‘Şiir Türkçenin atalık tohumudur’

‘Şiir Türkçenin atalık tohumudur’

21 Mart Dünya Şiir Günü’nde konuşan şair Adnan Özer: “Şiir arı dille yazılır. Cemal Süreya’nın Yunus Emre’ye ‘Türkçenin süt dişleri’ demesi bundandır. İyi bir şiir zaman makinası gibidir. Biz şiirimizde Türkçeyi, kavim olarak dilimizi ortaya çıkardığımızda, ana korkularımızı, acılarımızı şiirimizde saklamış oluruz. Hızlıca birkaç şiirimizi okuyarak bu korkularımızı, acılarımızı yani kodlarımızı öğrenebilirler. Şiir bir kavmin, yani Türkçenin atalık tohumudur.”

SALİHA SULTAN

İlk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve her yıl 21 Mart’ta dünya çapında kutlanan ‘Dünya Şiir Günü’ İstanbul’da da çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bu etkinliklerden ikisini takip etme fırsatı buldum. İlk katıldığım etkinlik Robinson Cruose 389 Kitabevi’nde kurumlardan bağımsız düzenlenen Dünya Şiir Günü etkinliği oldu. Etkinlik Bâki Ayhan T.’nin kaleme aldığı ‘Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni okumasıyla başladı. İlk şiiri ise 68 yaşındaki şair Lale Müldür okudu. Müldür’ün ‘Klorofil’ şiirini seslendirmesinin ardından Metin Kaygalak ‘Mil Çekilmiş Sözler’, Adnar Özer ‘Bu Tarihten Bir Bedevi’, Oktay Taftalı ‘Tufanların Tiryakisi’, Baki Ayhan T. ‘Ekim Bildirisi’, Cenk Gündoğdu ‘İyi Bir Muhalif İçin Sıradan Bir Gün’, Ahmad Zekaria ‘Unutulmuş Mezar Taşları’, Hasip Bingöl ‘Nisan 24’, Mehmet Sait Aydın ‘Lokman Kasidesi’, Emrullah Alp ‘Denenmiş Yol Haritası’, Ebru Özden ‘Adıma Ayna’, Bahar Faris ‘24 Saat Komada’ şiirlerini seslendirdi. Programa katılamayan Zeynep Köylü’nün şiirini ise yerine kızı Nil Deniz Erdoğan seslendirdi. Etkinlikteki konuşmalarda Dünya Şiir Günü’nün yanı sıra Nevruz’u kutlamaları da öne çıktı.

23kr02-man.jpg

‘KORKULARIMIZI, ACILARIMIZI SAKLAR’

Katıldığım diğer bir etkinlik ise 14 yıldır ‘Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali’ne imza atan Şiir Derneği tarafından Fatih’teki Davutpaşa Medresesi’nde düzenlendi. Etkinlik, şairlerin ve dinleyicilerin medresenin avlusunda yaptığı iftarın ardından başladı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Şiir Derneği Başkanı Adnan Özer 21 Mart Dünya Şiir Günü’nün neden kutlandığını bilmediğini belirterek, “Deliye her gün bayram. Madem dünyada kutlanan böyle bir gün var, vesile kılıp bir araya geliyoruz” dedi. Ardından şiirin ne olduğuna dair görüşlerini paylaşan Özer, “Şiir, toplumla ebiyat denen bir türün arasında köprü olmaya çalışan, kendince kamusal görev üstlenen bir biçim” diye konuştu. İspanyol yazar Molina’nın bir kitabında “Şiir dilin zenginleştirici uranyumu” tanımının dikkatini çektiğini aktaran Özer, “Aslında şiir edebiyattan bağımsız, apayrı bir türdür çünkü şiir asidir. İnsanın manevi yanının sıradışı bir tarifidir” ifadeleriyle, şiirin eğitime ulus devletlerin kuruluş aşamalarından sonra dahil olduğunu vurguladı.

Sözlerine “Şiir ana dille yazılan bir şeydir” ifadesiyle devam eden Özer devamında şunları söyledi: “Şiir arı dille yazılır. Cemal Süreya Yunus Emre’ye ‘Türkçenin süt dişleri’ demesi bundandır. İyi bir şiir zaman makinası gibidir. Biz şiirimizde Türkçeyi, kavim olarak dilimizi ortaya çıkardığımızda, ana korkularımızı, acılarımızı şiirimizde saklamış oluruz. Hızlıca birkaç şiirimizi okuyarak bu korkularımızı, acılarımızı yani kodlarımızı öğrenebilirler. Şiir bir kavmin, yani Türkçenin atalık tohumudur.”

Dünya Şiir Günü kutlamasına katılan Ebru Özden, Alper Çeker, Suzan Yörük, Piraye Gönül, Samet Karataş, Can Acer gibi şairler de etkinlikte şiirlerini seslendirirken, bir yandan da usta şair Özer ile şiir ve şairliğe dair samimi sohbetler gerçekleştirdiler. Davutpaşa Medresesi’ndeki etkinlik, Şiir Derneği Genel Sekreteri Hasan Işık’ın katılımcılara ve etkinliğe ev sahipliği yapan Fatih Belediyesi’ne teşekkür konuşması ile sona erdi.

‘ÖNEMİNİ GAZZE’DE ANLADIK’

Şair Adnan Özer ‘Dünya Şiir Günü’ konuşmasında bütün dünyanın gözü önünde beş aydan fazla bir süredir İsrail’in soykırıma varan katliamlarına maruz kalan Gazze’yi de unutmadı. Konuşmasında şiirin etik açısından önemine değinen Özer’in bu aşamada dile getirdiği, “Şimdi etiğin, şiirin ne kadar önemli olduğunu İsrail’in Gazze’de yaptıklarından anlıyoruz. Koskoca Avrupa medeniyetleri 21’inci yüzyılın şanlı ideolojileri neredeler? Şiirin önüne geçen uydurma fenomen dünya görüşü şimdi nerede?” sorusu düşündürücüydü. Özer, bu faslın devamında romanın, başka sanat dallarının insanları yanıltabileceğini ancak şiirin asla yanıltmayacağı düşüncesini paylaşarak, son olarak şunları kaydetti:

“Şiiri okur, şiiri paylaşırsak bütün aldatmalara mani oluruz. Çünkü şiir insanın bütün varlığı ile yazılmıştır. Biz insanlar az ya da çok inanalım, ya da hiç inanmayalım yine de gözle görülmeyen manevi bir alan içinde yaşarız. Sıradan insanlar bu maneviyatı mesela aşık olduğunda ya da bir felaketle karşılaştığında hisseder, hatta kalkar şiir dahi yazar. Çünkü insanın kendisini ifade etmesinin en temel biçimi şiirdir. İnsan biyopoetik bir varlık olduğu için hepimiz şiiri hissedebilecek hatta yazabilecek fıtratta doğarız. Ve bu dünyada gerçekten insanileşmek yani vicdanlı olmak için maneviyatımızı yükseltmemiz lazım işte şiir bunun en sıkı yollarından biridir.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN