2005 yılında Candan Erçetin’in, 2012’de de Zara’nın yeniden yorumladığı meşhur zeytinyağlı türkümüzü hepiniz bilirsiniz. 1954 yılında Muzaffer Sarısözen tarafından, İhsan Kaplayan’dan kaynak gösterilerek derlenmiş Bursa yöresi türküsü; Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman…
İçler acısı bir emperyalizm hikayesi
“Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördün mü” türküsü kadar fantastik olmasa da, sözkonusu zeytinyağlı türkü de sözleri itibariyle biraz garip… Durduk yere bir insan neden zeytinyağlı yiyemeyip de basma fistan giyemediğini türkü yapsın ki… Değil mi? Değil.
Elbette bu türkümüzün de bir kaynağı, bir hikayesi var. Hem de Amerikan emperyalizminin türkülere kadar nasıl müdahele edebileceğini gösteren, içler acısı bir hikaye bu.
Marshall Planı’nı illa ki duymuşsunuzdur. 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.

Yardım adı altında Marshall dayatması
ABD bilindiği üzere geçmişten beri dünyanın en büyük mısır ülkesi. O yıllarda sevgili ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfeder. Marshal yardımının koşullarından biri de Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır.
Buna paralel olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek büyük bir katliam yapılır. Her zerresi mucizevi faydalarla ve şifa ile dolu olan zeytin birden gözden düşüverir.
Türkiye zeytinyağından soğutularak mısır özü yağına ve margarine alıştırılır. Zeytinyağı ısıtılırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurarak basın aracılığıyla yaymaktan da geri kalınmaz. Halbuki zeytinyağı dumanlaşma derecesi en yüksek olan yani en zor yanan sıvı yağlardan biridir.
Bununla da kalınmaz, zeytinyağını kötüleme hedefli algı operasyonun bir parçası olarak TRT’ye “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman…” diye bir türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü haline getirilir.
Halk artık mısır yağı yani margarine alışmıştır. Basma giyen kadınlar da naylon kumaşlara…
Bugüne gelindiğinde halkın eğitimli kesimi margarinin ve naylon kumaşların zararlarını, zeytinyağının mucizelerini artık gayet iyi biliyor. Ancak halkın geneli hala Marshall Planı doğrultusunda yaşamaya mahkum… Tenceresinde margarin ve gardırobunda polyester kumaşlarla…
