‘Çalışıyorsunuz takip ediyorum ama eski ruhu veremiyoruz’

Elif Çakır

Cumhurbaşkanı Erdoğan başlıktaki sözü, başkanlık yaptığı partisinin Merkez Karar Yürütme toplantısında söyledi. (16 Ağustos 2017)

Belli ki MYK toplantısının gündeminde 2019 ‘yerel’ ve ‘cumhurbaşkanlığı’ seçimleri vardı.

Muhtemeldir ki Erdoğan MYK toplantısında ‘yeterince çalışılmadığını’ ve ‘bir yerlerde sorun olduğunu’ söyledi. Parti kurmayları da ‘yeterince çalışıyoruz’ falan dediler.

Bunun üzerine Erdoğan da “Çalışıyorsunuz görüyorum. Ama eski ruhu veremiyoruz” dedi.

Şunu söylemem gerekiyor ki asıl sorun tam olarak budur.

***

Ve 2019 seçimlerini kazandıracak olan da AK Parti’nin topluma yeniden eski ruhu verebilmesidir.

Zira AK Parti, son birkaç yıldır ‘eski ruhu’ vermiyor, veremiyor.

Asıl sorun AK Partinin giderek eski ruhundan uzaklaşıyor olmasıdır.

Peki, neydi AK Parti’ye ruh katan, toplumun teveccühünü kazanmasını sağlayan unsurlar?

“Demokrat” ve “özgürlükçü” bir kimliğe sahip olmasıydı.

“Reformcu” ve “kalkınmacı” bir vizyonunun olmasıydı.

Ülkenin kronikleşmiş sorunlarını çözmek konusunda ortaya koyduğu politikalar ve bunları uygulayabilecek cesarete sahip olmalarıydı.

İşte biz buna AK Parti’nin kurucu ayarları diyoruz.

Doğrusunu söylemek gerekirse 2019 seçimlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar dert edindiğimi söylemeliyim.

Erdoğan tek tek il teşkilatlarını ziyaret ederken, ben de asıl sorunun nerede olduğu konusunda kafa yormaya ve “AK Parti, 2019 seçimlerinde sandıktan bir kez daha muzaffer olarak çıkabilmek için ne yapmalı?” sorusunu cevaplamaya çalışıyorum.

Cuma günkü yazımda “AK Parti en son ne zaman demokratikleşme paketi” açıkladı diye sormuştum. Ve son demokratikleşme paketinin 30 Eylül 2013 yılında açıklandığını yazmıştım.

Ülkemizin demokratikleşme sorunun halledildiğini söyleyebilir miyiz?

Türkiye’de “artık demokrasi rayına oturmuştur” diyebiliyor mu, hükümet yetkilileri ya da AK Parti Genel Merkez?

Peki, hükümet neden demokratikleşme konusunda adım atmıyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan il teşkilatlarını ziyaret ederken ben de AK Parti’nin www.akparti.org.tr resmi internet sitesine girdim ve icraatlar bölümüne baktım.

AK Parti’nin 15 yıllık iktidarlar dönemindeki icraatlarına yönelik 25 ana başlık açılmış.

Mesela Avrupa Birliği bölümü var. Türkiye -Avrupa Birliği İlişkileri bölümünde, Türkiye’nin 1959 yılında başlayan AB’ye üyelik yolunda, AK Parti döneminde atılan önemli adımlar bir gurur vesilesi olarak yazılmış.

Dahası 63 alt başlıkta “AB’nin Türkiye için nasıl itici güç görevi” gördüğü ve AB müzakere sürecinde

Türkiye’nin kazanımları anlatılmış.

AK Parti’nin resmi internet sitesinde yazdığına göre:

“Daha şeffaf, daha hesap verilebilir kamu mali yönetimi, denetimi tesis” edilmiş.

“Bankacılık sisteminin temelleri” AB müzakereleri sayesinde güçlendirilmiş.

Gıda “ürünlerinin tüketici için güvenli hale” getirilmesi AB müzakereleri sayesinde olmuş.

AB, Türkiye’nin kırsal kalkınmasına önemli ölçüde destek vermiş.

Türkiye “iş sağlığı ve güvenliği” konusunda 15 yıl öncesinden çok daha iyi bir noktada ise bu AB normları sayesinde olmuş.

AK Parti hükümetinin, kamusal alanda başörtüsü sorununu çözmek noktasında işini kolaylaştıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi normları olduğunu söyleyebiliriz.

Özellikle Avrupa Birliği bölümünde “Ekonomik istikrarda AB sürecinin itici gücü” başlığına bakmak gerekiyor.

Galiba Türkiye- Avrupa ilişkilerinde giderek artan siyasi ve diplomatik gerilimin arttığı şu günlerde özellikle de ekonomiden sorumlu kabine üyelerinin, ekonomiden sorumlu AK Parti Genel Başkan yardımcılarının, dışişleri bakanının ve Avrupa’dan sorumlu bakanımızın bu notları yeniden dikkatle okumaları gerekiyor.

Hamasetin Türkiye’ye neler kazandıracağı neleri kaybettireceğinin hesabını yapabilmek için sükunetle geçmiş dönemleri hatırlamaları ve kendi sitelerine ‘kazanım’ olarak koydukları verilere bir göz atmakta fayda var.

Çünkü, hamaset değil, Avrupa ile çekişmek değil AK Partiye kazandıracak olan. Kısa sürede kazandırıyor gibi görünse de AK Parti hükümeti için AB ilişkilerini restore ederek, 2005 öncesi seviyesine çıkartması hem uluslararası konjonktür, hem de ülkenin çıkarları açısından elzemdir.

Gelişen bir Türkiye modeli koyan AK Parti tabanı da, toplumu da heyecanlandırır. AK Parti’ye ruh katan işte bu reformcu kimliği idi. Demokrasi, adalet, hukuk, demesi AK Parti’ye nefes, ruh oldu, heyecan kattı, can, kan, damar oldu. Dimdik ayakta durduysa, 15 yıl boyunca iktidarda olduysa işte bu yaptığı icraatlar sayesinde kaldı.

Şimdi sorumuzu soralım:

AK Parti 2019 seçimlerini kazanmak için ne yapmalı?

Teşkilatların başına “halkta karşılığı olan, partiye oy kazandıracak isimleri mi” getirsin?

Yeniden reformcu kimliğine, ülkenin sorunlarına çözüm getirecek politikalarına mı?

AK Parti’ye ‘eski ruhu’ verdirecek olan hangisi?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (26)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.