Yeni dünyanın Müslüman kadınları

Yıldız Ramazanoğlu

Hayat Vakfı sağlık mensuplarının kurduğu, bu güne kadar sayısız hizmete imza atmış kıymetli bir sivil toplum örgütü. Kadın mensuplarının toplumun yaralarını sarmak için çocuklara gençlere yönelmiş çalışmaları da daima ses getirmiştir ve çabalar halisane bir diğergamlıkla sürdürülmekte. Doktorluk eczacılık hemşirelik ve daha birçok mesleği yürütürken bir yandan da kendi çocuklarının yanı sıra öğrencilere, sokak çocuklarına, dezavantajlı kadınlara, Afrika’dan Asya’ya kadar sahip çıkabilen, hatta doğmamış bebeklerin hayat hakkı için bile çalışmalar yapan bir kurum.

Geçtiğimiz hafta Değişen Dünyada Müslüman Kadın başlıklı bir sempozyum gerçekleştirdi doktor hanımlar. İstanbul Üniversitesi’nin kongre salonunda yapılması ve buralara daha önce öğrenci olarak giremeyen başörtülü kadınların artık öğretim görevlisi olarak uzman gözüyle konuşma yapmaları etkileyiciydi. Bu durum bizi tekrar yakın geçmişle yüzleştirdi, yaşadığımız olumlu değişimin göstergesi oldu.

Nazife Şişman’ın değindiği gibi İslam dünyası modernleşme sürecini itham ve sorgulamalara cevap üretmeye çalışmakla geçirdi. Kadın meselesi de bundan payını fazlasıyla aldı. Müslüman dünyanın kadın meselesi var evet, kadının bir insan birey ve kul olarak müstakil varlığının teslim edilmemesi. Bütün itibar kaybettiren tutumlar telakkiler buradan kaynaklanıyor. Şişman’a göre bunu cinsiyetçi yolla değil, yoksulluk mültecilik savaş gibi meseleleri göz ardı etmeden erkekleri de içine alan bütüncül bir bakışla çözebiliriz. Üç kıt’ada 13 ülkeyi dolaşarak Müslüman kadın üzerine belgeseller çeken Ayşe Böhürler meseleye sahada derinden nüfuz etmiş bir yazar ve belgeselci. Eğitim oranları, toplumsal hayata katılımları düşük olan kadınların akademik siyasal ve karar alıcı mekanizmalardaki rolüne geçit verilmediği sürece, “görüntü Müslümanlığının” ötesine geçmek dünyaya İslam’ın adil bir din olduğunu anlatmak mümkün görünmüyor derken haklıydı.

***

Pakistan’ın tek kadın milletvekili Pencap Üniversitesi hocası Samia Raheel Gazi’nin İslamda kadının haklarını sıralayan konuşması ise bana yıllar önce Nürnberg’de başıma geleni hatırlattı. Avrupalı feminist kadınların Müslüman bir kadını dinlemek üzere gerçekleştirdikleri özel atölye çalışmasında aynı yolu izlediğimde itiraz etmişlerdi. İslam’ın günümüz pratiklerini, bu yüzyıla ne söylediğini ve kadınların İslam adına şimdi ne yaşadığını öğrenmek istiyorlardı. Yeni sorulara yeni cevaplar istiyorlardı doğal olarak. Bu bana sonraki çalışmalarım için büyük ders olmuştur.

Salon genç doktor kadınlarla doluydu ve burada çalışmayı üretmeyi meslek edinmeyi hayalleri olmayı mahkum etmek, annelikle çalışma arasında radikal tercihler dayatmak akıllıca olmazdı. Seyhan Büyükcoşkun anne çocuk ilişkisinin derinlikleriyle annenin yerinin ikame edilemezliğiyle ilgili kıymetli bir tebliğ sundu. Cinsiyet eşitliğinin ekonomik bir kavrama dönüştürülerek araçsallaştırılmasına yönelik eleştirisi kadın hakkında modern dünyanın ikiyüzlülüğünün dışa vurumuydu. Necla Koytak ise binlerce kadının üniversite okumasını desteklediğimiz bir zamanda yoksunluk yaratmadan anneliğin ve mesleğin birlikte icrası üzerine zihin yorulmasını önerdi özel sohbetimizde ki bu incelikli planlamaları ve düzenlemeleri gerektiriyor. Bu noktada değişen dünyada hayatın işletilmesinde erkeklerin aile içi desteğine ihtiyaç var. Masaya iki tabak koymayı zül addeden, sürekli ayağına hizmet bekleyen erkek çocuklar yetiştirmek, eşitsizlik mutsuzluk ve adaletsizlik olarak geri dönüyor İslam toplum yapısına. Erkek ve kız çocukların gelecekle ilgili hayalleri hedefleri yüksek idealleri olmalı ve ast üst ilişkisine dayalı rol dağıtımı gözden geçirilmeli. Can yoldaşlığı yol arkadaşlığı merhamet ve evlilikte nimeti külfeti birlikte paylaşmak bu kadar zor olmasa gerek.

Sevgi Kurtulmuş ve Endonezya’nın lider ve öncü kadınlarından Siti Ayşe İsmail de çocuklarla birlikte kariyerlerini sürdürmenin zorluklarını ve bunların üstesinden nasıl gelebildiklerini anlattılar ki ikisi de gerçek başarı öyküsü. Aynur Görmez ise üç çocuk annesi bir 28 Şubat kadını. Cerrahpaşa İngilizce tıptan atılmakla başlayan, Macaristan’dan geçip İngiltere’ye uzanan, Oxford’da doktora ve büyük ideallerle ülkesine dönüşle ilerleyen macerası.

***

Yeryüzü doktorlarından Havva Sula’nın dünyadaki özellikle Afrika’daki hastalara verdikleri hizmetle ilgili sunumu gurur vericiydi. Mükerrem Bedizel Aydın ise İslam’ın ilk kadın doktorları ve sağlık mensuplarına dair tarih yolculuğuyla hepimizi köklerimizle buluşturdu. Anneliğimizi babalığımızı insanlığımızı kaybetmeden emeğimizi dayanışmayla hayırlı çabalar için nasıl seferber edebiliriz. Kız çocuklarımızı okutup sonra çalışma taleplerini mahkum etmek akılla bağdaşmaz. Mevcut modern kurulu düzenleri tartışmaya açmak ne kadar elzemse kızlarımıza adil bir dünyanın kurucuları olmaları için umut vermek de o kadar hayati.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.