Almanların zorlu Çin denklemi

Pandemiden sonra ilk kez bir G7 ülkesi lideri Çin’i ziyareti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Cuma günü yaptığı günübirlik Çin ziyareti, Ukrayna Savaşı, ABD-Çin gerilimi gölgesinde gerçekleşti. Bu ziyaret sadece Alman kamuoyunda değil Batı kamuoyunda da dikkatle izlendi.

Almanya, Ukrayna Savaşı sonrası Rusya’ya ekonomik bağımlığın ağır faturaların öderken, Çin’le aynı bağımlılığı yaşamadan, siyasi olarak mesafeli, ekonomik olarak verimli bir ilişkinin nasıl sürdürülebileceği gibi zor bir sorunun cevabını arıyor. Aslında Batı ittifakının da aradığı bir cevap bu.

Ancak bu sorunun cevabı hiç te kolay değil. Çünkü Almanya ve Çin arasındaki ticari ilişkinin hacmi 2021 rakamlarına göre 246,5 milyar dolar. Hemen hemen dengeli bir şekilde yürüyen bu ticaret ilişkisinde Almanya’nın ihracat miktarı 143 milyar dolar.

****

Batı ittifakının Çin’le yaşaması muhtemel bir gerilimde, örneğin Çin’in Tayvan’a saldırması gibi, Almanya’nın Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımların benzeri yaptırımları uygulama imkanı yok. Çünkü Çin’e yapılan ihracat Almanya’da direk olarak 1.1 milyon kişiye iş imkanı sağlıyor. Endirekt olarak hesaplandığında ise birkaç milyon kişinin iş yerinin daha Çin’le yapılan ticaretle direkt ilgilisi var.

Uzmanlar Almanya’nın Çin’e olan ekonomik bağımlılığının tersi istikametteki bağımlılıktan daha yüksek olduğunu söylüyor. Yapılan son araştırmalara göre Alman sanayi şirketlerinin yüzde 46’ısı Çin’den yedek parça ve ham madde alıyor. Şirketler Ukrayna Savaşı sonrasında bu bağımlığı azaltmak için alternatif arayışlara girdiler. Bunlardan birisi de Çin’in yanında, Vietnam’da yatırım yapmak.

Almanya Başbakanı Scholz hem bu gerçeğin altını çizmek hem de Uzakdoğu’da Çin’e alternatifler yaratmak amacıyla Çin ziyareti öncesi Vietnam’ı ziyaret etti. Dünya Bankası Vietnam ekonomisinin önümüzdeki üç yılda ortalama yüzde 6,6 büyüyeceğini açıkladı. Bosh bu ülkede bilişim teknolojilerinde yapacağı yatırımlarla 3 bin kişiye iş imkanı sağlayacak. Vietnam’ın cazibesi sadece ucuz işçilikten kaynaklanmıyor. Bu ülkenin ayrıca AB ve ABD ile serbest ticaret anlaşması bulunuyor.

****

Scholz’un selefi Merkel, Çin’i görev süresi boyunca tam 12 kez ziyaret etti. Merkel Çin’i büyük bir potansiyel olarak görüyordu ve Çin’le Almanya ilişkilerinin bugünkü boyutta olmasında onun rolü çok büyük. Çinliler, Merkel gibi bir destekçi olarak görmemekle birlikte Scholz’un ziyaretinden oldukça memnun kaldılar.

Şi Cinping’in devlet başkanı seçilmesinden sonra ilk ziyareti gerçekleştiren batılı lider Scholz’a Çinlilerin ilgi ve sevgisi bir hayli yüksek. Çin Komünist Partisi’nin yayın organı Global Times, Scholz’u Çin savunucusu olarak tanımlarken, ABD ve Çin karşıtı güçlerin baskısına boyun eğmediğini yazdı. Çinliler Almanya ile olan ilişkilerini pragmatik iş birliği olarak değerlendiriyor. Almanlar ise Çin’i sistem rakibi, ticari rakip olarak değerlendiriyor.

Scholz’un kısa ziyareti sistem rakibi ile gelecekte nasıl bir iş birliği yapılacağı sorusunun gölgesinde geçti. Scholz ticari ilişkilere övgü ile vurgu yaparken, Uygur Türkleri konusunu ima yollu, Ukrayna Savaşı ve Tayvan konusunu direk dile getirdi. Scholz bu ziyarette Batı ittifakının güvenini sarsmadan ihtiyatlı bir iş birliği mesajı verdi. Alman kamuoyu da tüm eleştiri ve çekincelere rağmen elde edilen bu ilk sonuçtan memnun.

Çin’le 2021 yılında 35,9 milyarlık ticaret hacmine ulaşan Türkiye’nin de Almanya Çin ilişkilerinden çıkaracağı dersler olabilir. Hele bu ticarette sadece 3,7 milyar dolarlık ihracat yapan taraf olan Türkiye’nin Çin’e karşı tıpkı Almanya gibi, bağımlı kalmamak için yeni alternatifler oluşturması kaçınılmaz. Çünkü Çin, ekonomik ilişkileri siyasi bağımlığa dönüştürmek konusunda belki de dünyanın en başarılı ülkelerinden biri.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum