Siyasette ‘olmaz’ olmaz
Devlet Bey’in önerdiği seçim tarihi Meral Akşener’in ‘İyi Parti’sinin seçime girmesine imkan tanımıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi daha da öne aldı.
Bunda kasıt var mıdır?
Zannetmiyorum.
Seçimin erkene alınmasında öncelikli sebep İyi Parti’nin seçime girme ihtimali değildir.
Başka, daha ciddi siyasi, ekonomik sebepler vardı. Saydılar sebepleri, biz tekrar etmeyelim.
Bence doğru hareketti.
Çünkü siyasettir yapılan.
Siyasette ‘olmaz’ olmaz.
Şartlar neyi icbar ediyorsa onu yaparsın.
(Bu cümlenin, siyasete negatif bir vasıf izafe ettiğinin farkındayım.)
Sonuçta, birçok açıdan, Cumhur İttifakı için optimal seçim tarihiydi 24 Haziran.
Muhalefet hazırlıksızdı.
Geç kalmıştı.
Geç kalınca ne yaparsın?
Telaşlanırsın.
Bazen, bir otobüsün, bir kamyonun arkasına takılmak gibi anormal, yerine göre riskli işler de yaparsın.
İyi Parti kongresini Nisan’da yapmıştı. Üzerinden altı ay geçmeden seçime giremiyordu.
Kongre tarihini geri alması, Aralık’a, Ocak’a çekmesi mümkün değil.
Seçim tarihini ileri alması da mümkün değil.
‘Demokrasilerde çare tükenmez’ diye bir laf var.
Bazen doğrudur bu laf.
‘Siyasette ‘olmaz’ olmaz’ın bir benzeri.
Herhalde başka bir partinin listesinden girer diye düşünüyordum.
Akşener de, 100 bin imza bulur, o imzalarla Cumhurbaşkanlığına aday olur.
Ben safmışım.
Evvelsi gün bir yerde, ‘CHP’den 15 kişi İyi Parti’ye geçip Akşener’e grup kurdurabilir’ demişlerdi de, ‘herhalde bunu yapmazlar’ diye düşünmüştüm.
Yaptılar.
İyi Parti’nin zaman sorununa, Kristof Kolomb’un yumurtayı kırarak dik durdurması gibi bir çözüm buldular.
Gerçekten, 15 tane CHP’li milletvekili İyi Parti’ye geçti ve İyi Parti’nin seçime girmesi kesinleşti.
Goben ve Breslav’ın Yavuz ve Midilli olarak Osmanlı donanmasına girmesi gibi bir şey bu.
Doğru da yapsan, yanlış da yapsan, sonuç üretir.
O operasyon sonunda, Osmanlı, Almanlar’ın yanında 1. Dünya Savaşı’na girmişti.
15 tane adamını bir başka partiye veriyorsun.
Ne gibi bir sonuç çıkar adamlarına başka bir partinin rozetini taktırmaktan?
Bu kadar haşır neşir olduktan sonra... Birbirinin içine bu kadar girdikten sonra...
Bence, bir nevi nikah lazım olur.
Nikah?
İttifak.
Adı konulsun konulmasın, bir CHP-İyi Parti ittifakı.
Biz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, başka memleketlerin vatandaşlarının birkaç yılda yaşadıklarını, hatta birkaç on yılda yaşadıklarını bazen birkaç ayda yaşıyoruz.
Baş döndürücü bir memleketteyiz.
Öyle anlaşılıyor ki, şimdi, hepsinden daha sıkıştırılmış, tabir caizse ‘dürülmüş’ bir zaman boyutuna tanık olacağız.
Siyasetin önümüzdeki iki ayı için söylüyorum bunu.
Normal seçim takvimi zaten sıkıştırılmış.
Birkaç hafta içinde uyum yasaları çıkacak, temayül yoklamaları, merkez yoklamaları, listeler hazırlanacak, imzaya ihtiyaç duyanlar için imzalar toplanacak, seçim kampanyaları yapılacak, nihayet seçim yapılacak.
Bunlar, rutinler. Bunlara ilaveten, dün şahit olduğumuza benzer, aklımıza gelen ve gelmeyen siyaset manevraları.
Şöyle mi yorumlayalım?
Muhalefet, yeni sisteme intibak ediyor.
Ya da yeni sistem, kendisini muhalefete öğretiyor.
Biz Türkiye’yiz. Alışığız böyle şeylere.