Tony Blair ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pişmanlığı!

Elif Çakır

Günlerdir şu soru beynimi kaşıyıp duruyor:

Yıllar sonra, örneğin bir 13 yıl sonra da ‘Suriye politikalarımız yanlıştı, o günlerde arkadaşlarımızın yaptığı bazı yanlışlar bizi maalesef vahim hatalara düşürdü. Eğer şöyle davransaydık....” türünde bir açıklama duyar mıyız?

13 yıl sonra “şöyle davransaydık” sözü nasıl tamamlanır bilmiyorum.

Ya da böyle bir açıklama yapılır mı? Bilmiyorum.

On üç yıl sonra 1 Mart Tezkeresi yeniden gündeme gelince...

İster istemez bunu düşündüm.

Doğru.

1 Mart Tezkeresi’nin reddini o günlerde yanlış bulanlar vardı.

O gün elleri, vicdanlarının, iradelerinin değil de ‘parti kararıyla’ kalkan milletvekillerinin çoğu belki de pişmandır.

Bilmiyorum.

O dönemde ben herhangi bir yerde yazmıyordum.

Ancak yazmış olsaydım, kesinlikle, o gün, çoğu İslamcı yazar, aydın, akademisyen gibi, AK Parti’yi desteklesem bile ben de 1 Mart Tezkeresi’nin kesinlikle reddedilmesi yönünde yazardım. Bu kesin.

***

1 Mart Tezkeresi 3 ismin karşı durmasıyla geçemedi.

Allah’ü alem belki de o gün ‘reddedilen tezkere’ AK Parti’nin 13 yıl boyunca iktidarda kalmasını sağladı.

Belki de o tezkerenin reddi, Türkiye’nin de AK Parti’nin de saygınlık kazanmasına sebep oldu.

AK Parti, Ortadoğu ülkelerinde yükselen bir değer olduysa, o coğrafyalarda umut ışığı olduysa, bu o red olayından başka bir şey değildir.

İşgalin ardından Irak’ta yaşanan vahşette, kirliliklerde alnında kara bir leke yoksa, günahımız yoksa, bugün alnımız açıksa bütün bunları o tezkerenin reddine borçluyuz diyebilirim.

Irak’ta nasıl bir tablo var sahi?
Saddam Hüseyin’in devrilmesini kutlayan Irak halkı bugün ne düşünüyor?

Kim ne derse desin, 1 Mart Tezkeresi’nin reddinde de Suriye politikalarında da Türkiye oldukça doğru bir yerde konumlandırdı, konumlandırıyor kendisini.

İnsani ve vicdanı ölçülerde...

***

Mesele malumunuz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Latin Amerika seyahati dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Soru nasıl 1 Mart Tezkeresine geldi bilmiyorum.

Bilmiyoruz. Çünkü, Cumhurbaşkanına sorulan soru “Suriye’de bir fiili durum oluşturulur mu? Olursa Türkiye ne yapabilir?”

Ama belli ki bir hitabet ustası olan ve iyi bir polemikçi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine ne sorulursa sorulsun vereceği cevaba 1 Mart Tezkeresi’ni de iliştirmeye niyetlenmiş.

Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o günlerde 1 Mart Tezkeresi’nin yanında olduğu hepimizin malumu.

Ama, ne yalan söyleyeyim ben şöyle umut ediyordum.

Geçen zaman içerisinde Irak’ta olup bitenlere bakınca, o gün yanında olduğu tezkerenin reddinin nasıl hayırlara vesile olduğunu görmüş olabileceğine inanıyordum.

Hatta o gün 1 Mart Tezkeresi’nin geçmesine engel olan arkadaşlarına teşekkür etmiştir diye düşünüyordum.

Böyle inanıyordum.

Ancak yaptığı açıklamalar bunun tam aksini gösterdi.

Tam 13 yıl sonra ABD’nin Irak’ta nasıl battığını, Irak’ta yaşanan vahşeti gördükten sonra bile...

Diyor ki:

“Ben 1 Mart Tezkeresi’nin yanındaydım.”

Şaşırtıcı olan bu değil zaten.

Erdoğan'ın şu açıklaması: “Karşı arkadaşlarımız açıkça bunu ifade etmediler. Birileri gizli kulisler yaptılar. O insanların kimler olduğunu araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak’ta olsaydı Irak’ta durum böyle olmazdı. Çıkacak netice Türkiye’yi masaya getirecekti. O zaman Bush, benle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık.

***

Çok değil daha üzerinde dumanı tüten meselede gazetecilere “onları araştırın bulun” diyor.

E çok araştırmaya gerek yok elbette.

Gazetelerin baskıları daha kurumadan, büyük bir gazetecilik başarısıyla ‘gizli kulis’ yapanlar bulunuverdi!

***

AK Parti’nin kurucu isimlerinden olan, hatta o dönemde Kültür Bakanlığı yapan Hüseyin Çelik dün kendi web sitesinde ‘1 Mart Tezkeresi’nin geçmesine engel olan 3 red oyundan birisi benimdi’ dedi tezkerenin arka planını yazdı.

Tarihe kayıt düşmesi açısından oldukça kıymetli bir yazı olduğunu söylemeliyim.

Hüseyin Çelik’in yazısından çıkarttığım notlar şöyle:

  • 1 Mart Tezkeresi gündeme geldiğinde ben 58. Abdullah Gül Hükümetinde Kültür Bakanı idim. Konu Bakanlar Kurulunda gündeme geldiğinde, gizli saklı değil Bakanlar Kurulunda söz istedim ve Sayın Gül’e “ Sayın Başbakanım, bir yabancı gelse sizden evininizin balkonunu oldukça yüksek bir meblağ karşılığında kiraya istese, siz ‘Burada ne yapacaksınız?’ diye sormaz mısınız?. Peki, adam dese ki ‘Ben burada bir düzenek kuracağım, senin kapı komşunu buradan vuracağım.’ Siz evinizin balkonunu kiraya verir misiniz? Konuşmamın devamında bütün gerekçelerimi de ortaya koyarak tezkereye ‘evet’ oyu vermeyeceğimi söyledim.

  • Hatta gerekirse istifa edeceğimi söyledim.

  • Benim dışımda iki bakan arkadaşımız da net bir şekilde böyle bir vebalin altına giremeyeceklerini söylediler.

  • O tarihte yargı garabetiyle milletvekilliği engellendiği için meclis dışında kalan partimizin lideri olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı da bilgilendirmek üzere genel merkezimize gittim ve tezkerenin red edilmesi yönündeki görüşlerimi kendisine arz ettim.

  • ABD’nin Irak’ı işgal etme gerekçesi, Irak’ın elinde dünya için tehdit oluşturacak güç ve miktarda kimyasal silahlar olduğu iddiasıydı ki, zaten hemen sonrasında bunun kocaman bir yalan olduğu ortaya çıktı.

  • ABD’nin bir numaralı müttefiki, Tony Blair Başbakanlığındaki İngiliz Hükümeti idi. Blair’in Parlamento İlişkilerinden Sorumlu Bakanı Robin Cook, İngiltere’nin haksız bir savaşa sokulduğunu söyleyerek o dönemde Bakanlıktan istifa etti.

  • Nitekim dönemin İngiltere Başbakanı olan Tony Blair 25 Ekim 2015 tarihinde CNN İnternational’a çıktı ve Irak Savaşı’nda düştükleri hatadan dolayı halkından özür diledi. Yanlış istihbarat aldıklarını, planlama hatası yaptıklarını, Irak’taki yönetimin devrilmesinden sonra sebep oldukları kaosu itiraf etti.

  • Irak’ta milyonlarca dul ve yetim, Irak’ın harap olması, hala dinmeyen gözyaşı, mezhep çatışmaları ve ülkenin terör örgütlerinin cirit attığı bir alan haline gelmesi, red oyu verenler olarak bizlerin ne kadar isabetli davrandığımızın bir göstergesidir.

  • Evet, tezkere 3 oy farkla reddedildi. Türkiye kirli bir savaşın ortağı olmaktan kurtuldu. Tezkerenin red edilmesi, hem TBMM’nin hem de hükümetimizin itibarını bütün dünyada zirveye çıkardı.

Özetle Hüseyin Çelik’in cevabi nitelikte yazdıkları bunlar.

Benim asıl merak ettiğim ise, bugün Suriye’yi konuşurken, 1 Mart Tezkeresi’nin reddi neden gündeme geldi sahi?

Hem de daha bir yıl önce Tony Blair ‘yanlış istihbarat aldık, kandırılmışız’ itiraflarıyla özür dileyip İngiltere halkına kendini affettirmeye çalışırken...

Eğer, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tony Blair’in nedametinden habersiz ise...

Ortaya şöyle garip bir durum çıkıyor.

Tony Blair Bush’un aklına uyup ABD’ye müttefik olduğu için...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise daha çiçeği burnunda iktidar olarak bazı arkadaşlarına söz geçiremeyip, Bush’un ricasını yerine getiremediği için...

Pişman!

Not:

Hüseyin Çelik’in “1 Mart Tezkeresine neden red oyu verdim’ başlıklı yazısının tamamını www.hüseyincelik.net adresinden okuyabilirsiniz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (21)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.