Hayatımızdan bir yılın daha eksilmesi biraz hüzün verici olsa da yeni bir yılda, yeni umutlarla buluşmak hep güzel duygular biriktirmiştir içimde... Bu yüzden de 2025’i coşkulu, umut dolu fıkır fıkır şarkılarla karşılamayı çok isterdim.
Ancak dünyada o kadar çok acı var ki duygusal dünyamızda bizi uçuran, adeta dans ettiren şarkılara eşlik ederek yeni yıla merhaba demek yüreğine dokunuyor insanın…
Evet hayat devam ediyor, elbette yeni şarkılar dinleyeceğiz, belki zarif bir dansla hayata eşlik edeceğiz.
Ama ben, yıllar içinde hiç terk etmediğim aynı göz ağrısı şarkılarımla karşılamak istiyorum yeni yılı… Rock müzik tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan öylesine harika şarkılar vardır ki dinlediğiniz andan itibaren büyüsüne kapılıp gidersiniz. İşte onlardan birkaç tanesi…
The Rlling Stones’in blues melodilerinden esinlenerek başlayan Satisfaction… Stones külliyatına giriş niteliği taşıyan bu şarkı, eleştirmenler tarafından ‘orman müziği’ olarak aşağılanmasına rağmen, yıllar sonra bile yaşlı genç büyük kitleleri hala zıplatmaya devam ediyor.
Ve tabii ki modası hiç geçmeyen Bohemian Rapsody… Rüya gibi derinden yükselen sesler, Freddie Mercury’nin o çıldırtan sesi ile birleşip sizi bir uçurumun tepesinden hayatın tam ortasına fırlatıverir… Tekrar tekrar dinleyip hep aynı uçurumlara bırakırsınız kendinizi…
Led Zeppelin’in en güzel parçalarından birisi “Whole Lotta Love.” Sağlam gitar rifi ve kalbinize dokunan vokal tonu ile adeta olduğunuz yere çakılırsınız. Bu parçadaki riff, genellikle tüm zamanların en iyi gitar riff'lerinden biri olarak tanımlanmaktadır. Doğrusu, jimmy page çok şahsına münhasır penalamıştır bu parçayı.
Kaçak bir Amerikan rüyasının kaybedenleri ile ilgili upuzun bir şiirin muhteşem müzisyeni Bruce Springsteen yani nam-ı diğer ‘patron’, “Born To Run” şarkısıyla o muhteşem dizeleri beyninize zarifçe nakşeder.
/Kaçak bir Amerikan rüyasının
sokaklarında ter döktüğümüz gün
Geceleri intihar makineleriyle
ihtişamlı malikanelerden geçiyoruz/
Saksafon solosu girdiğinde ellerinizin heyecandan titrediğini göreceksiniz. Ve şu sözleri duyduğunuzda, eminim ‘patron’a saygı için ayakta duruyor olacaksınız…
/Bebeğim bu kasaba kemiklerini sırtından söküp alıyor
Bu bir ölüm tuzağı, bu bir intihar rapi
Gençken dışarı çıkmalıyız
Çünkü bizim gibi serseriler,
bebeğim biz koşmak için doğduk/
Springsteen, şarkılarında daha çok kendi ülkesinin, kendi sınıfının insanına seslenir. Amerikan işçi sınıfının müzik tarihindeki en önemli sesidir. Ama aynı zamanda ırkçılık, savaş, fakirlik gibi pek çok evrensel sorun konusunda da müziğini bozmadan net tavır koymuştur.
Pink Floyd’un kült parçası olan Comfortably Numb... Çoğu yorumcunun şarkı konusunda uyuşturucuyla alakalı çıkarımlar yapmasına rağmen, hikayesi basit yaşanmışlıklar üzerine kurulmuş bir başyapıttır. Müzikal anlamda ise, bu basitlikle ters orantılı olarak kelimenin tam anlamıyla muhteşem bir eserdir.
Pink Floyd'un bu ikonik şarkısı duygusal kopuş, izolasyon ve insanın acı ve travmayla başa çıkma mücadelesinin karmaşık ve içe dönük bir hikayesidir adeta.
Doksanların başlarında bir grup, grunge adı verilen yeni bir rock and roll türüyle devrim yarattı. 1991 hitleri "Smells Like Teen Spirit" ile Nirvana, Seattle grunge akranlarının ham, otantikliğini aldı ve bunu olağanüstü melodik yazım ve performansla birleştirdi. Bunu yaparken de aynı zamanda rock and roll tarihinin seyrini değiştirdi.
Her şeyin bittiği ya da başladığı o son noktada Nirvana var… “Smells Like Teen Spirit”, (Gençlik Ruhu Gibi Kokuyor) şarkısı Kurt Cobain, Krist Novoselic ve Dave Grohl tarafından yazılmış ve yapımcılığı Butch Vig tarafından üstlenilmiştir. Kuşkusuz Nirvana denince ilk akla gelen isim Kurt Cobain’dir. Çünkü o, Nirvana'nın efsanevi solisti ve şarkı yazarı olarak rock müzik tarihinde unutulmaz bir yere sahiptir. Kendine özgü sesi ve sözleriyle hep gençlik isyanını temsil etti. Müziği ve sanatsal duruşuyla milyonlara ilham verdi ve müzik dünyasına kalıcı bir etki bıraktı.
