Yurtdışı serveti en yüksek ülke
Net yurtdışı serveti, bir ülkenin şahıslarının ya da işletmelerinin yurt dışında yaptığı direkt ya da finansal yatırımların tümünden , yapancıların bu ülkede oluşturduğu yurtdışı servetinin çıkarılmasıyla belirleniyor. Bu hesaplamaya göre yurtdışı servet miktarı 3.6 trilyon dolara ulaşan Almanya, dünyanın en yüksek yurtdışı servetine sahip ülkesi konumuna geldi.
IMF‘nin 2024 yılını baz aldığı verilerine göre bu rekoru 1991 yılından beri elinde bulunduran Japonya 3,5 trilyonluk yurt dışı servetiyle ikinci sıraya düşerken, üçüncü sırayı Çin aldı. ABD ise yurt dışında servete sahip değil bilakis 26,2 trilyon dolarlık bir borcu var. Yani ABD’de ki yabancı yatırım, ABD’nin yurt dışında yaptığı yatırımlardan kat kat fazla. Bu tabloya göre, ABD ekonomisi yabancı yatırımcılara bağımlı durumda.
IMF tarafından açıklanan bu rakamlar, temel ekonomik hedefi ABD’nin dış ticaret açığını, radikal tedbirlerle değiştirme peşinde olan Trump’ı kızdıracak türden. ABD’nin 1929 krizi sonrası yüksek gümrük vergileri ile çözmeye çalıştığı sorun, İkinci Dünya Savaşı ile sonuçlanmıştı. Mevcut devasa farkı yine gümrük vergileri ile çözmeye çalışan Trump’ın radikal hamleleri sorunu çözecek gibi gözükmüyor.
****
Rakamlar her ne kadar Almanya için büyük bir başarı gibi görünse de Alman ekonomistler yurtdışında oluşan bu devasa servetten o kadar memnun değil. Çünkü yurtdışındaki yatırımların bu denli çok olması, yurt içinin bir yatırım ülkesi olarak cazibesi kalmadığı anlamına da gelebiliyor.
Alman ekonomistlere göre yurt dışı yatırımları iş yerlerinin, maaşların ve vergi gelirlerinin ülkeden çıkması anlamına da geliyor. Yurt dışı servetleri için en büyük risklerden birisi ise güvenlik. Özellikle Çin’de büyük üretim yatırımları olan Alman şirketleri Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi gibi bir durumda büyük tehlikelere maruz kalacak. Bize göre abartılı sayılacak bir hissiyat, Alman ekonomistlerin hesaba kattığı bir opsiyon.
Alman Merkez Bankası verilerine göre 2024 yılı sonu itibarıyla Almanya’nın yurt dışındaki tüm yatırımları ve verdiği kredilerin toplam tutarı 13,9 trilyon Euro, Almanya’daki yabancı yatırım ve kredilerin tutarı ise 10,4 trilyon euro.
***
Bu rakamlar aslında Almanya’nın dolayısıyla AB’nin sahip olduğu ekonomik ve dolayısıyla siyasi güç hakkında da fikir veriyor. Avrupa’nın Trump tehditlerine rağmen görece sükunetli bir tavır sergilemesi, sahip olduğu bu ekonomik özgüvenden geliyor.
Almanya’nın kollektif verimliliğinin sonucu oluşan bu devasa ‘’servet’’ hiçbir şekilde ekonomi yönetiminin savsaklamasına neden olmuyor. Almanya’nın dünyanın en büyü yurtdışı net servete sahip olması, ekonomi sayfalarının manşetinde bir yel almadı.
Almanya’nın en ciddi gazetelerinden birisi sayılan Frankfurter Allgemeine Zeitung’un ekonomi manşeti, ‘’servet birinciliği’’ değil, sosyal güvenlik sistemindeki fazla personelden kaynaklanan israftı. Almanya sosyal güvenlik sistemi çerçevesinde işsizlik parası, tıbbi bakım, emeklilik, yaşlılara bakım vs. gibi birçok kalem altında yılda 750 milyar euro harcama yapıyor.
****
Ülkedeki bütün sosyal güvenlik kurumlarında çalışanların sayısı 378 bin ve bunlar için yapılan yıllık masraf ise 25 milyar euro. Sosyal güvenlik sisteminde çalışanların sayısı tarım sektöründe çalışanlardan fazla. Uzmanlar dijitalleşmenin yoğunlaştığı günümüzde bu rakamın çok yüksek olduğunu, tasarrufa gidilmesi gerektiğini dile getiriyor ve konu etraflıca irdeleniyor.
Ekonomi sayfalarında bu türden haberlere sıkça rastlamak mümkün. Dünyanın en güçlü ekonomilerinden birisine sahip Almanya’da ekonomik gündem sanki bir kriz kapıdaymış ve atılacak bir yanlış adım ekonomiyi çökertecekmiş gibi bir hassasiyetle irdeleniyor.
Almanya refahını ciddiye alıyor.
