Global Güney bir alternatif mi?

Batı kamuoyunda dünya siyasetine yönelik haber, yorum ve analizlerde Global Güney kavramı anahtar bir kavram olarak sıkça kullanılıyor. Üçüncü dünya ülkesi, az gelişmiş ülke, gelişmekte olan ülke gibi kavramların yerini almaya başlayan Global Güney yine daha çok Batı’da tercih edilen bir tanımlama.

Kavramın Türkiye’de henüz yaygınlık kazanmaması biraz da ikna edici bir konsept olarak algılanmamasından kaynaklanıyor olabilir.

Global Güney kavramıyla, global sistemde ekonomik ve siyasi olarak dezavantajlı olan toplumlar kastediliyor. Kavram aslında koloni tarihine de bir gönderme yaparak sömürenler ve sömürülenler ayrımı yapıyor.

Kavramla Global Kuzey’e (Batı) dahil olmayan ülkelerin siyasi ve ekonomik argümanlarının Batı ile eşdeğer olduğu iddiasına vurgu yapılıyor. Global Güney’in son yıllarda siyasi ve ekonomik gelişmesinin yarattığı özgüven ve potansiyel Batı’nın domine edici gücüne karşı bir alternatif güç olarak konumlandırılıyor.

***

Kavram ilk önce 1980 yılında BM tarafından Almanya eski Başbakanı Willy Brandt önderliğindeki bir gruba “Kuzey-Güney Raporu“ ismiyle hazırlatılan çalışmayla gündeme geldi. Raporda Kuzey ile Güney arasındaki refah farkının kapatılması ve mağdur Güney’e destek verilmesi gerektiği yazılmıştı. Ancak globalleşme ile birlikte güç dengeleri yavaş yavaş değişti ve artık Çin ve Hindistan gibi ülkeler yardıma muhtaç dezavantajlı Güney ülkeleri değil, Batı’nın etki alanlarına müdahale edecek güç merkezleri haline geldi.

Global Güney coğrafi olarak güneye işaret ediyor ancak bu kavramla coğrafi bir bölge kastedilmiyor.

Güney Amerika, Afrika, Asya ülkeleri (Güney Kore, Japonya ve İsrail hariç) Global Güney kavramı içinde değerlendiriliyor. Global Güney ülkelerinin siyasi ve ekonomik olarak ortak hareket etmeleri gibi ütopik bir hedef gözetilmiyor. Zaten bu ülkeler farklı coğrafyaların yanında farklı öncelikleri olan ülkeler. Global Güney denince ilk akla gelen Çin ve Hindistan dahi sonu askeri çatışmalara varabilecek derin sorunlar yaşıyor.

Ancak Global Güney’i birleştiren önemli ortak özellikler var. Hepsinin farklı yoğunluklarda olmakla birlikte kolonyalizm tecrübesi var. Bu ülkelerin ABD ve Avrupa ile bağımlılığa dayalı ilişkileri var ve bu bağımlılık dünya sistemindeki önem sırasında listenin altında bulunmalarının en önemli sebeplerinden birisi. Global Güney, Batı ittifakına muadil birlikler ve işbirlikleri ile “makus talihini“ yenmenin ve Batı vesayetinden kurtulmanın peşinde.

***

Batı’ya karşı olan talepleri Global Güney ülkelerini birbirine bağlıyor. Bunların başında yeni global düzende, adil siyasi temsil hakkı geliyor. Batı’nın kendilerine uyguladığı çifte standarttan hepsi şikayetçi.

Global Güney kamuoylarında Batı dayatmalarına karşı dayanışma hissi de rahat gözlemlenebiliyor.

Bunun örnekleri İsrail ve Rusya. Her iki savaşta da Global Güney’ temsilcileri sorgusuz sualsiz Batı’nın yanında yer almadı.

Hindistan ve Çin Batı’ya karşı aslında kendiliğinde oluşan Global Güney blokunu bir siyasi güce çevirme peşinde. Yeni Delhi’de gerçekleşen G-20 zirvesinde ABD’nin Çin’e karşı kendisine verdiği desteği de arkasına alarak Batı ve dünyanın diğer kesimleri arasında aracı rolünü oynamaya çalıştı. Hindistan’ın aşırı Hindu ulusalcı politikaları böyle bir rolü oynamasına ciddi bir engel. Hem fanatik ulusalcı olup hem de kültürler arasında arabuluculuğa kalkışmak pek inandırıcı değil. Rusya konusunda dengeli bir tutum izlerken, İsrail-Hamas savaşında İsrail tarafında yer alması da Global Güney’deki genel teamüllere aykırı bir durum oluşturdu.

Diğer aday Çin ise Ağustos ayında BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan Batı’nın küresel finans sistemi üzerindeki hakimiyetini kırmaya çalışan birlik) üzerinden Global Güney’in öncüsü olmanın sinyallerini vermeye çalıştı. Ağustos ayında birliğe İran, Suudi Arabistan, Mısır, BEA, Etiyopya ve Arjantin de alındı. Arjantin’in yeni Devlet Başkanı Javier Milei Arjantin’in BRICS’e girmeyeceğini açıkladı ve bu denli farklı beklentiler olan ülkeler arasında birlik oluşturmanın ne denli güç olduğunu göstermiş oldu.

***

Türkiye kendisini ne kadar Global Güney’e ait hissettiği açık değil ancak Batı ittifakının muadili sayılacak birliklere üye olmasa da hiçbir zaman uzak kalmadı. Global Güney’de Batı’ya karşı oluşan özgüvenli duruşta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘‘eey Batı‘‘ çıkışlarının da rol oynadığını düşünmek mümkün.

Ekonomik ve siyasi bedelleri bir yana Erdoğan’ın Batı, ABD, İsrail’e karşı tevil getirmez sert çıkışları ve buna rağmen hala iktidarda olmasının, dünyadaki birçok Global Güney liderine ilham kaynağı olmuş olma ihtimali bir hayli yüksek.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum