200 yıl önce mahalle baskısına direnen yazar Jane Austen

200 yıl önce mahalle baskısına direnen yazar Jane Austen

Ölümünün üzerinden 200 yıl geçen Jane Austen, eserleri halen en çok okunan kadın yazarlardan. Özgür Çiçek ve Irmak Ertuna Howison tarafından yazılan ‘Jane Austen ve Adab-ı Muaşeret’ adlı kitapta, ‘kız kurusu’ olarak damgalanan Austen’ın aslında mahalle baskısına karşı ne kadar güçlü direndiğine dikkat çekiliyor.

İNCİ DÖNDAŞ

Bazı eleştirmenler onun için “Jane Austen İngilizler için bir çay fincanı gibidir’ der. Yani her yerde karşınıza çıkabilecek bir yazardır. 1775-1817 yılları arasında yaşayan Austen, kimilerine göre ‘kemiksiz bir aşk romanı’ yazarıydı. Kimilerine göre ise dayanılmazdı. Mark Twain’e göre onun romanları kesinlikle katlanılmazdı. Ralph Waldo Emerson Austen’ın romanlarının İngiliz geleneklerine boğulup kalmış, dar görüşlü eserler olduğunu söylemişti. Peki, nasıl oluyordu da Austen ölümünün 200’üncü yılında Türkiye’de bir kitaba konu oldu? 2013’te Açık Radyo’daki programlarda Austen’ı enine boyuna inceleyen Özgür Çiçek ve Irmak Ertuna Howison, bu kez yazarın ölümünün 200’üncü yılında yeni bir projeye imza attı. ‘Jane Austen ve Adab-ı Muaşeret’te İngiliz yazarın karakterlerinin neden kitap okuduğundan romanlarının sonunun neden evlilikle bittiğine, mahalle baskısına karşı direnmesinden ‘kız kurusu’ damgasını yemesine pek çok ilginç bilgi yer alıyor. Austen’ın hem hayatı hem karakterlerinin öyküleriyle eğlenceli bir yolculuk vadeden kitabın yazarları Özgür Çiçek ve Irmak Ertuna Howison sorularımızı yanıtladı...

Jane Austen dünya edebiyatını en çok hangi açıdan etkiledi?

Teknik açıdan, roman tarihinde üçüncü tekil şahıs anlatıcıyı mükemmeleştirdiğini söyleyebiliriz. Austen romanlarında anlatıcının dışardan bir gözden, karakterlerin düşüncelerine geçişi neredeyse kusursuzdur. Elbette ironisi kendinden sonra gelen pek çok yazara ilham oldu. ‘Evlilik olay örgüsü’ dediğimiz karakterlerin izdivaca doğru giden yolda yaşadıklarını anlatan hikâye biçimini romantik ucuz romanların elinden kurtardı ve ciddi bir edebi biçim haline getirdi. Ayrıca oldukça ayrıntılı bir şekilde döneminin sosyal ritüellerini, kılık kıyafet, doğru oturup kalkma gibi görgü kurallarını hiciv ve ironiyle karışık bir dille eleştirmesi açısından romanları ‘novel of manners’ yani adab-ı muaşeret romanı olarak tanımlandı.

Austen, adab-ı muaşereti kadınlara nasıl anlatıyor, ‘elalem jürisi’ni nasıl ele alıyor?

Austen’ın en büyük silahı ironisi ve sivri dili. Yaşadığı çevreye ti’ye alıp, bıyık altından gülüyor. Yani bir yandan toplum kurallarını ve elalem baskısını en ince ayrıntılarıyla anlatıyor ama bu ayrıntılı dilin içinde keskin bir ironi yatıyor.

Onun kadınlarını düşündüğümüzde, o karakterlerle ilgili öne çıkan özellikler neler?

Austen kadınlarının çoğunun duygusal zekası yüksek; kafa tutmayı çok iyi biliyor. Genelde başkalarının söylediklerini dinlemiyor, kendi bildiklerini okuyor, bu yolda hata da yapıyor, ancak yaptıkları bu hatalarla olgunlaşıp doğru bildikleri yolda artan bir güvenle yürümeye devam ediyorlar. Hem Austen kadınlarının hem de erkeklerinin üstünde bir evlilik baskısı var ama bu evlilik sürecinde pembe hülyalara kapılmadan akıllı ve mantıklı davranıp doğru tercihi yapmaya çalışıyorlar.

Kitabınızda ilginç bilgiler yer alıyor. Örneğin I. Dünya Savaşı sırasında askerlerin onu okuması gibi. Erkekleri onun kitaplarına çeken neydi?

Erkekleri onun romanlarına çeken sebepler büyük ihtimalle kadınları çekenlerle aynı: Toplum içinde özgür birey olarak var olma çabasını anlatması. Ayrıca evlilik olay örgüsü kitapta da değindiğimiz gibi erkeklerin hayatında da en az kadınlarınki kadar önemli ve ilgi çekici.

17-04/22/22krr2-jane_austen_o-1492830100.jpg

Onu, basit gibi görünen konuları anlatmasına karşın halen gündemde tutan nedir?

Hangimiz toplumun beklentileriyle mücadele içinde değiliz, hangimiz mahalle baskısına maruz kalmıyoruz ki? Ayrıca hangimiz aile baskısıyla başa çıkmaya çalışmıyoruz? Hangimiz arzuları ve mantığı arasında gidip gelmiyor? Austen bize bunları anlatıyor. 

Austen bugün dünyanın en çok bilinen ve okunan kadın yazarlarından biri. Neden?

Temalarının hâlâ güncel olması; Austen’ın özellikle kadın hayran gruplarının ve fanatik okurlarının gücü, Star Wars’cularla yarışabilir, İngiltere’nin kültürel mirasına verdiği önem olarak özetleyebiliriz. İngiltere’de edebiyatçılar hem kentte hem de kırsalda tüm halkın erişimine açık bir şekilde yazarların doğum ve ölüm yıl dönümleri, romanlarının basım yıl dönümleri birçok sosyal aktivite, festival ve ritüllerle anılır. Böylece yüzyıllar sonra bile hafızalarda canlı tutularak nesilden nesile aktarılır.

17-04/22/22krr2-ozgur.jpg

ENTELEKTÜEL ÜRETİMİYLE PARA KAZANMIŞ İLK KADINLARDAN

Jane Austen hiç evlenmemiş ama romanları evlilikle bitiyor, romandaki karakterleri hayatını garanti altına alıyor. Neden hep evlilikleri konu almış?

Aslında kendisi evliliği hayatının amacı olarak görmemiş ve bu anlamda belki de günümüz kadınından çok da ilerde. Bundan 200 yıl önce hayatında bir erkeğe ihtiyaç duymadan kendi entelektüel üretimiyle para kazanabilmiş ilk kadın yazarlardan. Romanları ise evlilikle bitiyor. Fakat kitabımızda da bahsettiğimiz gibi evliliğe basit bir yaklaşımı yok; evlilik piyasasından, kurumun çelişkilerinden alayla bahsediyor. Zaman zaman bu alay öyle bir noktaya varıyor ki evlilik kurumunun işlerliği kadar işlevsizliği de ön plana çıkıyor.

AUSTEN’A DÖNMEK İÇİMİZİ FERAHLATIR

200’üncü ölüm yıl dönümünde onun Türkiye’deki izlerine baktığınızda neler söylersiniz?

Türk dizilerinden romanlarına pek çok örnekle Austen’ı kitabımıza taşıdık. Fakat bizce en önemlisi ülkemizde mahalle yani toplum baskısının son derece rahatsız edici bir hal aldığı şu dönemde Austen’ın Türkiye’de yaşayan kadınlara ve erkeklere anlatacak çok şeyi olduğunu düşünüyoruz. Austen bundan 200 yıl önce toplum baskısına direnip bu baskıyı üretime dönüştürebilmişse bizim de 2017’de maruz kaldığımız baskılara rağmen üretmeye ve yazmaya devam etmemiz gerekiyor. Kendi yazım sürecimizde de Austen’a dönmek -enteresan bir şekilde- içimizi ferahlattı.

