığı verildi. (TCMB, TÜİK) Dış ticaret açığı bütün ekonomik sorunlarımızın ve kırılganlığımızın kök sebebidir.
İlanihaye dış borcunu artırmaya yönelmiş bir ülke, bir ekonomi er ya da geç bir darboğaza girer; bunun istisnası yoktur.
Dış ticaret açığı yüzünden, ülkemizin dış borçları oransal olarak en yüksektir. Bu yüzden en yüksek CDS primleri bizim aldığımız krediler için ödeniyor. Bu yüzden yabancılar ellerindeki tahvilleri satıp çıkıyorlar. Bu yüzden bankalar aldıkları borçların tamamını çeviremiyor. Dış ticaret açığı yüzünden en yüksek enflasyon bizimdir ve yüksek enflasyon dolaysıyla en yüksek nominal faizi ödüyoruz. Bu yüzden en yüksek işsizlik bizde. Bu yüzden bu yıl büyüyemeyeceğiz. Dış ticaret açığı yüzünden FITCH, Moody, S&P bize en düşük notu veriyorlar.
Niçin dış ticaret açığı verdik?
Çünkü döviz ucuzdu. Türkiye gümrük birliğinin de etkisiyle, değerli TL’ye göre ucuzlamış ithal mallar cenneti haline geldi. Yüksek ithal ara mal oranına rağmen, içerde üretilen ürünlerin uluslararası rekabet gücünü artıramadık. Sonuçta ihracatın ithalatı karşılama oranı hep düşük kaldı. Bu dönemin diğer belirleyicisi çok kolay dış fon temin edilebilmesiydi. Durum bu olunca dış ticaret açığını kapatmak için alınan tedbirler etkisiz kaldı.
“Finanse edildiği sürece cari açık sorun değil” ifadesinin, çaresizlik ima eden “inceldiği yerden kopsun” anlamına geldiğini hep beraber öğrendik.
Sanırım anlaşıldım: Türkiye akranları arasında dünyanın en kırılgan ülkesidir. Kırılgan ille de kırılacak demek değil. Eğer katmanlı ve özenli koruma sağlanırsa cam eşyalar bile kırılmaz.