70’lerde aynı seviyedeydik: Kore, nasıl bizden çok daha hızlı kalkındı?

1950’lerdeki savaş fotoğraflarından hatırladığımız, dizlerine kadar pirinç tarlalarının çamuruna gömülmüş, zayıf, avurtları çökük, solgun yüzlü, hasır şapkalı Koreli figürü; savaşın, yoksulluğun ve umutsuzluğun simgesiydi. Oysa aynı halk, bu iç karartıcı görüntüyü; planlı kalkınmanın, sabrın, disiplinin ve kollektif emeğin gücüyle hafızalardan silerek yazdığı başarı hikayesiyle Kore’yi bir kaç on yıl içinde dünyanın sayılı teknoloji devlerinden birine dönüştürdü.

1960 öncesi Türkiye, kalkınma göstergeleri itibariyle Kore’den daha ilerideydi.

1960’larda Güney Kore, hızla sanayileşmeye yöneldi. 1970’lerin ortalarında kişi başına milli geliri Türkiye ile eşitlendi.

1980’lerden itibaren; teknoloji, ağır sanayi yatırımları, dış yatırım teşvikleri ve eğitim reformları ile Türkiye’nin önüne geçti.

1990‘lardan sonra aradaki fark daha da açıldı. Kore’de ihracat odaklı sanayileşme hamleleri; elektronik, otomotiv, gemi inşası gibi sektörlerde devlet teşvikleri; nitelikli işgücü yetiştirmeye yönelik eğitim reformları, patent geliştirmeye ve inovasyon yatırımlarına öncelik verilmesi, teknoloji transferi ve dış sermaye yatırımlarıyla üretimde ve ihracatta ciddi bir patlama yaşandı.

İki Ülkenin Karşılaştırılması:

-Nüfus, Coğrafi Alan, Doğal Kaynaklar:

Nüfus:
Kore, 52.5 milyon
Türkiye, 86 milyon

Coğrafi alan:
Kore, 100 bin km2
Türkiye, 784 bin km2

Doğal Kaynaklar:
Kore; Maden ve yeraltı kaynakları, hammadde, tarım ve gıda ürünleri çok yetersiz ve ithalata bağımlı..
Türkiye, Bu alanlarda büyük ölçüde kendine yeterli

-Makroekonomik Göstergeler:

Ekonomik Büyüklük (GSYH):
Kore, 1.95 trilyon$, (12’inci ekonomi)
Türkiye, 1.3 trilyon$, (17’inci ekonomi)

Kişi Başına GSYH:
Kore, 37,672$
Türkiye, 13.000-15.000$ aralığı

Büyüme Oranı:
Kore, %2.1
Türkiye, %3.2

Enflasyon:
Kore, %2.5
Türkiye, %38-70 arasında arasında dalgalı

İşsizlik:
Kore, %3.7
Türkiye, %9-10

Türkiye’deki büyüme rakamları son yıllarda yüksek gibi görünse de, bunun büyük bölümü yüksek enflasyon, kredi genişlemesi ve TL bazlı nominal şişkinlikten kaynaklanmakta; reel gelir artışları sınırlı kalmaktadır.

-İnsani Kalkınma ve Sosyal Göstergeler:

İnsani Gelişmişlik Endeksi (HDI):
Kore, 0.929 puan (19. sıra)
Türkiye, 0.853 puan (51. sıra)

Gelir Dağılımı Eşitsizliği (Gini Katsayısı):
Kore, 35.5 (Orta derecede eşitsiz )
Türkiye, 44.8 (Yüksek derecede eşitsiz)

Doğumda Hayat Beklentisi:
Kore, 83 yıl
Türkiye, 78 yıl

Ülkelerin sağlık, eğitim ve hayat standardı düzeylerinin topluma yansımasını ölçen İnsani Gelişme Endeksinde Türkiye, Kore’nin epeyce gerisinde…Ayrıca, Türkiye’de gelir eşitsizliği çok daha belirgindir ve bu da sosyal uyumu, fırsat eşitliğini ve uzun vadeli toplumsal istikrarı zedeleyen bir unsurdur.

-Eğitim, AR-GE ve İnovasyon Göstergeleri:

Milli Gelirde AR-GE Harcama Payı:
Kore, %4.9 (OECD’de ilk sıralarda )
Türkiye, %1.4 (Orta-alt düzey)

Yıllık Patent Sayısı:
Kore, ~220.000 (Dünya 4’üncüsü)
Türkiye, ~8.000 (Kore’nin 28’de 1’i)

OECD PISA Skoru (Ortalama):
Kore, 519 (Matematikte ilk 10’da)
Türkiye, 454 (OECD sonlarında )

Küresel İlk 500’de Üniversite Sayısı:
Kore, 13-15 üniversite
Türkiye, bazı yıllar 1–2, bazı yıllar hiç yok

Ülkelerin uzun vadeli kalkınma kapasitesini belirleyen temel unsurlardan biri, eğitim sisteminin kalitesi ve bu sistemin iş gücü piyasasıyla entegrasyonudur. Kore ile Türkiye’nin PISA sınavı sonuçlarındaki
fark, doğrudan teknoloji üretimi, inovasyon kapasitesi ve AR-GE yatırımlarına yansımaktadır.

-Küresel Ekonomik Entegrasyon ve Rekabet:

İhracat:
Kore, 683 milyar$
Türkiye, 262 milyar$

İhracatta Yüksek Teknolojili Ürün Payı:
Kore, %30
Türkiye, %2.8

İthalat:
Kore, 632 milyar$, (Cari fazla veriyor)
Türkiye, 344 milyar$ (Cari açık veriyor)

Küresel 500 Marka Sayısı:
Kore, 12 (Samsung, Hyundai, LG…)
Türkiye, Yok

Pasaport Gücü Endeksi:
Kore, 4. sıra (174 ülkeye vizesiz gidiliyor)
Türkiye, 50.sıra (102 ülkeye vizesiz gidiliyor)

Kore’nin dış ticareti yüksek teknolojiye dayalıdır. Elektronik, otomotiv, gemi sanayi ve yarı iletkenler başlıca ihracat kalemlerini oluşturur. Türkiye’nin ihracatı ise daha çok düşük ve orta teknolojiye dayalı sektörlerden oluşmakta; tekstil, gıda, inşaat malzemeleri gibi düşük katma değerli ürünlerde yoğunlaşmaktadır.

-Ekonomik Özgürlük, Yolsuzluk ve Dijitalleşme:

Ekonomik Özgürlük (Heritage):
Kore, 17. sıra (Çoğunlukla özgür)
Türkiye, 111. sıra (Kısıtlı özgürlük)

Yolsuzluk Algı Endeksi (CPI)
Kore, 33. sıra (Şeffaf)
Türkiye, 115. sıra (Yüksek yolsuzluk algısı)

E-Devlet Gelişim Endeksi:
Kore, 1. lig (UN e-Gov Index)
Türkiye, Orta grup

Ekonomik verimlilik yalnızca üretimle değil, aynı zamanda sistemin şeffaflığı ve kurumsal istikrarıyla doğrudan ilişkilidir. Ekonomik Özgürlük Endeksi’nde Güney Kore ile Türkiye adasındaki fark, yatırım ortamının öngörülebilirliği, mülkiyet hakkının korunması, yargı bağımsızlığı ve bürokrasinin etkinliği gibi alanlarda Kore’nin çok daha iyi bir sistem kurduğunu gösteriyor. Benzer şekilde Yolsuzluk Algı Endeksi’nde de Kore şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim modeline sahipken, Türkiye yüksek riskli gruptadır. Kore’nin e-devlet sistemleri dünyaya örnek olurken, Türkiye hâlâ dijitalleşmeyi tam olarak topluma yayabilmiş değildir.

1980’de Hem Güney Kore’de hem Türkiye’de askeri darbe oldu.

Ancak Kore’de askeri darbe ile hukuk devleti rafa kaldırıldığı, basın ve muhalefet susturulduğu, demokratik özgürlükler askıya alındığı halde, işbaşındaki askeri yönetim; yetki ve otoritesini, hızlı kalkınmaya yönelik reformları hayata geçirme, kaynakları yüksek verimlilikle kullanma ve sanayi yatırımlarını hızlandırma yönünde kullandı. Üst seviyede bürokratik ve teknik rasyonalite ile yatırımlarda maksimum verimlilik sağlandı.

Ancak bu dönem uzun sürmedi ve 1987’de demokratik döneme geçildi. Siyasal iktidarların demokratik seçimlerle işbaşına geldiği, düzenli işleyen çoğulcu bir siyasal sistem kuruldu. 90’lı yıllar boyunca, kurumsal reformlar yapıldı ve hukuki altyapı geliştirildi. Yargı bağımsızlığı sağlandı ve hesap verebilirlik anlayışı yaygınlaştırıldı. Mülkiyet haklarının güvence altına alınması, şeffaf kamu yönetimi ve piyasa güvenilirliği alanlarında önemli ilerlemeler sağlandı. Kurallar düzeni, liyakat ve kollektif sorumluluk anlayışı pekiştirildi.

Türkiye’de ise, 80 darbesi ile işbaşına gelen askeri yönetim, rasyonel bir kamu yönetimi sistemi kurulmasında ve kaynakların verimli kullanımında Kore gibi başarılı olamadı. Kısa bir süre sonra demokratik düzene geçişi sağlamış gözükse bile, 82 Anayasası ile askeri vesayeti kurumsallaştırdı ve kalıcı hale getirdi. Hukuk devleti inşa edilemedi ve kurumsal reformlar hayata geçirilemedi. Özal’ın liderliğiyle ihracata dayalı büyüme ve özelleştirme adımları atılmış olsa bile, iyi işleyen bir piyasa düzeni oluşturulamadı.

Türkiye, 90’lı yıllar boyunca, siyasi istikrarsızlık, koalisyon krizleri, partizanlık, kurumsal zafiyetler ve bürokratik vesayet kıskacında kaldı. İdeolojik kamplaşmalar, sağ-sol çatışmaları, etnik temelli terör, askeri muhtıralar ve sık sık değişen hükümetlerle ciddi bir yönetim krizine sürüklendi. Sonuçta, buradan doğan kaos ve kargaşa ortamı, kamu yönetiminde sürekliliği ve hesap verebilirliği imkânsız hâle getirdi.

Ekonomik alanda ise Türkiye, kronik yüksek enflasyon, yüksek faiz oranları, istikrarsız para politikaları, banka boşaltmaları, sermayenin yurt dışına kaçışı, yaygın yolsuzluk, verimsiz kamu yatırımları ve kaynak israfı gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya kaldı. Özellikle 1990’lı ve 2000’li yıllarda artan siyasi kayırmacılık, nepotizm ve popülist politikalar, uzun vadeli büyümenin önünü tıkadı; bu ortamda nitelikli insan gücünün üretkenliğe yönelmesi yerine rant arayışlarına yönelmesi teşvik edildi.

Koreli girişimciler, devletten aldıkları mali destek ve teşvikleri, öncelikli alanlarda ve kalkınma hedefleri doğrultusunda dürüst ve amacına uygun şekilde harcadılar ve asla istismar etmediler. Böylelikle tüm kaynaklar, yenilikçi ve teknolojik alanlarda kullanılmış oldu ve sağlanan desteklerle devasa marka değerlerine ulaşan Koreli “küresel teknoloji devleri” doğdu.

Oysa bu dönemde, Türkiye’de kamunun sağladığı mali destekler ve teşvik imkânları, ya bilgi ve vizyon eksikliği ve teknik destek yetersizliği nedeniyle yenilikçi niteliği olmayan kısır ve verimsiz yatırım alanlarında heba edildi; ya da yaygın ölçüde girişimcilerin kısa yoldan zenginleşme hırslarıyla, teşvik amaçları dışında lüks araç, arsa alımı, gayrimenkul yatırımları gibi rant ve spekülasyon alanlarına yatırıldı. Resmi rakamlarla milli gelirimizin yaklaşık %1.5’ini AR-GE harcamalarına ve yatırım teşviklerine harcamış görünmemize rağmen, küresel çapta tek bir marka çıkaramamış olmamız, bu alandaki sorumsuzluk ve kaynak israfının ne boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor.

Karşılaştırmaya esas alınan göstergeler ve değerlendirme kriterleri, Güney Kore’nin sadece sayısal büyüklük açısından değil; aynı zamanda hayat kalitesi, eğitim düzeyi, inovasyon yetkinliği, üretim yapısı ve kurumsal şeffaflık bakımından Türkiye’ye göre çok daha ileride, sistemli ve sürdürülebilir bir kalkınma çizgisi izlediğini gösteriyor. Türkiye ise geniş potansiyeline rağmen, hâlâ “düşük verimlilik,” “yüksek eşitsizlik” ve “kurumsal güvensizlik” sarmalından kurtulamamaktadır.

Türkiye’nin hali hazırdaki durumu, kalkınma alanında her şeyden önce esaslı bir zihniyet dönüşümüne ve yapısal reformlara ihtiyacı olduğunu ortaya koymaktadır.

YORUMLAR (42)
42 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.