Almanya’nın AfD sınavı
Alman siyasetinde gözler 23 Şubat’ta yapılacak genel seçimlerde iktidara kimin geleceğinden daha çok ana muhalefetin ne kadar oy alacağına çevrilmiş durumda. Kamuoyu yoklamalarında yaklaşık yüzde 30 oy oranına sahip Hiristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) başbakan adayı Friedrich Merz’in Almanya’nın yeni başbakanı olması neredeyse kesin. Merz yüksek ihtimalle üçlü bir koalisyonda yeni başbakan olacak ama dikkatler ana muhalefet partisi olacak Almanya için Alternatif (AfD) üzerinde.
Normal zamanlarda muhtemel koalisyon versiyonları, son dakika skandalları ve parti içi çekişmelerden müteşekkil yoğun bir gündem yaşanır son ana kadar heyecan sürerdi. Ancak bu seçimlerde durum çok farklı. Çünkü Almanya tarihinde ilk kez, merkez siyasetten gelmeyen aşırı sağcı AfD bu denli yüksek oy oranıyla ana muhalefet partisi oluyor. Geçtiğimiz seçimlerde yüzde 10 oy alan AfD’nin yeni seçimlerde kamuoyu yoklamalarına yansıyan oy oranı yüzde yüzlük bir artışla yüzde 20’e çıktı.
AfD 2013 yılında kuruldu ve kısa sürede Almanya’nın önemli bir siyasi aktörü haline gelmeyi başardı. Federal Almanya Parlamentosu’nda 2017 yılından beri temsil edilen aşırı sağcılar Almanya’nın 16 eyaletinin 14’ünde eyalet parlamentolarında bunuyor. Hem federal düzeyde hem de eyaletler düzeyinde oy oranları gün geçtikçe artan AfD’ye karşı merkez siyaset çaresiz. Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenmesine rağmen, AfD’nin yükselişi devam ediyor. Federal düzeyde yapılan son anketlerde Doğu Almanya eyaletlerinde birinci durumda.
***
Federal Meclis’e girmesi muhtemel partilerin tümü (CDU/CSU, SPD, Yeşiller ve Sol Parti) AfD ile koalisyon yapılmasına karşı. Merkez demokratik partilerin aşırı sağa karşı sergiledikleri bu kararlı durum AfD'nin yükselişini engellemeye yetmedi. Almanya için sınav tam da burada başlıyor. AfD kendisine karşı blok oluşturulmasını bir mağduriyet olarak pazarlayarak, hakim sınıfa karşı mücadele adına seçmenleri mobilize ediyor. Merkez partilerinin ortak bir tavır sergilememesi durumunda ise bu, hakim sınıfın AfD’ye karşı çaresizliği olarak gözüküyor ve seçmenin yeniden AfD’yi tercih etmesinde önemli rol oynuyor.
Merkez siyaset, AfD tehdidine karşı sıkça uyarılar yaptığında, partinin görüşlerinden haberdar olmayan geniş kitleler de bu içeriklerden haberdar oluyor ve AfD taraftarlarının dayanışması daha da artıyor. Merkez siyasetin AfD’ye karşı sessiz kalması halinde ise bu AfD’nin tezlerine karşı argüman geliştirimemek anlamına geliyor ve parti seçmen için daha cazip hale geliyor.
Merkez partilerin seçmenleri AfD ile işbirliği yapılmasına karşı ancak AfD’ye karşı ortak tavır sergilemek adına merkez partilerin bazen temel ilkelerden ödün vermesi gerekiyor. Bu da AfD’ye verdiği zarardan çok uzlaşmayı yapan partilerin seçmenlerini küstürüyor.
****
Merkez partilerin, AfD’nin desteklemesi muhtemel bir yasa tasarısını meclise sunmaları da AfD’nin işine yarıyor. AfD olmadan çoğunluk olmaz kanaati pekişiyor ve merkez partilerin seçmenleri de irite oluyor. CDU-CSU’nun Federal Meclis’de düzensiz göçe karşı sert önlemler alınması için sunduğu yasa tasarısı AfD desteği ile kabul edildi. CDU-CSU’nun Yeşiller ve SPD ile uzlaşma sağlayamaması üzerine AfD’nin destek vereceğinden hareketle yasa tasarısın sunması günün sonunda AfD’yi gayri resmi olarak da olsa vazgeçilmez yaptı.
Merkez partilerinin AfD sorununa karşı uzun ve nesnel açıklamalar yapması da seçmene sıkıcı geldiği için etki etmiyor. AfD hamasette zirve yaparken, rakiplerinin nesnel ve sağduyulu izahatlarla meşgul olması seçmen gözünde aşırı sağı daha cazip hale getiriyor.
Siyaset öylesine bir açmaza girdi ki yapılan ya da yapılmayan tüm hamleler AfD’nin artı hanesine yazılıyor. Merkez siyaset ve medyanın sergilediği ortak tavır AfD tarafndan ‘’onlar bir biz tek’’ örgüsü ile kolayca siyasi ranta çevriliyor.
AfD bu seçimlerde iktidar olamayacağının farkında. Hedefleri 2029’da yapılacak genel seçimlere kadar birden fazla eyalette iktidarı ele geçirmek ve federal düzeyde koalisyon ortağı olmanın yolunun açılması. Trump’un büyük destekçisi Elon Musk da AfD’nin başbakan adayı Alice Weidel’i destekliyor. Almanya bu seçimlerde popülizme karşı ne kadar dirençli olduğunun sınavını verecek.
