İnsan belli bir yaşa gelince yeni müzikleri, özellikle de yeni cazcıları keşfetmekte biraz geri kalıyor. İtiraf etmeliyim ki ben de son dönem genç sanatçıları çok dikkatli izleyemiyorum. Sağ olsun Bursa’dan bir okuyucum bana Fransız şarkıcı Gabi Hartmann’ı hatırlattı. Aslında Hartmann’ın “Melancolie” şarkısını daha dinlemiştim.
Hiç zaman kaybetmeden, sanatçının hemen bütün şarkılarını yeniden dinledim. Altın sesli bu kadın, Paris’te Fransız şansonları ve dünyanın dört bir yanından pop-rock müzikler çalan bir evde büyümüş ve sonra Londra’da etnomüzikoloji eğitimi almış. Ella Fitzgerald, Frank Sinatra, Nat King Cole gibi efsaneleri Amy Winehouse’dan yorumlarını dinleyerek keşfetmiş.
Farklı coğrafyaların müziklerine yönelik ilgisi, eklektik besteciliğini ve yorumculuğunu şekillendirmiş aynı zamanda. Fransızca, Portekizce, İngilizce ve Arapça sözlere sahip parçalarında fado geleneklerinden modern caza uzanan geniş bir müzikal yelpazede sanatını icra ediyor Gabi Hartmann…
Gabi, 2023’de Norah Jones ve Melody Gardot gibi büyük isimlerle çalışmasıyla tanınan ünlü New Yorklu Jesse Harris ile yaptığı iş birliğinin sonucu "Gabi Hartmann" adını taşıyan ilk albümünü yayınladı.14 parçalık bu koleksiyon, Hartmann’ın müzikal kimliğinin DNA’sında bulunan tüm çeşitliliği yansıtmaktadır.
Müzikal yaratıcılığı ve her birimizin içinde yaşadığı duygusal manzaralarla bağ kurmayı başaran Gabi Hartmann,
“La Femme aux yeux de sel” – tuzlu gözlü kadın – (Mart 2025) albümüyle olağanüstü olgunlukta bir eser ortaya koydu; Hartmann, “ülkeler, çağlar ve stiller arasında bir yolculuk” hayaliyle bir adadan gelen ve tuzlu gözyaşlarıyla kökenlerini aramak için yola çıkan Salinda adlı bir kadının yolculuk macerasını anlatıyor. Adeta bir peri masalı gibi yazılmıştır bu şarkı… Gözleri tuzdan ibaret ve döktüğü her gözyaşıyla gözlerinin bir parçasını kaybeden Salinda, bir çare arayışıyla çıkar bu yolculuğa…
Kuşkusuz bu albüm, içinde yer alan şarkıların zaman zaman aklı ve kalbi zorlayan müzikal çılgınlığının yanında, içsel bir yolculuğun hikayesidir aynı zamanda…
UK Jazz News’in sorularını cevaplandıran Gabi Hartmann, "La fille aux yeux de sel" albümünün üslupsal ve zamansal sınırları ortadan kaldırdığını belirterek şunları söylüyor: "La fille aux yeux de sel" içsel bir yolculuktur ama aynı zamanda ülkeler, çağlar ve stiller arasında bir yolculuk. Nostalji olmadan ama son yıllarda içimden geçenleri hatırlama arzusuyla bir tür canlanma, köklerime dönüş var. Her parça kendi başına bir dünya ve birlikte işitsel bir hikâye oluşturuyorlar.”
'La Femme aux yeux de sel', aynı zamanda sanatsal iş birliklerinin zenginliğiyle de öne çıkıyor. Albümde saksafoncu Laurent Bardainne, Parisli indie grubu The Oracle Sisters, flütçü Naissam Jalal ve söz yazarı Jesse Harris gibi ünlü isimler yer alıyor.
Hemen bütün şarkılarıyla kalbinizi adeta yerinden oynatan bu altın sesli kadının, o büyüleyen "Into My World" şarkısını yıldızların altında dinlemeden geçersek, hayatımızın bir tarafı mutlaka eksik kalır…
Jesse Harris ile birlikte ürettiği Into My World, adeta baharda bir güneş ışığı bırakır kalbinize. Aynı zamanda çağdaş bir caz örneği olan bu parça, sofistike pop esintileriyle de birleşerek daha coşkulu bir rüzgar estirir kulaklarda... Belirtmek gerekiyor ki Gabi, bu yeni parçayla yaratıcılığının yeni yönlerini keşfetmeye devam ediyor ve evrensel bir beste sunuyor.
Ve tabii ki Hartmann’ın, “Benim için çok özel şarkı” dediği Take a Swing at the Moon… “Bu şarkı, Julie London ve Billie Holiday gibi çok dinlediğim eski moda vokal cazdan ilham alıyor. Sesim bunda farklı, daha olgun, belki de hikâyede karakterin hayal kırıklığı yaşadığı bir aşamayı yansıttığı için. Albümdeki dönüm noktalarından biri. Ayrıca, her zaman farklı öğretmenlerden şan dersleri aldım-caz, opera- ve bu keşifler kendimi vokal olarak dönüştürmemi sağladı.”
Bu arada, dünyanın çılgınlığını, insanın güç ve sevgiyle olan ilişkisini anlatan Hartmann’ın o muhteşem baladı “Lever du Soleil” şarkısını dinlerken hem müzikal inceliğin tadını alacaksınız hem de sivil bir itaatsizliğin rüzgarıyla uyanacaksınız… Çünkü Gabi Hartmann bu şarkıyı Fransa'da ve farklı coğrafyalardaki aşarı sağın ve ırkçılığın yükselişine cevap niteliği taşıyan siyasi bir marş olarak yazmıştır. Suriyeli aktivist Naissam Celal flütüyle bu şarkıya eşlik etmektedir.