HAFTANIN KİTABI

17-04/22/22kr2haftaninkitabi-1492830067.jpg

Türkler tarih yapar ama maalesef tarih bilmez

Orta Asya bozkırlarından çıkarak Avrupa kapılarına dayanan Türklerin tarihi, İlber Ortaylı’nın kitabı ‘Türklerin Altın Çağı’na konu oldu. Üç kıtaya yayılarak dünya tarihini şekillendiren Türklerle ilgili çarpıcı detayların yer aldığı kitap, tarihte dolaşmak isteyen okuyucular için adeta bir okyanus. Soru-cevap şeklinde ilerleyen kitap, belli başlı bölümlerden oluşuyor. Ortaylı kitaba, Türklerin tarih anlayışı, tarih yazıcılığı ve tarih bilinci hakkında geniş bir parantez açarak başlıyor. “Türkler tarih yapar ama maalesef tarih bilmez” diyen Ortaylı, tarihe olan ilgisizlikten başlayarak dil bilmemezlikten kaynaklanan sıkıntılara tek tek değiniyor ve çözüm yollarını sıralıyor. Daha sonraki her bir bölümde dünya sahnesine çıkan Türk devletlerini ayrı değerlendiren Ortaylı, Türklerin diğer devletlerle geliştirdiği ilişkilere de bol bol atıfta bulunuyor. Timur Devleti’nden Osmanlı İmparatorluğu’na kadar dünya tarihine damga vuran Türk liderleriyle ilgili ilginç detaylar da kitapta yer alıyor. “12 asırlık Türk tarihi içinde Osmanlı tarihi ve Osmanlı yapısı bir zirveyi temsil eder” diyen Ortaylı, özellikle 600 asırlık imparatorluk tarihiyle ilgili önemli ayrıntılara yer veriyor. Türklerin gittikleri her bölgede karşılaştıkları diğer milletleri etkilediklerini ifade eden Ortaylı, kendine has üslubuyla Türklerin siyasi, sosyal ve ekonomik hayatlarına ilişkin notları tarih meraklılarıyla buluşturuyor.

YENİ ÇIKANLAR

17-04/22/22kr2yenicikan1.jpg

Küçük prens torun sahibi bir dede

Dünyaca ünlü Küçük Prens, yaşlandıktan sonra yeniden dünyaya dönüyor. Aynı yolculuk tekrar başlıyor. Hem de daha zorlu ve sıra dışı bir şekilde. Büyük Prens, absürt, esprili, karamsar ve felsefi yaklaşımıyla günümüzdeki toplumsal ve insani değişime ayna tutuyor. Hayaller hüsranlara, keşifler kayıtsızlığa, aydınlık karanlığa dönüşüyor. Büyüyen gezegeninde sorularına devam ediyor: Ne kadar değişebiliriz? Değişmeyen tek şey nedir?

17-04/22/22kr2yenicikan2.jpg

Geronimo Stilton Türkçe’de

Kitapları 48 dile çevrilen, sadece İtalya’da yaklaşık 30 milyon, dünyada ise 140 milyon adetten fazla satılan Geronimo Stilton’ın ‘Zamanda Yolculuk’ dizisinin ilk kitabı ‘Dinazorlarla Buluşma’ yayımlandı. Profesör Amper Volt’un icat ettiği Zaman Makinesi’yle Geronimo Stilton ve akrabalarıyla çok uzak çağlara, dinozorlar dönemine gitmeye hazır mısınız? Bu öykü aile, arkadaş, barış, ve dayanışmanın önemini anlatıyor.

ÇOK SATANLAR TÜRKİYE

17-04/22/22kr02-huzursuzluk.jpg

Huzursuzluk

Zülfü Livaneli

Liseden Arkadaşlar

Selçuk Aydemir

Sen On Yedi Yaşımsın

Miraç Çağrı Aktaş

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Stefan Zweig

Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens

Yuval Noah Harari

Fesleğen

Hikmet Anıl Öztekin

Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler

Elena Favilli, Francesca Cavallo

* Türkiye’de çok satan kitaplar D&R, Kitapyurdu, Idefix, Remzi ve Babil listelerinden derlenmiştir.

FRANSA

17-04/22/22kr02-un-appartement-a-paris.jpg

Un appartement à Paris

Guillaume Musso

La dernière des Stanfield

Marc Levy

Désolée, je suis attendue

Agnès Martin-Lugand

La fille de Brooklyn

Guillaume Musso

Le tour du monde du roi Zibeline

Jean-Christophe Rufin

Trois jours et une vie

Pierre Lemaitre

* Fransa’da çok satan kitaplar listesi Amazon.fr, Senscritique, Decitre ve Livre.fnac listelerinden derlenmiştir. 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN