Kırılganlığın nihai çıktısı olarak işsizlik

Kâr ederek ve güçlenerek yola devam etmek, işletmeler için bir beka meselesidir. Her yılın sonunda bir yıllık bir plan olan bütçe hazırlanırken büyüme, finansal dayanıklılık, kârlılık ve pazar payı gibi parametreler orta vadeli hedefler kapsamında planlanır.

Hedefleri tutturmak için en optimal tedarik şartları planlanır. Üretilecek ürünlerin hangi satış kanallarında kimlere satılacağı, satış şartları, satış fiyatı esasları ve bayilerden alınacak teminatlar bütçede belirtilebilir.

İşletmeler bütçelerinde öz kaynaklarının yanı sıra sermaye artırımı, halka açılma, varlık satımı, satıcı kredileri ve banka kredilerinden kendilerine en uygun bileşimi tasarlamaya çalışırlar.

Bütün bu işlerin kimlerle yapılacağı da yukarıdaki her konu kadar önemlidir. Mevcut çalışanlarla, ek istihdamla veya daha dar bir ekiple…

Kârlılığın sağlanmasında bazen maliyet azaltma yöntemleri tercih edilebilir. Etkin maliyet yönetiminin ilk ele aldığı konu etkinliği ve verimliliği istenilen seviyede olmayan çalışanları işten çıkarmak olabiliyor.

Ülkenin ve ürün satılan piyasaların geleceğine inanan bir işletme, gelecek yıllarda açacağı şubeler veya tesisler için, bu şube ve tesislerde çalışacak elemanların en az bir kısmını, eğitmek amaçlı olarak, bir yıl öncesinden işe almaya başlayabilir. Büyümenin yeterince iyi olmadığı yıllarda bile istihdamın iyi seviyelerde gerçekleşmesinin temel sebebi gelecekle ilgili bu olumlu öngörülerdir.

Maalesef tersi de doğrudur.

Ülkenin ve ürün satılan piyasaların geleceğini kestiremeyen işletmeler ayakta kalmak için giderlerini azaltmak gerektiğini bilirler. İşten çıkarmaların temelinde bu “öngörüsüzlük ortamı” vardır.

İSTİHDAMDA ALTIN YILLAR

Dönüp geriye baktığımızda 2008-2017 yılları arasında Türkiye istihdam piyasasının, adeta, altın bir dönem yaşadığını görürüz.

Bu dönemde Türkiye nüfusu 10.225.000 kişi artmıştır.

2007 yılında 21.780.000 kişilik işgücünün 19.630.000’i istihdam edilmiş ve işsiz sayısı da 2.150.000 olarak gerçekleşmişti.

2017 yılında, yani on yıl sonra, işgücü tam 9.800.000 kişi artarak 31.580.000 kişiye çıkmış. Bu artan işgücünün de 8.560.000’i iş bulmuş.

Yani bu on yıllık dönemde her yıl ortalama 980.000 kişi iş piyasasına atılmış ve ortalama olarak 856.000 kişi de iş bulmuş.

Aslında burada örtük bir “ilave başarı” var: Bu dönem içinde emekli olanların yaklaşık olarak 2.000.000’u emekli olduktan sonra sakatlık, ölüm, iş bulamama ve çalışmak istememek nedenleriyle iş hayatından tamamen çekiliyor. Yukarıdaki iş bulmuş 8.560.000 kişiye bu 2.000.000 kişinin yerine işe girenleri eklemek doğru olur.

2008-2009 yıllarında TÜİK bazı metodolojik iyileştirmeler yapmış. Ben de henüz bunları çalışıp öğrenemediğim için bu yılları değerlendirmedim.

En Büyük Teşvik Öngörü Ortamının Sağlanmasıdır

Kamu işsizliği azaltmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. İşsizliği azaltmak amacıyla kamu tarafından işverenlere tam 18 adet değişik teşvik paketi sunulmuş. Kamu bu alanda yapabileceklerinin, neredeyse hepsini yapmış görünüyor. Ancak bu yetmiyor ve işsizlik artmaya devam ediyor.

Bu sabah işyerine gelen üç milyon işletme sahibi veya yöneticisi bugün ve gelecekteki işlerle ilgili olarak alım-satım kararları, borçlanma-borç verme kararları, üretme-ürettirme kararları, işe alım ve işten çıkarma kararları ve benzeri yüzlerce karar verecek.

Eğer bu yöneticiler öngörü yapamıyorsa ya da öngörüleri olumsuzsa, işletmeleri tam kapasite çalışıyorsa bile ilave istihdama gitmezler. Yerine mevcut çalışanlarına mesai yaptırırlar ve artan üretim talebinin bir kısmını fason üretim yapan işletmelere kaydırırlar. Kaldı ki, bugün Türkiye’de böyle bir talep ortamı söz konusu değil.

Eğer bu üç milyon karar verici ülke ve dünya ekonomisinin iyiye gideceğini öngörüyorsa mevcut durumu fırsata çevirip iş bulmakta zorlanan kaliteli elemanları şirketlerine kazandırırlar. Değilse yıllarca kader birliği ettikleri arkadaşlarıyla bile yollarını ayırabilirler.

Öngörü karanlıkta yolu aydınlatan güçlü bir meşaledir. Sizce öngörü meşalemizin ışığı ne kadar aydınlatıcı?

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum